İnsanları anlamak zor.Küçük şeylerle mutlu olabileceğimizi bildiğimiz halde neden mutlu olmuyoruz. Ufak şeylere çok çabuk sinirlenebiliyor fakat küçük şeylerden mutlu olamıyoruz. Devamlı bir mücadele. Öyle bir mücadele ki gırtlak gırtlağa. Bir adım çıkabilmek için gerekirse 10 başı eziyoruz. Küfür ediyor, aşağılıyor ya da susuyoruz. Paylaşmak için değil, bir şeyler koparmak için uğraşıyoruz.Böyle davranıyoruz çünkü hayat gerçekten zor ve pis. Böyle davranıyoruz çünkü ezilen taraf biz olmak istemiyoruz. Onlara kızarken onlar gibi oluyoruz. Çarkın dişlilerine katılıp yağlanıyoruz, yağlıyoruz. Zamanla aynadakinin kim olduğunu kendimize sormaya cesaret edemiyoruz. Aynaya bakmaktan korkuyoruz. Ama hala pis değilmiş gibi davranmaya devam ediyoruz. Aslında bunu düşünecek zamanımız bile olmuyor. Çünkü hızla dönen bu çarkın dişlilerinden biriyizdir artık. Nereye gittiğimizin, ne hale geldiğimizin farkında bile olmuyoruz. Hayattan keyif almayı, eğlenmeyi, sevmeyi ve sevilmeyi unutuyoruz. Yaşamayı sadece hayatta kalmak sanıyoruz. İşte o zaman aslında yaşayan cesetler oluyoruz. Gömülü olanlardan tek farkımız nefes alıyor oluşumuz. Belki de yatacak mezarımız olmadığı için hala nefes alıyoruz.Güneş aydınlatmaz ki tenimiGece karartsın gözlerimiHayat bir şey vermedi kiÖlüm alsın bedenimiHayat bazen gerçekten izin vermiyor yaşamaya. Biz tırmanmaya çabaladıkça o bizi derine çekiyor. Tam bir dal yakalamışken kendimizi birden tekrar dipte buluyoruz. Elimizde ise sadece kırık bir dal parçası oluyor. Bazen de o kırık dal parçasının üstüne düşüyoruz. Tam kalbimize saplanıyor. Çıkartmak istiyoruz daha çok acıyor. Zamanla, onunla yaşamaya alışıyoruz.Oysa küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenebilsek. Sadece bir günümüzde ne kadar fazla küçük mutluluklar bulabileceğimizi görsek. Hayat daha katlanılabilir olacaktır. Zamanla aslında çaresiz olmadığımızı, mutlu oldukça ne kadar yaşama tutunduğumuzu fark edecek ve mutlu edebilmeyi öğreneceğiz. Birilerini mutlu edebildikçe biz iki misli mutlu olacağız. Hem onu mutlu edebilmenin hazzı hem de karşı taraftan gelecek mutlulukla.“İnsanoğlu aç gözlü ve nankördür. Asla ufak şeylerle yetinmeyi bilmez ve iyilik yapsan kötülük bulursun.” Dersek bu yazıyı okuduktan sonra hiç şansımız yok demektir. Onun yerine sadece denesek. Sevdiğimiz birinin yanağına bir öpücük kondururken bile ne kadar mutlu olabildiğimizin farkına varmaya çalışsak.Yaşamaya yeniden başlasak.