Ülkemizdeki tarımın son yıllardaki içler acısı halini hepimiz biliyoruz. Tarım üreticilerinin ekonomik durumu sürekli kötüye giderken biz şehirde oturanlar da tarım ürünlerini inanılmaz yüksek fiyatlardan alıyoruz. Madem biz yüksek fiyattan alıyoruz o zaman köylülerin ekonomik durumunun iyileşmesi gerek. Ya da tam ters açıdan, eğer köylülerin ekonomik durumu sattıkları ürünlerden çok düşük meblağlar aldıkları için kötüleşiyorsa bizim ucuza meyve sebze alabilmemiz gerekiyor. Elbette bunun naif bir mantık olduğunun ben de farkındayım.Fakat facialara sebep olan, resmen ülkemizdeki tarımı katletme amacı güden bir siyasi tutum içerisinde olan “ampul kardeşliği”ne bir şekilde karşı çıkmamız gerektiğini düşünmekteyim. En azından faiş fiyatlara satılan sebze ve meyeleri almayalım derim ben. Domates’i 3 milyona almayalım arkadaşlar. Ya da kilosu 8 milyonu da geçen bir fiyata sahip atom marul olarak adlandırılan marulu almayalım, aldırmayalım. Bu temel bir ihtiyaç maddesi değil. Kimse almazsa bu adamlar bu fiyata satamaz. Bu durumun gerçekliğine şahit de oldum geçenlerde. Manav kendi ağzıyla; “zararına satmaya başladık 1 milyona almıştım tanesini” dedi. Yani 1’e aldığını 3’e satıyordu 2 gün önce.Tanesini 3 milyona sattıkları marulu 750 binden satmaya başladılar. Ülkemizin hemen her yerinde yetişebilen ve mevsim şartlarından çok az etkilenen elmaya 3-4 milyon vermeyelim.Lütfen mantıksız fiyatlara sahip ürünleri almayalım. Çünkü ne mevsim ne de başka bir sebeptenden dolayı bu ülkede tarım ürünlerini bu fiyata satılamaz,ederi bu olamaz, halk bu şekilde kandırılamaz.
yorumlar
yaşanmaz bu memlekette 150 ton marul olmuş 12 milyon dolar…
zaten zamların üstümüze yağmasının sebebi de sessiz kalmamız değil midir bir yerde?!!!!!
Bence mantık şu:1. Halkımız koyun2. koyun yeşillik yer3. o halde yeşilliğe zam yaparsak büyük kar ederiz
valla bu düşünceyi ancak bizim başbakan!ımız hayata geçirir zaten, insanları aptal yerine koymayı çok ii beceriyor, öte yandan da bizim halkımız ya çok iyi aptal taklidi yapıyor ya da gerçekten aptal ben bu noktayı anlayabilmiş değilim henüz
8-10 yaşlarımda okuduğum, yarım yamalak ezberimde kalan bir taşlama (üyo):x adında birisiinsan değil eşek arısıne sevgisi var ne görgüsüayının irisiköpeğin kirlisimandanın kültürlüsüeşşeklik desen allah vergisibir daha gelmez dünyayahayvanın bu türlüsü.sanırım kıvama geldik artık. tüm erojen bölgelerimizin kontrolü başkalarının elinde.kafalarımızı pencereden çıkartıp bağırma vaktidir.slogan önerim: yok mu bizi zikeeeen!?(“z” temelli tercih, alfebenin sonuna gelmişliğimiz ve bülent arabacıoğlu ilintili)
Fiyatların pahalı olmasının sebebini ürünlerin az olmasına bağlıyorlar. Ürün az çünkü fiyat yükseltmek için aracılar ve haldekiler fazla ürünü toprak altına gömmek, en yakın su kaynağına atmak gibi fütursuz taktiklerle piyasadaki ürünleri azalyıtorlar
her şey mevsiminde yemek alışkanlığına geri dönersek normale döner işyazın domates, salatalık, çilekkışın salça, turşu, reçelgibi
Bazı akıllar ise hala “köylülüğü” küçümseme derdinde.Sanayiyi tarıma alternatif olarak gören akıllar,hormonlu gıdalarla embesilleştikten sonra,ekmeği, suyu bile yurtdışında ithal etmekzorunda kaldıktan sonra ne diyecekler acaba?
linnux sana katılıyorum. Dünyanın önde gelen ülkeleri çözümün sanayide olmadığını çoktan çözmüş durumda. Ağır sanayileri yavaş yavaş Türkiye gibi 3. dünya ülkerkerine aktarırken sanayiyi bize yaptırıp asıl karı kapmakta. Ayrıca organik tarıma geçiş dönemi son sürat ilerlerken bizde hala hormonlama teknolojisi gündemde. İdeoloji süreçlerini de teknoloji konusunda olduğu gibi 20 yıla geriden takip ediyoruz.Avrupa gidiyor mersine biz ise tersine
zaten amaçları durduk yere talep yaratıp satmak. yazık bu ülkeye.. nereye birşeyler eksek kendi kendimizi doyuracağımız bu topraklarda başkalarının insanları aç bırakmasına bizler göz yumuyoruz.