“Commune” sözcüğü ingilizcede “görüş alışverişinde bulunmak” anlamına da geliyormuş. Community’nin anlamlarından biri de “ortak iyelik” yani ortak mülkiyet…
Bunlara dayanılarak “Komünite” dendiğinde salt bir merkezin etrafına doluşmuş kişilerden oluşan bir grup değil, hoşgörü(tahammül diyelim), kolektivite ve ortak inisiyatif gibi kavramlar da kafamıza çalınıyor mecburen.
Şimdi bir komünitenin komünite olması için “biz komuniteyiz ağğbi” demesi yeter mi acaba? Keza Türkçe’ye topluluk olarak lök diye çevrildiğinde evet artar bile. Unutulmaması gereken, maça giden kalabalık bir grup da bir topluluğu oluşturur, Hacc’a giden Hacılar da. Zira sözkonusu ve benzeri gruplar kendilerine “biz komunitiyiz, valla da öyleyiz” derlerse “iki dakka durun abi” demek de farz olur. Mesela Masonlar bir komünitedir, beğenilsin ya da beğenilmesin.
Bu argümanları Internet için geliştirirsek, açıkçası ben bu ülkede kendilerine “biz kominitiyiz” diyen bir çok elementin bir “playground”da eğlenen ya da takılan “grup”çuklardan başka bir şey olmadığını düşünüyorum. Bu da benim kafamdaki komünite kavramıyla pek örtüşmüyor dolayısıyla.
Bu konuda aslında netleşmiş değilim, birileri “biz komunitiyiz aha da bak şu sebeplerden dolayı” şeklinde beni ikna edebilir, sorun değil yani. Ama siberalemde üç-beş bytelık alan kaplayıp “takılarak” -içeriği tartışmıyorum bile- komüniti olmak da zor zenaat bence ve dahi yutmam da denebilir.
yorumlar
düşündüm dediysem tanımı düşündüm çok.
büyükten küçüğe doğru gidelim:
tanım 1: dünyada yaşayan insanlar topluluğunun herhangi bir alt kümesi.
tanım 2: dünyada yaşayan insanlar topluluğunun, üyelerinin ait olduklarının bilincinde oldukları herhangi bir alt kümesi.
tanım 3: dünyada yaşayan insanlar topluluğunun, üyelerinin ait olduklarının bilincinde oldukları ve bundan memnunluk duydukları herhangi bir alt kümesi.
tanım 4: dünyada yaşayan insanlar topluluğunun, üyelerinin ait olduklarının bilincinde oldukları, bundan memnun oldukları, ve iletişim içinde oldukları (tanıştıkları) bir alt kümesi.
tanım 5: dünyada yaşayan insanlar topluluğunun, üyelerinin ait olduklarının bilincinde oldukları, bundan memnun oldukları, iletişim içinde oldukları (tanıştıkları), ve birşeyler ürettikleri bir alt kümesi.
derin konu,.. pes ediyorum, günlerdir ettiğim gibi.
Her iki mesajda da aslında aynı sonuca gidiliyor bence. Ve olması gereken de o. Komüniteden bahsedebilmek için birarada barınabilmenin temelini oluşturan hoşgörü üretici nedenin spesifik olma önkoşulu var. Ftuff ya da ekşisözlük gibi girişimler tekbaşına komünite oluşturmaya yeterli değil. Açık uçlu sistemlerin temel bazı ilkelerle işletilmeye çalışılması pek verimli olmuyor ve ortaya admin hükümranlığından, popüler olanın haklı olmasına, dilimizi korkak alıştırmayalım düşüncesinin yozluk noktasına varmasına, hoşgörülü olma çabasının alttan altta ideolojileri tu kaka gibi kabullenip etrafından dolaşma temkinliliğine kadar -rahatlıkla çoğaltılabilecek- pekçok tatsız sonuca yol açıyor. Ama daha dar belirlenmiş asgari müştereklerde buluşanlar komünite kavramına daha yakın birliktelikler oluşturabiliyor. Aklıma gelen başarılı örnekler düşmanını tanı ve enberbats grupları. İkisinde de ortak müşterek belirgin ve bu ortak dilin çok daha hızlı gelişmesini, sitenin rotasının bütün katılımcılarca elbirliğiyle belirlenmesini sağlıyor. Kanımca komünite kelimesi bu gruplar için kullanılabilir. Eski aftermath yeni bildirgeç çevresi de bilgisayar ve tasarım özelinde yoğunlaştığı için bir araya gelebiliyor ve ortak bir (alt)kültür oluşturabiliyor. Popüler kültürün dayattığı vasat ve homojenleştirici öğelere karşı komüniteler artmalı, ki yeni açılımlar oluşabilsin. Ha, komüniteler tarikatımsı bir hal alır mı? olabilir.
komunite, illa ki bir konuya spesifik olarak yaklaşmalı mıdır yani? herkes aynı alanla ilgileniyorsa, gelişim sadece o alanda sınırlı kalmayacak mıdır? bakış açısının genişlemesi, yeni açılımlara ulaşmak zorlaşmayacak mıdır?
ortak müştereklere sahip olmak, bir süre sonra sadece o degerleri yüceltme yönünde bir egilime dönüşmez mi?
yoksa ortak degerlere sahip olmadan bir arada kalabilen komuniteler, uzun vadede daha mı önemlidir? burası gibi,..
Hani cizgifilimlerde olur ya bole bir kac adet karakter hep grup halinde dolasirlar, onlara yamuk yapan biri cikinca da herkez neyi var neyi yok ortaya koyar [su gucu, sumuk gucu, salya gucu vs..] ondan sonra bunlari birlestirir, onlara yamuk yapani ezip gecerler…
Bence komunite budur. Bence bir konuya odaklasmis olmalidir [yukarda onlara yamuk yapana odaklasmislar] Bir konuya odaklassinlar ki orda uzmanlassinlar. Mesela marangoz uzmanlassin, firinci uzmanlassin tabii, tutup da “hadi herkez heryere naparsa yapsin” olursa ne ekmek yeriz ne de sandalye ye otururuz…
Sonucta komunitenin taniminda belli bir konuya, gayeye odaklasma var, ancak bu suretle basarili olunabilir… Ve unutulmamalidir ki her komunite kendi ilgi alaninda gelismelere sebep olucagindan bu toptan bir gelisme olacaktir [yalniz bir tane komunite yok ki]
Hem genis ufuklarin onune nasil gecsin ki komunite? Yani ben pc ile ilgilenirken kimse bana “gazete okuma politika ile ilgilenme” demiyor ki… Mutlaka herkezin hayatinda cok iyi yaptigi bir is olmalidir. [bunu bi yerde okuduydum] E bu adamlar birlesirse ortaya guzel urunler cikar diye dusunuyorum…
Buraya gelince, ortak degerlere sahip olmadigimiz icin zaten komunite [5. tanim manasinda]sayilmiyoruz, ancak 4. tanimin mertebesine yukselebilmis bulunmaktayiz henuz…
Bunun bir Türkçe’si var bir kere: cemaat. Sözcük her ne kadar “dinî” tınılar barındırıyorsa da bu bir yanılsamadan ibaret. Communité, cemaat demek.
Şimdi benim de hemfikir olduğum bir “cemaat” tanımına yukarıda varılmış görünüyor. Bana kalırsa birkaç temek karakteristiğinden söz edebiliriz bu işin:
1- Bir topluluğun cemaat olabilmesi için, başlıca iletişim yönteminin “kitlesel” olmaması gerekir. Yani Çarkıfelek izleyicileri de bir topluluktur, toplanmaktadırlar çünkü belli bir yer ve zamanda, fakat birbirleriyle kitlesel bir iletişim kurarlar. O hâlde bir “grup iletişimi” olmalıdır cemaat dediğimizin içinde. Yani medyalar vardır; ama kitlesel olmayanları.
2- Bunlar kitlesel olmadıklarına, yani “yığın” olmadıklarına göre, belli bir konu/tema/hedef bağlamında “seçilmiş”tirler. Yani o konu/tema/hedefe varabilmekte fayda sağlayabilecek olan kişilerdir bunlar, ortak özellikleri budur.
3- Cemaat üyeleri, tıpkı başka cemaatlerin üyeleri ya da hiçbir cemaate üye olmayanlar gibi günlük hayatlarını hemen hemen “normal” olarak dizayn ederler. Yani bir cemaat üyesi bankacı da olabilir, televizyoncu da, işveren de. Burada ayırıcı olan, cemaat üyesinin, “işdışı zamanını” (leisure) ya da onun belli bir kısmını bağlı bulunduğu cemaate ayırmasıdır. Velhâsıl cemaatçilik, aynı zamanda bir leisure aktivitesidir.
4- Üçüncü maddeyi tekrar etmek de olsa belirteyim: Bunlar “getto” dediğimiz şeylerden farklıdırlar. Gettolar, gündelik hayatın, iş dahil, tamamını dizayn etmeye yönelik girişimlerdir. Yaşam mekânları, iş mekânları vs. hep aynı çevrede bulunur getto üyelerinin; tüm yaşamları “öteki”lerinkinden farklıdır. Cemaatler öyle değil: Onlar hem öyle hem böyle.
5- Her cemaat son tahlilde bir “dil” oluşturur söylendiği gibi. Bir altdil. Çünkü ancak o dille karşılanabilecek olan iletişimsel ihtiyaçları vardır. Yani gündelik hayatın dili yetmez, o dil başka amaçlara hizmet eder; cemaatin kendi dili kendine hizmet eder.
Bana kalırsa “sanal cemaat” ya da “siber cemaat” denen şeyleri, her şeye rağmen, iki kere düşünüp tartmak lâzım. Şundan: Bir kere İnternet bir kitlesel iletişim aracı mıdır, değil midir, onda anlaşılabilmiş değil. Ama şunda herkes hemfikir: Bu meret, bir biçimde, belli yönleriyle kitlesel ama belli yönleriyle değil.
Ftuff’ı çok bilmiyorum açıkçası ama Ek$i Sozluk bence bir sanal cemaat ya da en azından o yolda. Çünkü açık bir “seçme” mekanizması var işleyen orada. Mekânın önderleri, istedikleri anda istediklerini dışarıda bırabilirler. Bırakabiliyorlar da. Birilerini seçmemek, dışarıda tutmak; bir seçimdir. Yani başkaları “seçilmiştir” birileri seçilmeyerek. Dolayısıyla ortada belli bir ortaklık var, bir dil; zaten “seçmeyiş”ler de o dili, anlatım şeklini kullanmamaktan kaynaklanmıyor mu?
Çok uzattım özür dilerim.