ece temelkuran da pazartesi eşkıyaları yazısında şöyle diyor: “Ve bu sırada namussuz gözüm benim, konser alanlarından birinde Nokia reklam panosunu görüyor. Afrika’nın karnı, cep telefonlarına gereken kimyasal maddeleri bulmak için her gün köle gibi çalıştırılan siyah adamlarca deşiliyor. Onların çıkardığı madenler orta çaplı firmalara, oradan da büyüklere satılıyor. Sonunda “Afrika dahil!” diye bağıranların önünden reklamlar geçiyor.”
ve ardından bu işte. buralarda çok bik bik edildi bu konuda, “rock’un ruhuna aykırı” falan denildi, “lan cola emperyalist değil miydi?” diye birisi, o sıra “elveda lenin” yayına girdi, “lan lenin aslında dikdatörmüş lan, sosyal faşist lan o” denildi, rte başbakan oldu, ırak’a girildi, afganistan’dan çıkılmadı, (lan adamlar dünyanın her yerine gireli 300 sene oluyor diyebilirsiniz, keşke deseniz) vietnam’daki soykırımda kullanılan kimyasalların etkisiyle (günümüzde hâlâ) hilkat garibesi gibi doğan çocukcağızlar colalar ve mc donald’slarla avutulurken birileri “lan dinleri bitirdik, millet katolik olmayan insan değildir demiyor artık, futbol falan güzel ama o da kesmiyor, porno’dan da sıkıldılar artık kendileri porno çekiyorlar kameralı cep telefonlarıyla, bol bol da konuşuyorlar şimdi zibidinin biri çıkıp vicdan muhasebesi yapar yayılıverir fikri aman dikkat” dedi. işte bu oldu. eh ben de bunları hafif.org’a yazdım, herkes okuyacak, herkes anlayacak, dünya kurtulacak. oh be, vicdanım rahatladı valla.not: büyük birader seni izlemiyor, anla artık.
kürşat bumin’in yenişafak’ta dün yayınlanan yazısında belirtiği tespitler çok orjinal bence bir de bu gözle bakmakta yarar var.“Live-8” konserleri için en ağır yazıyı Radikal’den Yıldırım Türker yayımladı. Aslına bakacak olursanız o da haksız değil… (“Ne bu böyle, o haklı öbürü haklı, bu işin sonu nereye varacak?” diye söylenmeye başladınız herhalde!) Geldof’un daha dün Irak’ı işgal eden İngiltere Başbakanı Blair ile “kafa kafaya” verip hümaniter nutuklar çekmesinin “mide bulandırıcı” etkisi inkar edilemez. İngiltere’nin G-8 zirvesinde konserlerle yaratılan bu hümaniter havayı dikkate alacağını hissettirmesi “dalga geçme” konusu olabilir. “Afrika’nın borç ve silah batağına sürüklenmesinde, kaynaklarını yitirmesinde, kamu hizmetlerinin çöküşünde” zengin ülke yönetimlerinin sergiledikleri sorumsuzluklar sıralanabilir…Ama önümüzdeki durum Türker’in bir İngiliz yazardan alıntıladığı şu tespitte dile geldiği gibi midir, siz karar verin: “İktidar sorununa yanıt, güçlünün meşruiyetini reddeden ve kontrolü onun elinden almaya çalışan siyasi hareketler inşa etmektir.” Ben bu tespitin -doğruluğu yanlışlığı bir yana- artık ömrünü tamamlamış bir kapıya işaret ettiğini sanıyorum. “Siyasi hareketler”i önemsemediğimden, onların rolünü küçümsediğimden filan değil tabii ki; ben bu tespitte sadece, “iyi niyetli” milyonlarca insanın “Live-8” konserleriyle bir kere daha önümüze gelen itiraz ve desteklerinin “siyasi hareket” değil denerek önemsenmemesine katılmıyorum. Türker yazısını şu müstehzi ifadelerle bitiriyor: “Vicdanlar temizlendi. 8 lideri ikna edebilmek için milyonlar imza verdi. O liderlerin içlerindeki iyiyi, temizi, hayırlı olanı çıkarabilmek için seferber oldu yeni milenyumun yorgun rock’çuları.”Olsun, ne zararı var… Konserlerde söz alan Koffi Annan ve Nelson Mandela’nın milyonlarca insana “İşte gerçek Birleşmiş Milletler budur” ve “Yoksulluğu gidermek sadece sadaka vermek demek değildir, bu bir sağduyudur. Yoksulluğun olduğu burada, özgürlük yok” diyerek hitap etmelerinin ne zararı var… Diyelim ki milyonlarca insan “muhalif olmak” ve “vicdanlı olmak” arasında pek bir fark görmüyor… Bunun neresi kötü?”
peki ben en çok şunu merak ediyorum afrika olmasaydı biz yıllardır göremediğimiz bu adamları sahnede nasıl görecektik. artık pink floyd öyle bir hale geldi ki dünyayı kurtarmak (veya bir parçası olan afrikayı) gibi kutsal bir amacın dışında sahne alamıyorlar mı?
Live 8 biletleri…Albüm satışları patladı…Herşey yolunda,Senin dolar hesabında,Herşey yolunda,Senin takıldığın bar…Taksinin ön koltuğunda,Yağmur çamur,Herşey yolunda… Dr SkullBu adresten eski rock grubunun live 8 den çok önce 1990 da söylediği şarkılar indirilebilir. Durum anlaşılabilir 🙂
live 8’e katilan gruplarin reklam amacli olarak bu isi yaptiklarini dusunmuyorum. kisisel fikir olarak.ote yandan live 8 organizasyonu ne kadar hijyenik hayatlar icinde bulundugumuz bir gostergesiydi benim icin. dunyanin dort bir yanindan uydu baglantilariyla, buyuk ekranlarda, buyuk biralarla seyredilen bir tepkiydi!, konser kumpanyasiydi bir coklari icin.bono, geldof icinse bu cagda yapabileceklerinin en iyisinin bu oldugunu hissetmek, bundan hayal kirikligina ugramakla, vicdan rahatlamanin ferahligini ayni anda hissetmekti. sweet and sour chicken.ne diyim, afrika mafrika bahane konserler sahane! di mi ?
ece hanim bozuk plak oldu. hep ayni seyleri soyluyor. bir hos seda olamadi, bir otomatik portakal, bir yazi otomati oldu cikti.yildirim turker beyin yazilarini tekrar tekrar okumak, ece hanimin yazilarini okumaya yegdir diyorum. ve hepimizi yildirim beyin yazilarini save as yapmaya davet eediyorum. rsvp not required.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
ece temelkuran da pazartesi eşkıyaları yazısında şöyle diyor: “Ve bu sırada namussuz gözüm benim, konser alanlarından birinde Nokia reklam panosunu görüyor. Afrika’nın karnı, cep telefonlarına gereken kimyasal maddeleri bulmak için her gün köle gibi çalıştırılan siyah adamlarca deşiliyor. Onların çıkardığı madenler orta çaplı firmalara, oradan da büyüklere satılıyor. Sonunda “Afrika dahil!” diye bağıranların önünden reklamlar geçiyor.”
ve ardından bu işte. buralarda çok bik bik edildi bu konuda, “rock’un ruhuna aykırı” falan denildi, “lan cola emperyalist değil miydi?” diye birisi, o sıra “elveda lenin” yayına girdi, “lan lenin aslında dikdatörmüş lan, sosyal faşist lan o” denildi, rte başbakan oldu, ırak’a girildi, afganistan’dan çıkılmadı, (lan adamlar dünyanın her yerine gireli 300 sene oluyor diyebilirsiniz, keşke deseniz) vietnam’daki soykırımda kullanılan kimyasalların etkisiyle (günümüzde hâlâ) hilkat garibesi gibi doğan çocukcağızlar colalar ve mc donald’slarla avutulurken birileri “lan dinleri bitirdik, millet katolik olmayan insan değildir demiyor artık, futbol falan güzel ama o da kesmiyor, porno’dan da sıkıldılar artık kendileri porno çekiyorlar kameralı cep telefonlarıyla, bol bol da konuşuyorlar şimdi zibidinin biri çıkıp vicdan muhasebesi yapar yayılıverir fikri aman dikkat” dedi. işte bu oldu. eh ben de bunları hafif.org’a yazdım, herkes okuyacak, herkes anlayacak, dünya kurtulacak. oh be, vicdanım rahatladı valla.not: büyük birader seni izlemiyor, anla artık.
kürşat bumin’in yenişafak’ta dün yayınlanan yazısında belirtiği tespitler çok orjinal bence bir de bu gözle bakmakta yarar var.“Live-8” konserleri için en ağır yazıyı Radikal’den Yıldırım Türker yayımladı. Aslına bakacak olursanız o da haksız değil… (“Ne bu böyle, o haklı öbürü haklı, bu işin sonu nereye varacak?” diye söylenmeye başladınız herhalde!) Geldof’un daha dün Irak’ı işgal eden İngiltere Başbakanı Blair ile “kafa kafaya” verip hümaniter nutuklar çekmesinin “mide bulandırıcı” etkisi inkar edilemez. İngiltere’nin G-8 zirvesinde konserlerle yaratılan bu hümaniter havayı dikkate alacağını hissettirmesi “dalga geçme” konusu olabilir. “Afrika’nın borç ve silah batağına sürüklenmesinde, kaynaklarını yitirmesinde, kamu hizmetlerinin çöküşünde” zengin ülke yönetimlerinin sergiledikleri sorumsuzluklar sıralanabilir…Ama önümüzdeki durum Türker’in bir İngiliz yazardan alıntıladığı şu tespitte dile geldiği gibi midir, siz karar verin: “İktidar sorununa yanıt, güçlünün meşruiyetini reddeden ve kontrolü onun elinden almaya çalışan siyasi hareketler inşa etmektir.” Ben bu tespitin -doğruluğu yanlışlığı bir yana- artık ömrünü tamamlamış bir kapıya işaret ettiğini sanıyorum. “Siyasi hareketler”i önemsemediğimden, onların rolünü küçümsediğimden filan değil tabii ki; ben bu tespitte sadece, “iyi niyetli” milyonlarca insanın “Live-8” konserleriyle bir kere daha önümüze gelen itiraz ve desteklerinin “siyasi hareket” değil denerek önemsenmemesine katılmıyorum. Türker yazısını şu müstehzi ifadelerle bitiriyor: “Vicdanlar temizlendi. 8 lideri ikna edebilmek için milyonlar imza verdi. O liderlerin içlerindeki iyiyi, temizi, hayırlı olanı çıkarabilmek için seferber oldu yeni milenyumun yorgun rock’çuları.”Olsun, ne zararı var… Konserlerde söz alan Koffi Annan ve Nelson Mandela’nın milyonlarca insana “İşte gerçek Birleşmiş Milletler budur” ve “Yoksulluğu gidermek sadece sadaka vermek demek değildir, bu bir sağduyudur. Yoksulluğun olduğu burada, özgürlük yok” diyerek hitap etmelerinin ne zararı var… Diyelim ki milyonlarca insan “muhalif olmak” ve “vicdanlı olmak” arasında pek bir fark görmüyor… Bunun neresi kötü?”
peki ben en çok şunu merak ediyorum afrika olmasaydı biz yıllardır göremediğimiz bu adamları sahnede nasıl görecektik. artık pink floyd öyle bir hale geldi ki dünyayı kurtarmak (veya bir parçası olan afrikayı) gibi kutsal bir amacın dışında sahne alamıyorlar mı?
Live 8 biletleri…Albüm satışları patladı…Herşey yolunda,Senin dolar hesabında,Herşey yolunda,Senin takıldığın bar…Taksinin ön koltuğunda,Yağmur çamur,Herşey yolunda… Dr SkullBu adresten eski rock grubunun live 8 den çok önce 1990 da söylediği şarkılar indirilebilir. Durum anlaşılabilir 🙂
live 8’e katilan gruplarin reklam amacli olarak bu isi yaptiklarini dusunmuyorum. kisisel fikir olarak.ote yandan live 8 organizasyonu ne kadar hijyenik hayatlar icinde bulundugumuz bir gostergesiydi benim icin. dunyanin dort bir yanindan uydu baglantilariyla, buyuk ekranlarda, buyuk biralarla seyredilen bir tepkiydi!, konser kumpanyasiydi bir coklari icin.bono, geldof icinse bu cagda yapabileceklerinin en iyisinin bu oldugunu hissetmek, bundan hayal kirikligina ugramakla, vicdan rahatlamanin ferahligini ayni anda hissetmekti. sweet and sour chicken.ne diyim, afrika mafrika bahane konserler sahane! di mi ?
ece hanim bozuk plak oldu. hep ayni seyleri soyluyor. bir hos seda olamadi, bir otomatik portakal, bir yazi otomati oldu cikti.yildirim turker beyin yazilarini tekrar tekrar okumak, ece hanimin yazilarini okumaya yegdir diyorum. ve hepimizi yildirim beyin yazilarini save as yapmaya davet eediyorum. rsvp not required.