eskiden bi japon çizgi filmi vardı: çocukların kurduğu bir futbol takımının maçları, vuruş stilleri falan… çocuk topa vole vurana kadar 2 bölüm geçerdi.
o olmasa da o tarz bir film çekilmiş. nisan 02 de vizyondaymış…
saha tahminen 15 kilometreydi.. haliyle kaleler de baya büyüktü. bitane süper kaleci vardı şapkalı. bi çözüm bulmuştu bu büyük kalelere. bi direkten güç alıp kendini öbür direğe kadar uçururdu. hiç gol yemezdi nası oluyosa.
bide şutlar öyle hızlı giderdi ki, gözünü sevdiğimin meşin yuvarlağı, meşin elips haline gelirdi.. fıy fıy fıy diye dönüp ağlarla buluşurdu.. kaleci biyerini yırtsa bile yakalayamazdı hızdan elips haline gelen topu.
birde ikizler vardı hatırlıyorum ben ikisi birlikte güç alıp topa vururdu nasıl oluyorsa.. kişi başına yarım küre oluyor.. ikisi birlikte vurunca daha hızlı gidiyordu..
birde şu muhteşem kaleciler topu tek elle tutar, o el, bir bölüm sonra yandan gelir ve gol olmadığı için top DEV ELLERDE bi kaç bin tur atar ve o arada gol atamayanların yüzü değişir ve kaleci güler… he he heee..
tusubasa ceza alanına girerdi.VUR ulan derdim :),ben bunu dedikten sonra tam gaz kaleye doğru iki dakka koşardı. Kalecinin adı vakabayaşi’ydi galiba(İnfra’ya hatırlatayım dedim).çizgi filmin adını ben de hatırlıyamıycam ama tusubasa’nın sırtladığı takımın adıydı nankatsu.
Tusubasa mahalleye yeni tasınmıs bir bireydi, bir muhabbet sırasında sahaya cıkıp harikalar yarattıktan sonra ünü vakabayaşi’nin kulagına gitmişti. Tsubasayla Vakabayaşinin ilk karsılasması mahallenin ortasından geçen ana caddede olmustu, Tsubasa’nın, o sırada oradan geçen bi otobüsün altından çektiği şutu yakalamıştı Vakabayaşi. Top otobüsün altından geçerken yamulmuş, bir nevi ince elips olmuştu. Vakabayaşi duruma hayret etmiş ve bir süre kötü karakteri oynamıştı. Önceleri Tsubasayla ayrı takımlarda mücadele etmekteydiler. Tsubasa Nankatsu’da, Vakabayaşi başka bi takımdaydı. Sonra aynı takıma geçtiler vede japonya finallerinde oynadılar, en paşa taraftarları, Tsubasa’ya aşık salak bi hatun ve de Tsubasa’nın uzaktan akrabası olması muhtemel kirli sakallı bi elemandı. Olaylar bu minvalde ilerlerken başka bi kötü karakter olan uzun boylu melez japon diyebileceğimiz koyu tenli bi birey işin içine girdi (ismini hatırlamıyorum). Sonra koyu tenli japonda bizim elemanlara katılır bambaşka bi kupa için oynarlar falan filan. Unutulmayan sahneler: Koyu tenli japonun havaya şut çekip martı düşürmesi, Tsubasa’nın aynı martıyı topun üstüne koyup yumuşak bi vurusla havaya yollaması ve sonrasında “ne kadar sert vurdugun diil nasıl vurdugun önemli” demesi. 2. Aynı topa vuran ikizlerle oynadıkları bi maçta 90+2’de Tsubasa ve koyu tenli bireyin aynı topa vurmasıyla atılan gol ve kazanılan maç.daha başka bişilerde hatırlıyorum ama üşendim yazmaya, başka zamana artık.
çizgi filmin adı kaptan tsubasa. Kadro:Esas çocuk Tsubasa Ozaro.Yardımcı erkek oyuncu Genzo Wakabayashi. Tsubasa’nın en iyi arkadaşı Taro Misaki.Kojiro Hyuga Meiwa’nın kaptanı Tsubasa’nın rakibi oluyor uzun zaman.Takeshi Sawada Meiwa’nın en genç ve güçlü oyuncusu.Jun Misugi güçlü bir oyuncu ama kötü kalpli. Futbolu bırakmadan Tsubasa’yı yenmek istiyor ama başaramıyor.Sanae Nakazawa esas kız. Ken Wakashimazu kaleci.
acaba bunların videolarını bulabilir miyiz nette? eski günleri yad etme babında 🙂
heeh aah aah o tusubasanın Akula diye bi vuruşu vardı unutulur mu? havaya atılan cismin yere düşeceğini ilk onun bu vuruşu sayesinde öğrendim. Sadece Ccukluğumuzun eğlencesi değildi Küçük golcü, bilime de katkısı vardı.Yerçekimi, aşırı hız alan cisimlerdeki yamulmalar. Topa vurulduğunda yapılabilecek göz yanılmaları :))bak hatırladım bi tanesini :
Hangisi bilmiyorum ama birisi işte şöle bi vururdu topa top bi süre sonra sanki 5-6 parçaya ayrılmış gibi görünürdü.sonra kaleciye iyice yaklaştığında 5-6 parça birleşir kaleye girerdi Sevdiğim en iyi 2 hareketten birisiydi .Diğeri de akula’ydı :)Top 100 metre yukarı çıkar güneşi kapatır.Sonra bir kartala dönüşüp hobareeey aşağı dalış yapardı 🙂
acaba bunların videolarını bulabilir miyiz nette? eski günleri yad etme babında 🙂
heeh aah aah o tusubasanın Akula diye bi vuruşu vardı unutulur mu? havaya atılan cismin yere düşeceğini ilk onun bu vuruşu sayesinde öğrendim. Sadece Ccukluğumuzun eğlencesi değildi Küçük golcü, bilime de katkısı vardı.Yerçekimi, aşırı hız alan cisimlerdeki yamulmalar. Topa vurulduğunda yapılabilecek göz yanılmaları :))bak hatırladım bi tanesini :
Hangisi bilmiyorum ama birisi işte şöle bi vururdu topa top bi süre sonra sanki 5-6 parçaya ayrılmış gibi görünürdü.sonra kaleciye iyice yaklaştığında 5-6 parça birleşir kaleye girerdi Sevdiğim en iyi 2 hareketten birisiydi .Diğeri de akula’ydı :)Top 100 metre yukarı çıkar güneşi kapatır.Sonra bir kartala dönüşüp hobareeey aşağı dalış yapardı 🙂
bi de bi şahsiyet böle bi vuruş özelliğine sahipti. topa kodumu önüne ne geçse devirirdi fakat gider o top gol olur ve ağlarda kalırdı. japon yapmış abi ağlar bile çelik örgü…
bana bu konu ile ilgili gelen mesajı GaRGoYLe’nin izniyle buraya ekliyorum:
GaRGoYLe wrote
———————————
re: kung fu futbolu ?
Yarama parmak bastını!.. Zamanında show tv de oynardı o çizgi, ara sıra izler, eğlenirdim. Sonra, TRT aldı diziyi… Böylece eğlence, "işim" oluverdi. 200 bölüm kadar alınmıştı yanılmıyorsam, ve Tsuba’yı ben konuşmuştum. Haftada 1 gün, günde 6 bölüm biçiminde yapılırdı dublajı. Çocuklar pas verirken bile çığlık atarlardı. Bu da yorardı insanı. Dublajdan çıkınca bir süre konuşmayı tercih etmediğimi hatırlıyorum… 🙂 Bunların dışında Japonca ile Türkçe arasında ciddi uyum problemleri olurdu, sizin elinizdeki metinde "merhaba nasılsınız" yazıyorken, görüntüdeki karakter "ha" deyip susardı. Senkronu tutturmak imkansız gibiydi… Tüm bunlarnı dışında, benim en çok güldüğüm problem ise spikerlerdi… Maç sahnelerrindeki spikerlerin senkronizasyonu bir türlü tutmazdı, Tsuba topa vurmadan önce spiker "gooooolll" diye bağırıyor olurdu. Bu işle uğraşanlar bilirler belki, bu tip sahneler "üst" konuşulduğu için, olası bir aksaklıkta birkaç saniye öncesine gidip, oradan kayda devam etmek imkansızdır.Sahne başına dönersiniz bu tip aksaklıklarda. Hele o zamanki tekniklerle daha da imkansızdı, şimdi digital sistemler var, spiker vs gibi filtre gerektiren sesler ayrı alınıyor. Maç ağırlıklı bölümlere kendimi "maça" hazırlanır gibi hazırladığımı hatırlıyorum. Netekim o dizi çelik gibi sinirler gerektiriyordu. :))))
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
nankatsu’ydu galiba o çizgi film. topa kafa atmak için bi zıplıyolardı, 10 metre falan, bi dahaki bölümde iniyorlardı.
… o zamanlar. adamlar bi top surerdi, kale yukardan baslayarak yavas yavas gorunmeye baslardi. Hagaten cok leziz calismalardi.
tusubasu falanda vardı kartlan vuruşu 🙂 Topa bir vururdu top yamulur yumulur şekilden şekle girerdi.Direklerden zıplardı 🙂
saha tahminen 15 kilometreydi.. haliyle kaleler de baya büyüktü. bitane süper kaleci vardı şapkalı. bi çözüm bulmuştu bu büyük kalelere. bi direkten güç alıp kendini öbür direğe kadar uçururdu. hiç gol yemezdi nası oluyosa.
top filelerle buluşunca çevresinde 5-10 kez dönerdi…
sanırım tusubasa’nın ünlü kartal vuruşu vardı…manyak bi stildi kendilerininki…
bide şutlar öyle hızlı giderdi ki, gözünü sevdiğimin meşin yuvarlağı, meşin elips haline gelirdi.. fıy fıy fıy diye dönüp ağlarla buluşurdu.. kaleci biyerini yırtsa bile yakalayamazdı hızdan elips haline gelen topu.
birde ikizler vardı hatırlıyorum ben ikisi birlikte güç alıp topa vururdu nasıl oluyorsa.. kişi başına yarım küre oluyor.. ikisi birlikte vurunca daha hızlı gidiyordu..
birde şu muhteşem kaleciler topu tek elle tutar, o el, bir bölüm sonra yandan gelir ve gol olmadığı için top DEV ELLERDE bi kaç bin tur atar ve o arada gol atamayanların yüzü değişir ve kaleci güler… he he heee..
aslında bu çızıktırıklar caponyada işe yaramış galiba…altyapı çağındaki veletleri etkilemişler.milli takımlarında bayağı bi gelişme var çünkü…
tusubasa ceza alanına girerdi.VUR ulan derdim :),ben bunu dedikten sonra tam gaz kaleye doğru iki dakka koşardı. Kalecinin adı vakabayaşi’ydi galiba(İnfra’ya hatırlatayım dedim).çizgi filmin adını ben de hatırlıyamıycam ama tusubasa’nın sırtladığı takımın adıydı nankatsu.
bunlardan iki tane vardı: tusubasa’nın oynadığının adı "küçük golcü"ydü sanırım; diğeri de benjamin.
tusubasa’nın sahası yuvarlaktı, koş koş bitmezdi. ben topun gidişindeki hız çizgilerini severdim. zınzınzınzın efekti verirdi. kalecinin de adı kenzo
wakabayaşi’ydi.
bunların bi de bi çizgi filmi daha vardı, sadece müziği aklımda "riki tiki tiki tiki zoi zoi zoi"
bu film ayni oyle
:))
Tusubasa mahalleye yeni tasınmıs bir bireydi, bir muhabbet sırasında sahaya cıkıp harikalar yarattıktan sonra ünü vakabayaşi’nin kulagına gitmişti. Tsubasayla Vakabayaşinin ilk karsılasması mahallenin ortasından geçen ana caddede olmustu, Tsubasa’nın, o sırada oradan geçen bi otobüsün altından çektiği şutu yakalamıştı Vakabayaşi. Top otobüsün altından geçerken yamulmuş, bir nevi ince elips olmuştu. Vakabayaşi duruma hayret etmiş ve bir süre kötü karakteri oynamıştı. Önceleri Tsubasayla ayrı takımlarda mücadele etmekteydiler. Tsubasa Nankatsu’da, Vakabayaşi başka bi takımdaydı. Sonra aynı takıma geçtiler vede japonya finallerinde oynadılar, en paşa taraftarları, Tsubasa’ya aşık salak bi hatun ve de Tsubasa’nın uzaktan akrabası olması muhtemel kirli sakallı bi elemandı. Olaylar bu minvalde ilerlerken başka bi kötü karakter olan uzun boylu melez japon diyebileceğimiz koyu tenli bi birey işin içine girdi (ismini hatırlamıyorum). Sonra koyu tenli japonda bizim elemanlara katılır bambaşka bi kupa için oynarlar falan filan.
Unutulmayan sahneler: Koyu tenli japonun havaya şut çekip martı düşürmesi, Tsubasa’nın aynı martıyı topun üstüne koyup yumuşak bi vurusla havaya yollaması ve sonrasında “ne kadar sert vurdugun diil nasıl vurdugun önemli” demesi.
2. Aynı topa vuran ikizlerle oynadıkları bi maçta 90+2’de Tsubasa ve koyu tenli bireyin aynı topa vurmasıyla atılan gol ve kazanılan maç.daha başka bişilerde hatırlıyorum ama üşendim yazmaya, başka zamana artık.
çizgi filmin adı kaptan tsubasa. Kadro:Esas çocuk Tsubasa Ozaro.Yardımcı erkek oyuncu Genzo Wakabayashi. Tsubasa’nın en iyi arkadaşı Taro Misaki.Kojiro Hyuga Meiwa’nın kaptanı Tsubasa’nın rakibi oluyor uzun zaman.Takeshi Sawada Meiwa’nın en genç ve güçlü oyuncusu.Jun Misugi güçlü bir oyuncu ama kötü kalpli. Futbolu bırakmadan Tsubasa’yı yenmek istiyor ama başaramıyor.Sanae Nakazawa esas kız. Ken Wakashimazu kaleci.
acaba bunların videolarını bulabilir miyiz nette? eski günleri yad etme babında 🙂
heeh aah aah o tusubasanın Akula diye bi vuruşu vardı unutulur mu? havaya atılan cismin yere düşeceğini ilk onun bu vuruşu sayesinde öğrendim. Sadece Ccukluğumuzun eğlencesi değildi Küçük golcü, bilime de katkısı vardı.Yerçekimi, aşırı hız alan cisimlerdeki yamulmalar. Topa vurulduğunda yapılabilecek göz yanılmaları :))bak hatırladım bi tanesini :
Hangisi bilmiyorum ama birisi işte şöle bi vururdu topa top bi süre sonra sanki 5-6 parçaya ayrılmış gibi görünürdü.sonra kaleciye iyice yaklaştığında 5-6 parça birleşir kaleye girerdi Sevdiğim en iyi 2 hareketten birisiydi .Diğeri de akula’ydı :)Top 100 metre yukarı çıkar güneşi kapatır.Sonra bir kartala dönüşüp hobareeey aşağı dalış yapardı 🙂
acaba bunların videolarını bulabilir miyiz nette? eski günleri yad etme babında 🙂
heeh aah aah o tusubasanın Akula diye bi vuruşu vardı unutulur mu? havaya atılan cismin yere düşeceğini ilk onun bu vuruşu sayesinde öğrendim. Sadece Ccukluğumuzun eğlencesi değildi Küçük golcü, bilime de katkısı vardı.Yerçekimi, aşırı hız alan cisimlerdeki yamulmalar. Topa vurulduğunda yapılabilecek göz yanılmaları :))bak hatırladım bi tanesini :
Hangisi bilmiyorum ama birisi işte şöle bi vururdu topa top bi süre sonra sanki 5-6 parçaya ayrılmış gibi görünürdü.sonra kaleciye iyice yaklaştığında 5-6 parça birleşir kaleye girerdi Sevdiğim en iyi 2 hareketten birisiydi .Diğeri de akula’ydı :)Top 100 metre yukarı çıkar güneşi kapatır.Sonra bir kartala dönüşüp hobareeey aşağı dalış yapardı 🙂
Nette videolarını bulmak imkansıza yakın(Tecrübeyle sabittir 🙂
Ama müziği var istiyorsanız
“Ço ço samba…”
necrodome, burası usrn/pass istiyo?
bi de bi şahsiyet böle bi vuruş özelliğine sahipti. topa kodumu önüne ne geçse devirirdi fakat gider o top gol olur ve ağlarda kalırdı. japon yapmış abi ağlar bile çelik örgü…
bana bu konu ile ilgili gelen mesajı GaRGoYLe’nin izniyle buraya ekliyorum:
GaRGoYLe wrote
———————————
re: kung fu futbolu ?
Yarama parmak bastını!.. Zamanında show tv de oynardı o çizgi, ara sıra izler, eğlenirdim. Sonra, TRT aldı diziyi… Böylece eğlence, "işim" oluverdi. 200 bölüm kadar alınmıştı yanılmıyorsam, ve Tsuba’yı ben konuşmuştum. Haftada 1 gün, günde 6 bölüm biçiminde yapılırdı dublajı. Çocuklar pas verirken bile çığlık atarlardı. Bu da yorardı insanı. Dublajdan çıkınca bir süre konuşmayı tercih etmediğimi hatırlıyorum… 🙂 Bunların dışında Japonca ile Türkçe arasında ciddi uyum problemleri olurdu, sizin elinizdeki metinde "merhaba nasılsınız" yazıyorken, görüntüdeki karakter "ha" deyip susardı. Senkronu tutturmak imkansız gibiydi… Tüm bunlarnı dışında, benim en çok güldüğüm problem ise spikerlerdi… Maç sahnelerrindeki spikerlerin senkronizasyonu bir türlü tutmazdı, Tsuba topa vurmadan önce spiker "gooooolll" diye bağırıyor olurdu. Bu işle uğraşanlar bilirler belki, bu tip sahneler "üst" konuşulduğu için, olası bir aksaklıkta birkaç saniye öncesine gidip, oradan kayda devam etmek imkansızdır.Sahne başına dönersiniz bu tip aksaklıklarda. Hele o zamanki tekniklerle daha da imkansızdı, şimdi digital sistemler var, spiker vs gibi filtre gerektiren sesler ayrı alınıyor. Maç ağırlıklı bölümlere kendimi "maça" hazırlanır gibi hazırladığımı hatırlıyorum. Netekim o dizi çelik gibi sinirler gerektiriyordu. :))))