savaş ortamında bulunduğumuz şu günlerde izlenmesi gerektiğine inandığım bir film: kanlı pazar (bloody sunday)insan hakları kolay kazanılmıyor diye düşündüm izlerken… sonra bu cümledeki çelişkiyi farkettim; ‘insan hakları’, ‘kazanmak’. bunlar zaten bizim doğuştan itibaren sahip olduğumuz şeyler değil mi? ‘insan hakları’mız için savaş vermek zorunda olmamız ne acı!israil caniliğiyle ilgili gelişmeleri izlerken daha derin, daha farklı açılardan olaylara bakmamı sağladığı için bu filmi tavsiye etmek isterim herkese.tepki vermenin önemini de vurguluyor. kayıplar çok olsa da kazanılacak değerler için ‘tepki’ şart.
yorumlar
İsrail’in caniliği:İsrail Başbakanı Ehud Olmert:”Her bir sivilin ölüm haberini kendi hanemize başarısızlık olarak yazıyoruz. Hizbullah’la aramızdaki fark da bu. Biz masum insanları öldürmeyi başarısızlık olarak görüyoruz, Hizbullah ise başarı olarak görüyor.””Ayrıca ölenlerin hangisinin masum hangisinin masum olmadığını nereden bilebiriz. Bir orduyla karşı karşıya değiliz. Onları sivillerden ayırabileceğimiz üniformaları yok. Beyrut’un Hıristiyan mahallelerine hiç saldırmadık örneğin. Sadece Hizbullah’ın bize roket fırlattığı noktaları hedef alıyoruz.” …Tepki vermenin önemi:Dışişleri Bakanı Abdullah Gül:”Beyrut’un sokaklarını kanlar içinde bırakan bombalar, her yerde insanların vicdanını da vuruyor. Dünyada şu soru soruluyor; bu trajediye son verme imkanı olan dünyanın tek süper gücü, bu kadar acıya neden göz yumuyor?” …
amn ne tepki ne tepki. insanlar kahvede otururken de kendi aralarında böyle konuşuyorlar. gül niye bize israili şikayet edeceğine gerçek bir tepkiyi dile getirmiyor. bunun neresi tepki. kırmızının kırmızı olduğunu söylemenin pratikte hiç bir faydası yok.
BM bile Lübnan’da, İsrail’e üç saat içinde yapılan 10 uyarıya rağmen öldürülen çalışanlarının ardından İsrail’i kınayamazken, Abdullah Gül bu açıklamayı Washington Post gazetesine yapmış. Bir çok ülkenin ve politikacının sus-pus duruşlarının yanında ben Abdullah Gül’ün bu açıklamasını gerçek bir tepki olarak görebiliyorum.
olmertin zaferi adlı yazıyı okursanız meselenin ne olduğu daha net anlaşılır