Hırsızlığı hırsıza, şerefi şerefsize,pkk’yı bebek katili apoya sorsan ne cevap alırsın?Peki, masonluğu masona veya mason yalakasınasorsan ne cevap alırsın?Cevap bellidir…Kendine özgü gizlilik kuralları olan masonlukhakkında toplumda pek de fazla konuşulduğunudumazsınız.Çoğu insan masonluğun ne olduğunu bilmez,çoğu da hayırsever zengin insanlar diye bilir.Onca bilgi kaynağı varken “internet küfü” gibine idüğü belirsiz bir sanal karaktere güvenecekseniz, yine siz bilirsiniz.Biz ise, görülüp duyulanı, yaşananları irdeleyiplafımıza devam ederiz.
12 Eylül darbesi ve öncesindeki terör olalarınınbirinci derecede sorumlusu olan Süleyman Demirel’in masonluğu ayyuka çıkmıştır.İkinci sorumlu Ecevit in sabetayist olduğu söylenir.Rahşan hanımın durumu da malum…Sonçta, şer odakları birbirine yakın duruyor.
Bilim kadını kisvesine bürünmüş Muazzez İlmiye Çığda, sapıkça düşüncelerini edepsiz bir üslupla dilegetirmişti.
“Şimdi de bakıyoruz bazı başı örtülü kadınlar,din eğitimi veren dergahlarda seks yapıyorlar.Başı açık kadınlardan giden görülmüyor oralara.Madem ki dinimizde bir imam nikahı ile seksdoğal görülüyormuş,o zaman gizli yerlerde değil,eski mabetlerde olduğu gibi,camilerde birer aşk odası konsun,isteyen gidip orada bir imam nikahı ile seks yapsın.Böylece hem camiye gelir olur,hem de imam para kazanır!Canı seks isteyen kadınlarve erkekler orada imam nikahı ilekendilerine göre veyaşeriata göre yasal seks yaparlar…
İşte, böyle şerefsiz bir açıamadan sonra elbettegerekl yerlerden övgü ve taktirini de alacaktır.
Türkiye’de, “canlı tarih” olarak anılan 93 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a, Adana Tepebağ Rotary Kulübü “Meslek Hizmet Ödülü” verdi.
Muazzez İlmiye ÇIĞ ile söyleşiGeçtiğimiz günlerde lokalimizde Muazzez İlmiye ÇIĞ hemşiremiz ile bir söyleşi düzenlendi. Kalabalık kardeş ve hemşireler önünde yapılan söyleşide Muazzez İlmiye ÇIĞ hemşiremiz ayakta hiç oturmadan 1,5 saat konuştu.Söyleşi sonunda fuayede sunulan kitapları kardeşler tarafından adeta kapışıldı.
Ne konuştuğu ise tabii ki gizli.Her zaman olduğu gibi.
yorumlar
Türkiye’deki “derin yapı“nın yaklaşık yüz yıldır katışıksız gayrı milli, gayrı Türk ve gayrı Müslim olduğunu muhtelif yazılarımızda belirtmiş; bu derin yapının serüveninden, ülkenin sinirlerini, beynini nasıl ve hangi yöntemlerle işgal ettiğinden bahsetmiştik. Millete rağmen varlığını sürdüren, ele geçirdiği devlet imkânlarıyla milletle mücadele eden; her dirilme-toparlanma çabamızda başımıza bir balyoz indirerek, yeniden yarı baygın hale getiren bu aygıtın sosyal ve beşeri yapısı şimdiye kadar analiz edilmedi. Bu yazımızda “derin yapı”nın hangi kesimlerden destek aldığını, kimlere dayandığını, kimleri kullandığını, karar verme mekanizmalarının kimlerden oluştuğunu, azınlıkların bu yapının neresinde durduğunu, heteredoks gurupların bu yapıyla ilişkilerini işlemeye çalışacağız.