bildirgec.org

albakan

11 yıl önce üye olmuş, 4 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

VİCKS

albakan | 18 March 2008 00:32

VICKS

%1.5 OKALİPTUS YAĞI: Okuliptusu egzotik diyarların meyvesi olarak düşünürdüm. Kokusundan bol güneşli temiz kumsalı olan bir sahilde yetiştiğini düşünür oralıların bu meyveyi
bizim portakal gibi yiyip yemediklerini merak ederdim. Rahmetli Halam neresi ağrırsa cüce kavanozdan küçük parmağını ile birazcık alır ağrıyan yerine sürerdi. Parmağında kalan eser miktardaki ( bu kelimeyi de prospektüslerden öğrendim) kremi de burun deliklerine sıvıştırır başını su içen civcivler gibi kaldırıp “Şifa bu evladım” derdi.

% 07.5 SEDİR AĞACI YAPRAĞI: Yaşım biraz büyümüş, halam iyice zayıflamıştı. Minarelere benzeyen çıkıntılı demir başlıklı yatağından kalkamıyordu. Yatağını bir yanında kanlı bağlamları için bakır bir hokka, diğer yanında cüce kavanoz. Sedir ağacı bizim sınıftaki ülkemize mülteci olarak gelmiş Lübnanlı Talibi hatırlatıyordu. Bir gün Talibe Sedir ağacı nasıl kokar diye sordum: Sınıftaki hiç kimsenin alışmadığı şivesiyle “Bilmiyorum” dediği andaki şaşkınlığımı hala hatırlarım.

SEKSİ ÇİKOLATA

albakan | 30 January 2008 01:47

Bu haber televizyonlarda geçmedi ve yer aldığı bir iki gazetede de konuya yakın isimlerin gözüne takılabilecek türden küçük puntolarla yazılmış 5 mart 2000 tarihli bir ölüm haberiydi. Habere konu olan LOLO FERRARİ ( Gerçek ismi EVE VALOİS) isimli porno yıldızı, yüzlerce kez estetik operasyona (Ameliyat demiyorum o çok ayrı bir şeydir) maruz kalmış bedeni ile porno endüstrisinin baş tacıydı.

Bayan Ferrari’nin icraatları şahsına münhasır bir övgüyü hak ediyor ki sadece internet de şahsıyla ilgili 33.200 sitesinin olduğunu bilmemizin bu bayanın alanında ne kadar başarılı olduğu konusunda bilgi verir sanıyorum. Dünya da binlerce güzel kadın benzer işleri icra (Dünyanın en eski ve geçerli mesleği olduğunu hatırlayalım) ederken nasıl olmuştur da Lolo Ferrari bu kadar ilgi görmüş ve konusunda İKON olmuştur.

TABULA RASA

albakan | 25 January 2008 09:27

KUTSAL BENCİLLİK
Ego, Latince bir kelime. Fransızlar eklemeler yapmışlar (egoiste, egoisme v.b.) sonuçta bencillik ve türevleri üzerine kelimeler ortaya çıkmış. Bencillik sanıldığı, öğretildiği gibi kötü bir davranış değildir. Bencillik, bencillik kavramına körü körüne inanmış ya da sizin bencilliğimizin karşınızdakinin bencillik sınırlarını ihlal ettiği anda kötülük elbisesini giyer.
Dünyanın en sihirli kelimelerinden biridir “Bence”. Bilimsel olgular dışında “Belki de benim düşüncem yanlıştır”, diye bir şey yoktur. Dünyada ne kadar insan yaşıyorsa o kadar düşünce yani “Bence” vardır ve hepsi doğrudur.
Sözün başına “Bence” yi eklediğiniz anda kendi kişisel doğrularınızı savunmaya başlamışsınızdır ve hiç kimse ( bilimsel gerçekler dışında) sizin “Bence”lerinizin aksini söyleyemez artık egonuz iş başındadır sizi sonuna kadar destekleyecek gerekirse maviyi siyah, uzunu kısa gözeterecektir ama sonuna kadar sizi destekleyecek beyninizin endorfin üretmesi için gereken her şeyi yapacaktır.Anneniz, babanız, kardeşiniz ya da sevdiğiniz biri öldüğü zaman niçin ağlarsınız? Sizi yalnız bıraktığı için artık başınızı yaslayacağınız bir anneniz, yanlış kararlarınıza olgunlukla yanıt verecek bir babanız olmadığı için ağlarsınız. En iğrenci de genç yaşta ölen eşiniz, yakın arkadaşınız için ağlamamızdır; beraberliğinizle edindiğimiz alışkanlıklarınızı artık yapamayacak olmanız, sizi değişime zorlayan yeniliklere karşı acemilikleriniz ve yalnızlığa alışık olmayan egonuzdur sizi ağlatan. Ego beyninizin içinde; kütle olarak küçük ya da nesnel olarak var olmayan bir birim olabilir ama toplumsal yaşama zorunluluğu içindeki beyni, bedeni korumaya, savunmaya yaradığı içinde bizi ayakta tutar.Evde kalmış kızlar ve bütün çıkışları kapandığı için Tanrıya yönelmişler dışında kıyametin kopacağı günü bilmek, hiç kimsenin umurunda değil. Gökten taş yağması, yeryüzünü suların kaplaması gibi kıyametin binlerce senaryosu yazılabilir ama gerçek kıyamet insan öldüğü gün kopar ve Tanrı herkese özel bir kıyamet yaratmıştır. Gideceğimiz yer cennet, cehennem ya da hiçbir yer ama kesin olarak gideceğimiz bir yer var; yeni bir bilinç. Bildiklerimizden, kazandıklarımızdan kısaca bizi –ben’i- oluşturan, yaratan öğelerden hiçbirinin geçerli olmadığı, başka bir bilince geçeceğiz. Öldüğünüzde, bilmediğimiz hakkında sadece söylenceler uydurulan bir yerde olacaksınız ve her şey Tabula Rasa ve gerçek kıyamet insanın egoistliğinin son bulduğu andır.

KEDİ KÖPEK EĞİTİMİ

albakan | 25 January 2008 08:55

Eğer kediniz köpeğiniz v.b. evcil hayvanınız varsa bazı kuralları öğrenmek ve uygulamak zorundasınız. Bunu ister öğrenir ister öğrenmezseniz ama öğrenmeniz sizin menfaatiniz icabıdır.Konuyla biraz ilgili olan herkesin bildiği bir söz vardır. “Hayvan sevmeyen insan da sevemez” Ne kadar doğrudur herkesin kendi görüşüne karışmak gibi bir iddiamız olamaz. İsteyen hayvan severek istemeyen hayvanlardan nefret ederek bir sevgili edinebilir, isterse evlenebilir, isterse alışverişe bile çıkabilir. Bizim işimiz bilimsel olduğu için yani her türlü hava koşulunda geçerli, her yerde tekrarlanabilir verilerden bahsediyoruz. Okuyucu için önem taşıyacağına inandığımız bir not unutmadan daha ekleyelim. Bu yazının üslûbu sizin hoşlandığınız bir üslûp olmayabilir, ama bu yazının içinde geçenler bir gurup hayvan sever olarak uzun çalışmalar sonucu kanıtladığımız “Bilimsel !!!” tecrübelerin yanlışlığını göstermez. Hayvanseverler olarak bizim düşüncemiz hayvan sevmek güzel bir şeydir. Hayvanlar dünyayı paylaştığımız güzel, oyuncu, yiğit ve koruyucu yaratıklardır. Hayvan eğitiminde çığır açacağına inandığımız eğitimimizin ana fikri ise “Herkes yerini bilsin” okunduğu ve göründüğü kadar basit komplike ve eskilerin dediği gibi çetrefilli bir öğedir.Konunun özü şudur: Siz, bir köpeğe köpek gibi davranmazsanız o hayvan artık köpek olamaz. O köpek artık köpek değildir ve sizin köpek gibi davranmadığınız hayvanın ne olduğu konusunda bizim bir fikrimiz olmamakla birlikte köpek olmadığı konusunda hem fikiriz. Örnek vermek gerekirse medyada yer alan ismi ile ( Bu arada belirtmeden edemeyeceğimiz kritik nokta; yiğit namıyla anılıyorsa bizim bu güne kadar izlediğimiz ve bize akrep diye başka bir hayvanı tanıtan bütün belgesel yapımcılarını binaleyh hayvanat bahçesi sorumlularını canı gönülden kınadığımızı belirmek hâsıl olmuştur) Malûm ses sanatçısının, yatağını paylaştığı köpeği ( İsmini bilmemekle birlikte iki paket kısa sığara boyutunda olduğu, merhumun yaşarken çektirdiği resimlerden anlaşılmaktadır) yine malûm ses sanatçısının yatakta yaptığı bir dönüş sonrası tekrar parantez açmak zorunda kaldığımız için özür diledikten sonra parantezimizi açıyoruz ( Sakın ama sakın ola ki o facianın yaşandığı hangi uyku halinde nasıl bir dönüş yapılmıştır diye merak etmeyin. Olur, da biri ( malûm şahıs) zuhur eden olayı yerinde göstermek isteyebilir) köpecik yaşamını yitirmiştir. Bu olay bırakın bir hayvanı bırakın bir insanı, bir timsahı, sekiz köşeli bir fiskos sehpasına bile reva değildir. Bilimsel olduğumuz kadar gerçeklerden de uzak kalmamakta inatçı, inançlı olmaya yemin etmiş bir örgütün yılmaz üyeleri olarak diyoruz ki ”Kedi kediliğini, köpek köpekliğini yapmalı ki insanoğlu da sahiplik yapabilsin”. Bunu kabul edersek bazı sorunları daha başında halletmiş oluruz. Şu andaki itirazları duyar gibi olduğumuzdan hemen yanıtlayalım herhangi bir kedinin bir insan kadar zeki olamayacağını bütün bilim dünyası kabul etmiştir. Sakın ola ki benim kedim çok zeki demeyin. Olurda bir gaflete düşüp bu kelimeyi sarf ederseniz o zaman piyona çalarken eşini aldatabilen kaç kedi gördünüz diye sorarlar. Bir kedinin piyano çalarken eşini aldatamayacağı gibi kör gözüm parmağına bir örnekten başka o parmağın gerekliliğini ise tartışamayınız. Hayvan eğitimi üzerine yeni doktrin ve gerçeklerle buluşmak üzere şimdilik hoşça kalın.
Devamı haftaya