hayatında ilk defa YÜREKTEN “senden nefret ediyorum dedim ama hiç heyecanlanmadım çünkü GERÇEKTEN nefret ediyordum” diyenler departmanından


Yemyeşil gözlerine baktı… bir zamanlar bakınca içi-dışı aşk dolan gözlerine baktı ne aşk vardı ne de askın ucu. Kurduğu cümlelerin içine yerleşen kelimeler yapış yapış ağda gibi üstüme siniyordu…Eros uçkurundan çıkarsın hançerini o çatal dilini koparıp sana gerçek bir şeyler göstersin…



Dokunduğu ellerin yapış yapış şimdi. Yıka yıka çıkmıyor. Evimin kapılarında hep onun gidiş ve kalışlarını görüyordum….


İçimize girdi sinsi yalan. Hayallerimize ortak oldu. Hayal kurdu. Aşk yansıdı sokaklara. Büyükada’nın at b.ku kokan sokaklarını arşınlarken kediler bile kıskandı bedenden fışkıran askı. Ama sen yılandın. Sen yılanmışsın…Sinsi bir yılan gibi geldin hayatın içine ve aşk sundun. Kendin gibi görünüyorsun sanmıştım. Sonra şüphe duydum ve elveda dedim sana sinsi yılan…elveda!


Sonra rüyalarıma girdin ama hayallerimi de getirmiştin. Bir kez daha dedim. Hadi bir kez daha. Yalın yalnızlığından seni o kurtaracaktır. Gözleri yeşil yeşil aşk kokmuyor muydu onun… ahhh kim bilir ona elveda dediğinde ne de çok üzülüp kendini kendi içine kapatmıştır… Gittin ona… İlk bir kaç gün yine yeşil yeşil aşk kokuyordu gözleri, esmer teninden tasan huzur saçlarının arasına karışmıştı…


ya sonra?Sinsi yılan dilini saklamaya çalıştı. O çatallı dilini gizlemeye çalıştıkça daha net görüyordum gerçeği…. Riya… riyaaa. yalan… ağda gibi yapış yapış olmuş sahtekarlık … hasta ruhlu bir beden…ağzını tuttu ve itti bedeni sari duvara… Kimse evimde yükseltemezdi sesini!


Bana dokunma! Beni acıtma! Git buradan!


Bak ellerim titriyor, dizlerim tutmuyor!Kimse beni bu hale getiremedi- sen kimdin ki?Hem evimde sesini yükseltecektin, gözlerini kocaman açıp bana bagircaktin, yalan ve riya bulanmış cümlelerini kulağıma yapıştıracaktın… SEN KIMDIN KI!



Gitmemek için uzatıyordu, sorun çıkarıp, sorular sorup kendini temize çıkarmaya çalışıyordu…Çıkarmasaydı ya… İstenmiyorsun artık. Artık “BİZ” diye bir şey yok!!!


Omuzlarına vurduğum yumruktan sonra acıyan ellerime hangi merhemleri sürecektim ben… Sadece su lanet kapıdan çıkıp gitseydin kapıyı ardından kapadığımda geçecekti ellerimin acısı. Gidişine prim verecektim…

Gece yarıldı çığlıklarla… Gece utandı yasadıklarından… Gece tükürdü suratıma….



şeffaf maskelerin altında hala görebiliyorum yalan ışınlar saçan gözleriniÇİYAN sözleriniiğrenç biliyorum hala.hala küçük adamlar köşelerden fırlıyorlarkurtlu kurtlu..bana kendini gösteri iğrenç göster.alınacak hınçlar..sorulacak hesaplar olacak..hiçbirinin sırası gelmeyecek belki…




Sen ki o yeşil gözlerinde esmer tenin de saklayabildin yalanlarını. Aptalı oynadık bir süre ama biz de çok iyi biliyorduk ki bize de aptalı oynayabilecek kadar zekiydik. Evin yerleri silindi, onun dokunduğu kapı kollarının üstünden geçti pembe bez. Onun kafasını koyduğu yastığın kılıfı degistrildi, onun son kahvesini içtiggi fincan yıkandı Yemyeşil süngerle. resimleri duvardan indi. Pencereler açıldı sonuna dek sırf kokusu gitsin bu evden diye…




Ben kırmızı değildim bunu kafana koymalıydın… Ben yeşil de değildim… Beni acıtmasaydın… O hain ellerini evimin köşe kenarlarına sürmeseydin… O kirli ellerin benim yaşamıma, bana ait olan her şeye sürmeseydin- dokunmasaydın…



Benim insanlarıma, benim değerlerime, benim yaşamıma saygı duysaydın. Zor tabii. Bencillik en güzelidir senin için. Koca dünya seninle döner ya. Al bak dünyayla başbaşa kaldın şimdi.



Sen koca bir yalansın. Nefes alman bile yalan geliyor artık. Bu kadarsın işte.


Seni kim kurtardı??? Sana tanrı mi yardim etti? Şimdiye kadar niye kimse sana maloldugun yaşamsal acıların hesabini sormadı???


ACI çekmeni istiyorum… Bana NEFRET etmeyi ögretiigin için acı çekmeni istiyorum! istiyorum!


En sevdiğim insanların üzdüğün- onları birer asalak yerine koyduğun için acı çeke bir yatakta kıvrılmanı diliyorum. Zamanımı çaldığın ve kendime olan kizginligim yüzünden bunları istiyorum.


Adın, yüzün, gözün, sesin, o yüzün, o bakışların silinecek tarihimden…. O bağrışların, o yalanların, göz göre aptal yerine koyarak söylediğin o yalanların….


Ahhhh… Eros uçkurundan çıkarsın hançerini o çatal dilini koparıp sana gerçek bir şeyler göstersin…


Hadi git artık bu evden… İçimden dışımdan git artık…Al bak bu da 5 milyon taksi paran! Körebe oynadığın sağır değilim artık.




“Ve kapandı kapı… Kadın yavaşça yere oturdu, kafasını duvara yasladı. Nabzını kontrol etti. Evet, hala yaşıyordu. Yaşam devam ediyordu hem de İŞLEVİNİ hiçe sayarak…”