evet gelelim kaçışımıza; şükürler olsun kanundan felan kaçmıyoz, kaçışımız firarımız masivadan. başka anlamlar çıkarılmasın. dediler ki; ne öğrendinse ne bildinse hepisi berhava, bu kapıdan kol kanat kırılmadan geçilmez. eşi dostu bir kenara itmeden geçilmez. lan ne meşakkatli yol imiş ne namıssızca bi macera imiş anasını satıyim neye beyle dilim dilim doğradı bu lezzet beni?? insaf et hayatının yularını onun bunun eline verdin de ne hayrını gördün? bi istikrarın yok ki ;yününü eğirip iplik yaptıktan sora onu çözüp tekrar eski haline getiren kocakarılara benzedin.bu minval üzerine düşünürken, en verimli yolun mevzi değiştirmek olduğunu farkettim; düşman acımıyor, kefen ucuz.. olum en en iyisi git bi başka yerde safını tut beladan musibetten kurtul..dedim ki,istanbuldan gitsem nereye giderim? aklıma güneye inmek,atacağın nutukları bi rakı masasında atmak dost meclislerinde birçok yürekte birden filizlenmek gibi..kaş’ı mı kalkan’ı mı mekan tutsam? gece yarısı eczane arar gibi kalacak yatacak mekan arıyoz..duyduklarıma gördüklerime inanamıyom; buralar işgal altında yalansız, ingilizi almanı italyanı tüm toprakları satın almışlar..dolar, avro, sterlin konuşuluyor buralarda..bakkalda bile fiyatlar dolar kuru üzerinden etiketleniyor..ulusalcı kesimler haklıymış zırlamakta; bından daha iyi tehdit mi olur bi ülke için..bu insanlar gelecekteki bir kriz anında “mülkiyet haklarını” kaybetme korkusu yaşadıkları an dışardan silahlı bir müdahale hakkı iddiasında bile bulunabilirler..fikre gülüp geçenler olabilir, ama önlerine dangadanak belge konduğu gün türkiyenin nereye gittiğini nereye götürülmek istendiğini anlayacaklar..yabancılara toprak satışları ,2005 yılında yapılan yasal düzenlemelerle hız kazanmış; 2007 verilerine göre 1.5 milyar doları aşan bir gelir elde edilmiş.beyle devam ederse satışların 3.5 milyar doları aşacağı söyleniyor..allah encamımızı hayretsin..yıllardır ağaya,aşiret reisine, şeyhe ve sermaye oigarşisine teslim edilen milletin önüne sözüm ona demokrasi gereği konulan seçim sandıklarından çıkan zihniyetin bir sonucudur bu..millet kapitalizm dümeninden kurtulamıyacağını anlamıştır ve iktidarı daha hırsız,daha iyi satıcı olana vererek çöküşe giden yolu ardına kadar açmıştır..manzara şu; çöküşe giden yol pek istikrarlı gidiyor..türkiye geçmiş krizlerde sarsıntının etkisini yumuşatan kamu ekonomisinden ve tarımsal üretimden çekilerek gerçek yıkım ve açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır.. devletin elinde fabrika mı kaldı ki sokaktaki yığınların feryadına ses versin? eskiden arpalık denilen yerler bile tek tek satıldı..ama o arpalıkları bile arar hale geldi ülke..acı olan budur.. babanın elinde avucunda hiçbir şey kalmadı ki ağlayan sızlıyan evladına versin..Bir ekonomide kamu mallarının elden çıkartılması ile devletin borçlanması arasında nasıl bir ilişki kurulabilir diye düşünenleriniz olacaktır..bunun yanıtını vermek için ekonomist olmaya falan gerek yok.. siz yeni bir tüpraş yapmadan yeni bir petkim yapmadan yeni bir telekom yapmadan elinizdekini satarsanız yani devlete yeni bir iktisadi kıymet eklemezseniz vergi gelirleriniz süratle azalır.. ( özel sektörünkü ile birlikte 650 milyar dolar) dış borcun altında inim inim inlersiniz..bu millet öylesine büyülenmiş ki,bütün bu olup bitenleri demokrasi gereği zannederek namussuzluklara boyun eğiyor ve sesini çıkartamıyor..peki enseyi karartmayalım..ama sokaklardaki görüntü hiç beyle demiyor..iyi afyonlanmalar!