Bir telefon rehberi çalışmasıKırşehir’den Mehmet Atılgan, kentin telefon rehberindeki bazı ad ve soyadları yan yana getirmiş. Ortaya çıkan tablo şöyle:

Adnan Arı, Aysel Bal, Hüsnü Petek;
Cengiz Acı, Ali Tatlı, İlyas Ekşi;
Şaban Sakallı, Yaşar Bıyıklı, Haydar Tüysüz, Metin Berber;Ali Keser, Mesut Biçer, Musa Diker, Ayşe Söker;
Veli Oduncu, Hilmi Baltacı, Erkan Hızarcı, İbrahim Talaş;
Orhan Çaycı, Mehmet Kahveci, Murat Şeker, Sami Cezve;
Veli Güreş, Çetin Pehlivan, Bülent Kırkpınar;
Hacı Obur, Aydın Tok, Yılmaz Etyemez;
Ömer Deli, İlyas Akıllı, Hasan Şaşkın;
Cihan Durmaz, Faik Yürür;Sezai Ateş, Halil Kor, Durdu Duman, Servet Tüter;
Alaattin Bahçeci, Rabia Çiçekçi, Sadık Bahçıvan;
Adile Keklik, Mahmut Düzova, Mustafa Avcı;
Bekir Kuzu, Mustafa Teke, Haydar Kasap.
(Mayıs 1997, Cumhuriyet)

Bir isim değişikliğiAşağı Sıçankaleliler ile Gideni Aptallılar köyleri, adlarını beğenmeyerek İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Aşağı Sıçankale’nin adı Çamkale, Gideni Aptal’ınki Esençam oldu. Böylece adını değiştirten köy sayısı 553’e ulaştı. Bakanlığa başvuran köyler arasında Zırva, Budala Uşağı, Yalak, Kelek, Sokan, İğdiş, Cavlak, Domalan ve Esirik gibi köyler bulunuyor.
(Aralık 1996, Radikal)

Çağ Farkı Aşkı YendiABD, New Jersey’de yaşayan antropolog Kenneth Good (50), Amazon yağmur ormanlarında Yanomama yerlileri üzerinde antropolojik incelemeler yaparken tanıştığı Yarima’yı (22) 1987’de ABD’ye getirmişti. Henüz taş devrini yaşayan bir Yanomama yerlisi ile 20. yüzyılın önde gelen bilim adamlarından biri arasındaki bu ilişki, yüzyılın en büyük aşkı öyküsü olarak günlerce tartışma konusu olmuştu. 1993’te modern yaşamın gereklerine daha fazla ayak uyduramayan Yarima Good, üzerindeki Batılı giysilerini çıkararak ormana geri döndü. Yarima, ABD’de bulunduğu sırada İngilizce öğrenmeye çalışmış, ortama uymaya gayret etmiş ve en önemlisi de kendisini uzaydan gelmiş bir yaratık gibi gören meraklı komşularına ses çıkarmadan tahammül etmişti. Ne var ki, ne üç çocuğu ne de kocası onu ilkel yaşamdan koparmaya yetmedi. Konuya geniş yer veren Güney Amerika gazeteleri, bilim adamının karısını geri alma girişimlerini sert bir şekilde eleştirerek Yarima’nın yeni düzenini bozmaya hakkı olmadığını yazıyorlar. Yarima’nın İngilizce öğretmeni onu şöyle anlatıyor: “Son derece çekici ve canayakın bir insandı. Ne var ki ilkel toplumun etkilerini üzerinden atamıyordu. Örneğin, zaman kavramını bir türlü öğrenemedi. Buradaki yemek tarzına alışması uzun zaman aldı. Ormanda balık, yılan tarantula ve bitki kökleri yerken birden fast-food yemek zorunda kaldı. Yiyebildiklerinin başında hamburger, patates kızartması ve kızarmış piliç geliyordu. Ve tabii ki kısa zamanda kilo aldı, o çevik ve ince hatlarını kaybetti.”
(Şubat 1997, Cumhuriyet)

240 Bin Voltluk AşkNew York (AA) – ABD’li yeni evli çiftin aşk hayatı, evlerinin üzerinden geçen yüksek gerilim hattı yüzünden kâbusa dönüştü. Ted ve Francis Fulman çifti, 240 bin voltluk enerjinin yarattığı statik elektrik yüzünden birbirlerine dokunduklarında çarpıldıklarını söylüyorlar.
(Mayıs 1997, Radikal)

Sevişirken Ampul Patlatıyorlarİngiltere, Debbie ve kocası Oliver’a gülüyor. Çünkü Debbie ile Oliver sevişmeye başladıklarında evdeki tüm elektrikli aletler çıldırıyor. Debbie’nin vücudunun statik elektrikle yüklenmesi sonucu, yatak odasındaki ampuller patlıyor, televizyon kendi kendine çalışıyor ya da tost makinesi devreye giriyor. Söz konusu olay, bilim adamlarının ‘sliders phenomena’ adını verdikleri bir olayla açıklanıyor. Yani hemen herkesin, bazı zamanlarda bir metale dokunduğunda hafifçe çarpılması olayı. Ancak Debbie ve Oliver bunu biraz daha şiddetli yaşıyorlar.
(Ağustos 1997, Hürriyet)

RTÜK’e Yapılan Şikâyetler• Bir erkek izleyici, TRT 2’deki bir müzik programında, “Ritim saz diğer sazları bastırıyor. Lütfen müdahale edin” dedi.

Ölüme de Birlikte GittilerStrasbourg (AA) – Fransa’da birbirlerini ölesiye seven karı-kocanın “ayrılık hasreti çekmemek için” birlikte intihar etmeleri, Fransızları derinden etkiledi. 1929 yılında evlenen Eugene (85) ve Françoise (90) çifti, yaşlarının ilerlemesi üzerine, “birimiz ölürsek, diğerimiz çok acı çekmesin” diyerek el ele tutuşarak, ülkenin güneyindeki Argeles Sur-Mer yöresinde denize atlayarak yaşamlarına son verdiler.
(Ocak 1996, Yeni Yüzyıl / Milliyet)

Gerisi burada…