Ve Karayip Korsanları -Ölü adamın sandığı filimi ile bugün vizyon girdi. Amerikda ilk 3 günde 135 milyon $ lık hasılat ile Örümcek adam 2 yi geride bırakarak zirveye otururan Karayip Korsanlarında Johnny Depp, Orlando Bloom, Keira Knightley başrollerde oynuyorlar. Yorumları buradan okuyabilirseniz.
yorumlar
adamlar yapmislar demek yerine “aha iste biz de yaptik, n’olacak?” diyebilsek keske
filmi seyrettim, kaptan cek sparrovu ve film ekibini tebrik ediyorum, güzel bir masal anlattılar.
evet beyefendi nin dediği gibi, gerçekten güzel bir masal anlattılar!
flaş flaş flaş…‘Eğer korsanlar olmasaydı, İngiltere, Amerikan sömürgelerini kontrolde zorlanırdı. Korsanlar, İspanyolların başına öyle büyük bela oldular ki, adamlar yakayı kurtarabilmek için Amerika’daki imparatorluklarının bir kısmından vazgeçmek zorunda kaldı.’ diyor, Florida Üniversitesi’nde korsanlar üzerine araştırmalar yapan akademisyen Jason Acosta. Ona göre, tahta bacakları ve omuzlarında gezdirdikleri papağanları ile zihinlerimize nakşolmuş korsanlar, hiç de sandığımız gibi, nerede sabah orada akşamcı, alemci tipler değildi. Bilakis, ‘stratejik’ misyonları da vardı. Öyle ki, İspanyolların ezdiği siyahîleri, gemilerine alarak, eşit olduklarını göstermiş, aynı zamanda küçük çaplı demokrasi denemeleri de yapmışlardı! Siyahîler de bunun karşılığında, Karayipler’deki İspanyol egemenliğini sarsmak için, korsanlarla işbirliğinden kaçınmadı.Korsanlarla ilgili diğer bir yanılgı da, izlediğimiz filmlerde insanı cezbeden bir şekilde resmedildiği üzere (ki itirazımız yok, belki de korsan filmlerinin en göz okşayan, insanın içindeki maceracıyı ortaya çıkaran, bu yanı!), büyük, geniş ve ateş gücü yüksek gemiler kullanmaları. Oysa korsanlar, hem çabuk kaçabilmek hem de avlarını hızlı yakalayabilmek için, küçük, hızlı ve fazla ateş gücü gerektirmeyen gemiler kullanıyorlardı. Taktik basitti; hızla yaklaş, güverteye çık, gövde üzerinde baş bırakma ve ganimetlerle birlikte toz ol! Başlıca silahları, kılıç, pala ve barutun icadı ile de doldurmalı tabancalar oldu. Korsan gemilerinde en fazla bir iki top olurdu, bunlar da, avlanacak gemiyi batırmak için değil, hızını yavaşlatmak, sözgelimi yelken direğini havaya uçurmak için kullanılırdı. Zira aslolan; az hasarla çok ganimet idi.Yerimiz dar. Lakin korsanlık âlemi, tıpkı yelken bastıkları denizler gibi, uçsuz bucaksız. Belki serinin üçüncü bölümü çekilirse, o zaman Kaptan Kara Sakal olarak ünlenen, en acımasız korsan Edward Teach ve en gözü pek kadın korsan olarak tarihe geçen Anne Bonny’i de anlatırız. Ya da Batılıların ‘Kızıl Sakal’ ya da ‘Barbarossa’ olarak bildiği, Akdeniz’i bir Türk gölüne çeviren, korsanlıkla başlayan hayat çizgisini Osmanlı donanmasında amirallikle noktalayan ve bir zamanların en önde gelen korsanlarından biri olan Barbaros Hayrettin Paşa’dan da bahsederiz, kim bilir!Amerika’dan Osmanlı korsanlarına haraçKorsanlık tarihi, ilginçtir, Amerika’nın, dolaylı da olsa Osmanlı’ya vergi ödediği bir tarih sayfası açmıştı. Amerikan Kongresi, Cezayirli Hasan Paşa ile imzalanan ‘haraç anlaşması’nı 1796 yılının 7 Mart’ında onayladığında, bir bakıma Osmanlı Devleti’nin vergi mükellefi olmuştu! Şöyle ki, Kuzey Afrika kıyılarındaki Cezayir, Trablusgarp ve Tunus gibi dönemin Osmanlı eyaletlerinde askerler ve leventlerin en büyük geçim kaynağı, Akdeniz’de yaptıkları korsanlıktı. Bununla birlikte, İstanbul ile ticaret ve serbest dolaşım anlaşması yapmış olan ülkelerin gemilerine saldırmaları yasaktı. Bu devletler, Osmanlı’ya vergi ödeyerek kendilerini kurtarıyordu. Amerika da korsanların şerrinden kurtulmak için vergi verenler listesine eklenmişti. Cezayirli Hasan Paşa’nın George Washington’a kestiği haracın bedeli 642.500 Amerikan Doları’nı bulmuştu!‘Korsanlar Amerika’yı kalkındırdı!’Jason Acosta (tarihçi, Florida Üniversitesi): Her şeyden önce Avrupalıların Yeni Dünya’yı tanımasını sağladılar ve aynı zamanda, gemilerinde, Amerikan demokrasilerinin temel ilkelerini hayata geçirdiler! O yüzden Blackbeard ve Ben Franklin gibi korsanlar saygıyı hak ediyor. Tıpkı Amerika’nın kurucu babaları gibi, korsanlar da ‘denge ve kontrol’e dayanan bir sistem kurmuşlardı gemilerinde. Kaptan, ABD Başkanı gibi oyla seçiliyor, korsan konseyi kongremizi andırıyor, dümenci, tıpkı anayasa mahkemesi başkanı gibi, kaptanın yetkilerini aşmasına engel oluyordu. Ayrıca her tayfa oy kullanıyor, çatışmalarda uzuvlarını kaybedenlere tazminat ödeniyordu. Modern devlet gibi! Korsanlar aynı zamanda yağmaladıkları doğal zenginliklerle, yeni ticaret yollarını keşfetmeleri ve Port Royale ve Charleston gibi önemli limanları dünyaya kazandırmakla, modern ticaretin ve tüketim patlamasının önünü de açtılar. Ellerine geçen servetleri dışarıdan gelecek para ve malzemeye bağımlı olan kolonilerde harcayarak, gelişmelerini sağladılar.ALİ ÇİMENkaptan cek sparrowa, şahsında bütün korsanlık alemine, sömürgecilere iyi bir ders verdiği ve bu konuyu bizlere hatırlattığı için teşekkürü bir borç bilirim. bakalım g-8 sömürgecilerine hadlerini hangi korsanlar bildirecek?