Bir tanımın ekonomik sistemin tamamını yansıttığını söyleyemeyiz. Dolayısıyla bu ekonomik sisteme birtakım özellikler bulursak daha iyi anlaşılabilir. Ayrıca gelişim sürecini anlatmak da anlaşılması için uygun olacaktır. Bu arada şunu belirtmekte yarar var. Kapitalist ekonomi her ülkede aynı gelişim süreciyle oluşmamıştır. Bu konuda Amerika ve Kıta Avrupa’sı arasında fark vardır.Kapitalist sistem için iki tane temel özellik verilebilir. Bunlar özel mülkiyet ve mukavelenin yani sözleşmenin hukuk koruması altında olmasıdır. Gözlemlerimiz ve bu özelliklerden çıkan farklı neticeler olacaktır. Bu ekonomik sistemin işleyebilmesini sağlayan unsurlar ve özellikleri şunlardır:1-Özel mülkiyetin yer aldığı her türlü maddi ve gayri maddi mallar,2-Serbest piyasalarla üretim ve tüketim süreci ve rekabeti yaratmak3-Liberalizm felsefesiyle sosyal ve iktisadi sorunlara çözüm bulmak4-İşbölümü ve Toplumsal İşbirliğiyle ekonomik işleyişi sağlamak5-Miras süreciyle mal ve anamal(sermaye) varlığını bırakmak6-Ferdiyetçilik ya da bireysellik düşüncesini ve davranışını ortaya çıkarmak7-Rasyonellik ve kişisel çıkar davranışı8-Girişim ve Meslek özgürlüğü ile iş yapmak9-Fiyat ya da piyasa mekanizması …(Başka özellikler de eklenebilir.)1-Özel Mülkiyet: Bu sistemin işlemesi için gerekli ilk unsurlardan biri de mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet olmazsa kullanma, kontrol hakları da kaybolur. Kapitalizmde maddeye dayalı olsun, düşünsel olsun ya da maddi ve gayri maddi her konuda sahibine mülkiyet hakkı tanınmıştır ve tanınmalıdır. Bu ekonomik sistemde özel mülkiyet olmazsa mübadeleler nasıl yapılacak? Mübadelenin olması için mal üzerinde mülkiyet hakkı düzenlenmiş olmalıdır. Mübadele ya da alış veriş özel mülkiyetin kendi tercihiyle değiştirilmesidir. Piyasa sürecinin de işleyebilmesi için de özel mülkiyet gerekir. Mülkiyet hakkı anayasa tarafından ve diğer yasalar tarafından korunmalıdır. Yani bir hukuk sistemi malların ve anamalların alış verişine izin vermeli, gasp edilmesini engelleyecek yaptırımları hazırlamalıdır. Mülkiyeti koruyan yasalar yanında, yağmalanmasını önleyen yasalar da bulunmalıdır. Özel mülkiyetin kapsamı maddi mallardan olmamalıdır. Maddi mallar dışında düşünsel hakların gelişmiş olması da önemlidir.Mülkiyet hakkı olmazsa insanlar neyi biriktirmeye çalışacaklar? Mülkiyet hakkı malın biriktirilmesini, onun üzerinde istenildiği gibi kullanım hakkı verir. Böylece sermaye ve diğer mallar insanlar tarafından korunacaktır. Özel mülkiyet olmazsa insanlar bir şey elde etmek için çalışır mı? Bu sorunun yanıtı maalesef olumsuz olacaktır. Çok büyük bir insan kitlesini çalıştıran sanırım elde edeceği malların özel mülkiyetinde olmasıdır. İnsanların piyasaya faktör sunumu yapmaları karşılığında bir şeyler beklemeleri gayet doğaldır. Özel mülkiyet fiyat teşekkülünü de sağlar. Malların fiyatlarını ve değerini belirlemede önemlidir. Özel mülkiyet ayrıca malların miktarını ve fiyatını belirleyerek ulusal gelir hesabını da sağlar. Mülkiyet insanları güdüler. İnsanlar elde edeceklerini düşünerek daha fazla çalışma ve risk alma sürecine gireceklerdir. Geçmiş çağlarda da ticaretin varlığını düşünürsek aslında özel mülkiyetin insanlık tarihi kadar eski bir tarihi var. İnsanlar kendilerine ait olacaklarını düşündükleri işleri yapma konusunda daha istekli olduğunu görmekteyiz. Bu ekonomik sistemde mülkiyet hakkı her tür konu üzerinde geçerlidir. Bir şarkıcının şarkısı da özel mülkiyet konusudur. Bir mucidin icadı da özel mülkiyet konusudur. Tüm bu hakların gelişmiş olduğu ve gasp edilmediği bir ekonomide kişiler çalışma konusunda daha arzulu olacaktır. Bunun ispatı da sanırım insanlık tarihine baktığımız zaman yapılacaktır. Önemli bir husus da insanların mülkiyet durumu ve varlığı, toplumsal sınıf ayrımında önemlidir. Maddi üretim araçlarının mülkiyetine sahip olanlar toplumda bir sınıf oluştururken, onlara sahip olmayanlar başka bir sınıf oluşturur. Bu durumda toplumdaki gelir eşitsizliğinin temel nedenlerinden biri de özel mülkiyettir. Maddi üretim araçlarına sahip olanlar daha fazla gelir elde ederken, sahip olmayanlar daha az gelir elde edecektir. Maddi üretim araçlarına sahip olan sınıf burjuva ve sermayedar sınıfıdır. Bu sınıf ürettikleri ve kiraladıkları mal ve sermaye araçları vasıtasıyla milli gelirden önemli bir pay alırlar. Maddi üretim araçlarına sahip olmayan emekçiler ve orta sınıf ise burjuva sınıfının durumuna göre daha az gelir elde ederler. Sermaye sahibi burjuvazinin sermayelerini üretim sürecinde daha iyi ve daha düşük maliyetle kullandıklarını gözlemlenebilir. Bir ülkenin ulusal gelirini arttıran bu husus özel mülkiyetin daha iyi kullanımı teşvik ettiğini düşündürebilir. Bugünün kapitalist ülkeleri sermayelerini birey kontrolüne bırakarak mal üretimini ve kapitalistlerde anamal üretimini gerçekleştirmektedirler. Özel mülkiyet konusu ekonomiden ekonomiye değişmektedir. Kapitalist ülkelerin bazılarında Devletin sahip olduğu doğal kaynaklar, madenler, ormanlar vardır. Bunlar bazı ülkelerde özel mülkiyet konusu yapılamaz.2-Serbest Piyasalar ve rekabet: Kapitalist ekonomide mal ve hizmetler piyasalar aracılığıyla üretilip ve tüketilir. Piyasalar değişik görünüme sahip olabilir. Bazı piyasalarda rekabet yoğun bazılarında ise tek firma hâkimdir. Kapitalist ekonomide üreticiler, sanayiciler ve ticaret yapanların mal üretimi konusunda rekabetçi yapı olması istenir. Rekabet kurumu da haksız rekabet ile piyasadaki tekelleşme süreciyle ilgili önlemler alır ve almalıdır. Kendiliğinden bir mal üretimi konusunda tekel olan yani doğal tekel özelliği taşıyan firmalara da fiyat-miktar düzenlemesi yapılabilir. Her türlü malın ve faktörün üreticisi ve tüketicisi bol olmalı, bu mal ve hizmetler pazara ya da piyasaya girmede ve çıkmada serbest olmalıdır. Bu unsurlar rekabeti sağlayan süreçtir. Mal ve hizmetleri alanlar ve satanlar alış veriş halindedir. Alım satım süreçleri insanları rekabet sürecine girmesini sağlar.Yaptıkları rekabet sonucunda mal ve hizmetlere değer veriler. Malına ve hizmetine değer verilenler kazanırken, değer verilmeyenler kaybeder. Rekabet devlet eliyle engellenmemelidir. Piyasaya girecek firmalar ayrıcalıklı değildir. Tüm firmalar istedikleri zaman piyasa sürecine girmelidir.3-Liberalizm: Bu düşünce serbest piyasa ekonomisi adı da verilen kapitalizmi savunan bir düşüncedir. Özel mülkiyet, serbest mübadele ve sözleşme olmadan bu sistemin olmayacağına inanılır. Hür teşebbüs olmadan kim üretim yapacak? Malların serbest dolaşımı olmazsa ucuz ve kaliteli olan nasıl bulunacak? Sermayenin serbest dolaşımı olmasa üretim nasıl yapılacak?Bundan dolayı liberal düşünce ekonomik özgürlükleri savunur. Liberal ilkeler bu olguları destekler ve savunur.4-İşbölümü ve toplumsal işbirliği: Kapitalist toplumlarda her meslek grubuna rastlanabilir. Bu meslek grupları toplumsal işbirliğini de sağlar. İşbölümü bu sistemin en önemli özelliklerindendir. İşbölümü uzmanlaşmayı da sağlamaktadır. Her fert tüketimlerinin tamamını karşılayamaz. İnsanlar elde ettiklerini değiştirerek farklı tüketim mallarına kavuşurlar. Uzmanlaşarak gelir elde ederler. Bu gelirleriyle farklı mal ve hizmetleri tüketirler. Bu mal ve hizmetler ne kadar ucuz olursa tüketim miktarları artacaktır. Ucuz mal üretimi için rekabet olacağından iş bölümü ve uzmanlaşma insanların daha fazla ve daha iyi mallar tüketmesi için gereklidir. İşbölümü uzmanlaşmaya giden bir süreçtir. İşi onaylanan fertler daha iyi mal üreten ve piyasada kabul gören kişilerdir. Toplumun daha iyi ve ucuz üretim yapmak için girdiği rekabetten başarılı olanlar malları onaylanan insanlardır. İşlerin farklı fertlerce yapılması mübadeleyi yani alış verişi veya ticareti sağlar. Ticaret sayesinde insanların farklı ve ucuz mal ve hizmetlerden yararlanması sağlanır. Ticaret dolayısıyla ucuz ve kaliteli üretimde uzmanlaşma söz konusu olur. Ticaretle birlikte daha az maliyetli ve daha çok getirisi olan mallar üretilir. İş bölümü ve mübadele kapitalist sistemin özelliklerindendir.5-Miras: Özel mülkiyetin devrinin olması gerekmektedir. Bu devir miras ile yapılır. Miras olmazsa sermaye aracına sahip olanlar sadece yaşamlarında üretim yaparlar. Öldükten sonra sermayelerini kullanarak kim üretim yapacak? Mülkiyetin korunması için miras bırakılır. Böylece miras yoluyla kapitalistlerin üretim araçları da korunur.6- Bireysellik veya Ferdiyetçilik: Kapitalizmin gelişmiş olduğu toplumlarda gerçek olgu olan toplum, bireylerin toplamıdır. Birey temelli bir anlayış vardır. Davranışlar gelenek ve göreneklerden etkilenmez. Asıl olan ferdin yaptıkları ve sonuçlarıdır. Bu durumda bireyler bildikleri gibi yaşayarak hayatını devam ettirirler. Devlet otoritesi birey hak ve özgürlüklerini sınırlandırma konusunda sınırlandırılmıştır. Devlet ve birey arasında yatay eşitlik söz konusudur. Devlet anlayışı mekanik devlet anlayışına uygundur. Devlet, toplumsal bir olgu olup, toplumun içinden çıkmış bireyler tarafından yönetilir. Bu yönetme yetkisinin meşruluğu kabul edilmiş ve devlet, kendisine verilen yetkilerini kullanmıştır. Bireysellik öyle bir kabul görmüştür ki hiçbir ahlaki görüş ferde ne yapması gerektiği hususunda baskı yapamaz. Aynı ölçüde kişilere herhangi bir mezhep doğruları öğretemez ve kurallarını uygulamaya zorlayamaz. İnsanlar istediği mezhebi seçmekte ve öğretilerini uygulamakta hürdür. Bu fertlerin aynı zamanda elde ettiklerini istediği gibi kullanma hakkı vardır. Yani özel mülkiyet olmazsa bu zaten gerçekleşmez. Özel mülkiyet bireysel özgürlüğün maddi görüntüsünü oluşturur. Ferdiyetçilik düşüncesinin felsefi arka planı ne olabilir: İnsanların gerçek ya da realite hakkındaki bilgi birikimi sınırlıdır. Yani tüm insanlar aynı anda aynı bilgiye sahip olamaz. Tüm insanlar evrensel, genel geçer doğruları, yasaları bilemez. İnsanlık üzerinden evrensel doğrular bulunamayacağını, insanlık için genel-geçer yasalar elde edilemeyeceği kanaatindeyim. Gerçeklik üzerindeki doğru bilgi ya da gerçekliği yansıttığı savunulan önermeler bireyden bireye değişir. Yani gerçek üzerinden çıkarılan doğrular görecelidir. Dolayısıyla bir ferdin buradan çıkaracağı sonuç ile başka ferdin buradan çıkaracağı sonuç farklı olacaktır. Bu durumda insanlar kendileri için doğru bulduğunu düşündüğü eylemleri yapar. Buna katlanacak olan bireydir. Faydacılık ya da pragmatizm denilen felsefi düşünce yani insan eylemlerinin ve davranışlarının kendisine sağladığı katkıya göre ya da yarar sağlayıp sağlamadığına göre değerlendirilmelidir görüşünü savunur. Gerçeklik üzerinden doğrunun bulunması açısından dogmatizm söz konusuyken doğrunun ne olduğu konusunda görecelilik savunularak, birey ön plana çıkartılmıştır. Birey kendi doğrusunu seçmede hürdür. Bu davranış biçimi ahlakta, toplumsal yapıda ve buna benzer her konuda kendini göstermektedir. Bu durumda insanlar toplumdan etkilenmemekte ve toplumun normları konusunda baskı hissetmemektedir. Çevreleri ve kendi dışındaki toplum, bireyin dışında bir oluşum olarak algılanmaktadır.7-Rasyonellik ve kişisel çıkar: İnsanlar sadece kendilerini düşünürse toplum da ekonomik gelişme sağlanacaktır. İnsanlar ussal davranış içinde olduklarından sürekli olarak kişisel çıkarlarına göre hareket eder görüşü kapitalizmdeki insan davranışını açıklamak için kullanılır. Tüketici ve üretici teorisindeki varsayımlar ekonomik davranma, kendini düşünme ve kişisel çıkara göre hareket etme şeklindedir. Bu varsayımlar gerçek olgunun tamamını yansıtır mı? Sürekli bu saiklerle hareket etme davranışı her ortamda geçerli değildir. Bu varsayımlar neoklasik ekol iktisatçıları tarafından ortaya atılmıştır. İnsanlar bu şekilde davranma sürecine girebilirler.8-Girişim ve meslek özgürlüğü: İnsanlar bu sistemde istediği mesleği seçer. İstediği işi yapar. Teşebbüs özgürlüğü vardır. Meslek seçiminde özgürlük vardır. Bilgi ve yetenekleri, piyasanın şartları insanların iş seçiminde etkili olan unsurlardır.9-Fiyat mekanizması: Kapitalist ekonomin kaynak tahsis mekanizması fiyat mekanizmasıdır. Neyin üretileceği, ne kadar üretileceği ve nasıl üretileceğini sağlayan bir mekanizmadır. Bu mekanizma üretim ve tüketim sürecinin işlemesini sağlar. Bir kişi marketten peynir aldığında o peynir market tarafından getirilir. Markete o peyniri satan firma da üretime devam eder. Fiyat mekanizmasının işleyişinde böyle bir süreç yaşanır. Binlerce ürün üzerinde özel mülkiyet tesis edilen kapitalist sistem fiyatların oluşuna meydan verir. Kapitalist sistemde alınan binlerce mal, malın alındığı piyasaya ve o piyasaya üretim yapıp satan üretici piyasasına da üretim konusunda verilen bir mesajdır.