Eğer kediniz köpeğiniz v.b. evcil hayvanınız varsa bazı kuralları öğrenmek ve uygulamak zorundasınız. Bunu ister öğrenir ister öğrenmezseniz ama öğrenmeniz sizin menfaatiniz icabıdır.Konuyla biraz ilgili olan herkesin bildiği bir söz vardır. “Hayvan sevmeyen insan da sevemez” Ne kadar doğrudur herkesin kendi görüşüne karışmak gibi bir iddiamız olamaz. İsteyen hayvan severek istemeyen hayvanlardan nefret ederek bir sevgili edinebilir, isterse evlenebilir, isterse alışverişe bile çıkabilir. Bizim işimiz bilimsel olduğu için yani her türlü hava koşulunda geçerli, her yerde tekrarlanabilir verilerden bahsediyoruz. Okuyucu için önem taşıyacağına inandığımız bir not unutmadan daha ekleyelim. Bu yazının üslûbu sizin hoşlandığınız bir üslûp olmayabilir, ama bu yazının içinde geçenler bir gurup hayvan sever olarak uzun çalışmalar sonucu kanıtladığımız “Bilimsel !!!” tecrübelerin yanlışlığını göstermez. Hayvanseverler olarak bizim düşüncemiz hayvan sevmek güzel bir şeydir. Hayvanlar dünyayı paylaştığımız güzel, oyuncu, yiğit ve koruyucu yaratıklardır. Hayvan eğitiminde çığır açacağına inandığımız eğitimimizin ana fikri ise “Herkes yerini bilsin” okunduğu ve göründüğü kadar basit komplike ve eskilerin dediği gibi çetrefilli bir öğedir.Konunun özü şudur: Siz, bir köpeğe köpek gibi davranmazsanız o hayvan artık köpek olamaz. O köpek artık köpek değildir ve sizin köpek gibi davranmadığınız hayvanın ne olduğu konusunda bizim bir fikrimiz olmamakla birlikte köpek olmadığı konusunda hem fikiriz. Örnek vermek gerekirse medyada yer alan ismi ile ( Bu arada belirtmeden edemeyeceğimiz kritik nokta; yiğit namıyla anılıyorsa bizim bu güne kadar izlediğimiz ve bize akrep diye başka bir hayvanı tanıtan bütün belgesel yapımcılarını binaleyh hayvanat bahçesi sorumlularını canı gönülden kınadığımızı belirmek hâsıl olmuştur) Malûm ses sanatçısının, yatağını paylaştığı köpeği ( İsmini bilmemekle birlikte iki paket kısa sığara boyutunda olduğu, merhumun yaşarken çektirdiği resimlerden anlaşılmaktadır) yine malûm ses sanatçısının yatakta yaptığı bir dönüş sonrası tekrar parantez açmak zorunda kaldığımız için özür diledikten sonra parantezimizi açıyoruz ( Sakın ama sakın ola ki o facianın yaşandığı hangi uyku halinde nasıl bir dönüş yapılmıştır diye merak etmeyin. Olur, da biri ( malûm şahıs) zuhur eden olayı yerinde göstermek isteyebilir) köpecik yaşamını yitirmiştir. Bu olay bırakın bir hayvanı bırakın bir insanı, bir timsahı, sekiz köşeli bir fiskos sehpasına bile reva değildir. Bilimsel olduğumuz kadar gerçeklerden de uzak kalmamakta inatçı, inançlı olmaya yemin etmiş bir örgütün yılmaz üyeleri olarak diyoruz ki ”Kedi kediliğini, köpek köpekliğini yapmalı ki insanoğlu da sahiplik yapabilsin”. Bunu kabul edersek bazı sorunları daha başında halletmiş oluruz. Şu andaki itirazları duyar gibi olduğumuzdan hemen yanıtlayalım herhangi bir kedinin bir insan kadar zeki olamayacağını bütün bilim dünyası kabul etmiştir. Sakın ola ki benim kedim çok zeki demeyin. Olurda bir gaflete düşüp bu kelimeyi sarf ederseniz o zaman piyona çalarken eşini aldatabilen kaç kedi gördünüz diye sorarlar. Bir kedinin piyano çalarken eşini aldatamayacağı gibi kör gözüm parmağına bir örnekten başka o parmağın gerekliliğini ise tartışamayınız. Hayvan eğitimi üzerine yeni doktrin ve gerçeklerle buluşmak üzere şimdilik hoşça kalın.Devamı haftaya