1922’de Türkler’in Kurtuluş Savaşı Zaferi, Yunanlılar’ın ise yaşadıkları ‘Küçük Asya Felaketi’ (Asia Minor Disaster, Catastrophe) ardından Ege’nin iki yakasından karşılıklı büyük bir göç başladı. 30 Ocak 1923’te Lozan’da imzalanan ‘Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi’yle resmiyete kavuşan tarihin ilk zorunlu göçünde, (İstanbul’daki Ortodoks Rumlar ile Batı Trakya’daki Müslümanlar hariç) Yunanistan’da yerleşik bütün Müslümanlar Türkiye’ye, Türkiye’de yerleşik bütün Ortodoks Rumlar Yunanistan’a gönderildi. Yaklaşık 2 milyon kişi yerini yurdunu bırakmak zorunda kaldı.Yunanistan’daki yer adlarının birbirinden farklı, Türkçe, Makedonca ve bugünkü Yunanca versiyonları mevcut. Türkçe adları bugünkü Yunanistan haritalarında bulmak mümkün değil, dedelerinizden ninelerinizden dinlediğiniz göç hikayelerindeki köyleri şehirleri harita üzerinde bulamıyorsanız, Lozan Mübadilleri Vakfı‘nın mail listesine ve sitesine bir göz atmanızı tavsiye ederim. Vakıf, mübadele anılarını taze tutmak, Ege’nin iki yakası arasında bir dostluk köprüsü oluşturmak için bazı etkinlik ve faaliyetler düzenliyor.Kendi ifadeleriyle Lozan Mübadilleri Vakfı’nın amacı şöyle :
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti ile Yunan hükümeti arasında 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan şehrinde imzalanan “Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi” kapsamına giren mübadillerin;* Kültür, sanat, folklorik değerlerini korumak, yaşatmak,* Yakın tarihimizi ve mübadeleyi bilimsel olarak araştırmak, belgelemek,* Mübadillerin geride bıraktıkları insanlık mirası olan kültür varlıklarının korunması için çaba göstermek,* Türkiye ve Yunanistan halkları arasındaki dostluk, sevgi veişbirliğini geliştirmek ve barış kültürünün yerleşmesi için çaba göstermek,* Mübadiller ve sonraki kuşaklar arasındaki sosyal ve kültürel dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlamaktır.
yorumlar
Bence işin en acıklı kısmı, Türkiye’ye gelenler topluma hızlıca kabul edilirken Yunanistan’a giden rumların konuştukları dil eski ve Türkçe’den etkilendiği için dışlanmaları, Türk tohumu diye aşağılanmaları ve bir çok güçlük içinde yaşamaları.Birinci elden orada çok acı çekenleri biliyorum. Hatta nasıl olsa geri döneriz diye burada mallarını bırakanlar, burada ki komşularına o malları sattırıp paralarını “yaşayabilmek için” istemişler. Buradan gönderilenler olmasa açlıktan ölürdük diyecek kadar kötü duruma düşürülenleri biliyorum.
Yunanistan’da hoş karşılanmamalarının bir sebebi de o günün istatistiklerine göre oraya göçenlerin, ülkenin nüfusunu 1/4 oranında arttırmış olmaları.Atina’yı gördüm, biraz yukardan baktığınızda şehrin amip gibi yayıldığını görüyorsunuz. Her yerde gri bir beton görünümü var, muhtemelen bunda da göçün etkisi vardır.
Rumlara karşılık Türkiye’ye gelenlerin de Yunan tohumu olarak nitelendiğini hatırlatırım. Ayrıca eğitimli ve açık beyinli olmalarından ötürü kazandıkları mevkiler ve cumhuriyete yaptıkları katkılar sebebiyle bir kısım tarafından bazı iftiralara şu sıralar katlanmak zorunda kalmaktadırlar.Ancak bunların dışında yüzyıllardır şehirli olan Mübadiller Türkiye’yi çok ama çok severler : )