Kilit açıldı, kül dağıldı.Üç gölge vardı, birbirinden silik. Onlar da karıştılar diğerlerinin arasına.İki öksürük, bir çizik. Üç sigara yandı birbirinden habersiz ve atıldılar dünyaya. Dökecekleri gözyaşları vardı birbirlerinin gözlerine.Ama olmadı, kimse ağlamadı sonra, sigaralar içilip bir kenara atıldı.Bir tek, ay ağladı sonuna kadar; sessizlik denizine. Ay ağlar mı dediler, görmeyenler bilmeyenler. Bilmezler tabi dedim.Bulutlar girdi araya; görmediler.Bir deli vardı yanımda, kalbi atıyordu. Kalbi rüyasında durduğunu görüyordu. Sen misin dedim aradığım serseri?Hayır dedi, bu duran senin kalbin.Sonra bir çizik daha.Yarım kalmış bir tablonun önünde yarım kalmış bir hayat, elleri. Yarım kalmış bir bardak ve içinde biraz viski. Tabloda, kahverengi yapraklar ve yeşil gökyüzü. Toprak mavi ve bir de kedi. O da sanırım yeşildi. Kızıl bir vadiye bakıyordu. Bir tapınağın kapısı gibi ağır ağır açılıyordu gözleri güneşe. Her yerde çiçekler vardı ve ölüleri hayalperestlerin. Lennon, Kurt ve diğerleri. Ölüm kokuyordu, başka bir şey değil. Sonuna yaklaşmıştım yolun, bitiyordu. Ölüm kokuyordu. Son nefes gibi, son defa kirletip her şeyi, siktir olup gitmek gibi; yarım yamalak.Yakındım sona ve uzak başlangıca ama daha var; daha var daha.Köpekler geçti önümden şarkılar söyleyerek. Bir kadın çıktı karşı apartmandan, ayakları çıplaktı. Ardında alev alan eşyaları, elinde intihar mektubu. Ve ancak ilerideki su birikintisine kadar dayanabildi mutsuzluğuna. Ay kırıldı bin parça ve kar oldu, yağdı.Ay kırılır mı dediler. Kırılır dedim. Ay, kar olur bazen, bilirim.Silahımı bıraktım ve devam ettim yoluma. Görmem gereken yüzler var daha biriktirmem gereken bakışlar. Ama her seferinde engeller vardı; engeller, yüzümde, elleri. Gözlerimi her kırpışımda, başka bir yerde hep bir fırtına. Her suskunluğumda bir kavga. İçerden gelen sesler, fütursuz küfürler, acınası inlemeler; aldatılmış hayatın artçıl sarsıntıları.Üç yabancı, üç gölge, içerde hüküm süren yaban hayatı içinde. Kanser yayıldıkça içlerinde üçü de birbirine yabancılaştı.Orada kalamam dedim artık ve attım kendimi dışarı. Ne kadar uzağa kaçabilirsem o kadar iyi..Ne kadar uzağa kaçabilirsem o kadar iyi.Ama kaçmak iki taraflı her zaman. Kendinden kaçsan onları bulursun, titrerlerken benliklerinden duvarların dibinde; onlardan kaçsan kendini bulursun ve baka kalırsın onların yaptıklarına benliğine. Bir nehrin içindeki asi bir su damlası gibi ne yapsan, bir su damlası olarak kalacaksın. Karşı koysan parçalanacaksın, uysan, yağmur olup tekrar düşeceksin nehre. O nedenle yalnız, temters rüzgarını beklemek kalıyor geriye.Diğerleri süzülüyorlarken boşlukta, ben hep mutlu olduklarını sanacağım o diğerlerinin. Bir şarkı duyacağım çocukluğumdan yükselen. Orada, kollarımı iki yana açmış beklerken rüzgarımı, o şarkı çalacak bir yerlerden, duyacağım.Artık ben, hep o şarkıda yaşayacağım.