Birgün gazetesinde, 12 temmuz’da Mustafa Abu suay imzasıylayayınlanan yazı, Palestine-Israel Journal, cilt.12, sayı:2 ve 3, 2005./ www.pij.org kaynak gösterilerek yayınlanmış.İslam düşmanlığı yapanlar, “kendi başlarına” davranan bireylerden,kurumsallaşmış islamofobik politikalara kadar uzanıyor.Ama islam düşmanı bireyler “kendi başlarına” mı?Bunlar, müslümanların “tipik” görüntülerini kullanan medya tarafından bombardımana tutuluyor;bu görüntüleri güçlendiren ve Müslümanların ülkeden atılması gerektiğini savunan yabancı düşmanıpolitikacıları dinliyor: komünizmin yerine İslam’ın yeni düşman olarak geldiğini betimleyenSoğuk Savaş sonrası senaryoları okuyor.Bazen bireysel ve kurumsallaşmış İslamofobi arasındaki fark belirsizleşebiliyor.kesin olan şu ki,İslam düşmanlığının kökleri ele alınmadığı sürece, sorun devam edecek.Kurumsal İslamofobi hükümet yasalarını ve politikalarını yansıtıyor.Örnek olarak, Fransa’daki laiklik meselesini ele alalım.Bu kavram, dini simgelerin görünmesini yasaklayan, aslen Müslüman öğrenci kızlarınbaşörtüsü takmasını hedef alan ve yasaklayan İslam düşmanı bir yasanın yolunu açmak için kullanıldı.Haçların ve Yahudi başlıklarının takılmasına izin veriliyorken, Müslüman öğrencilerin başörtüsü takma hakkıkabul edilmiyorsa, burada islam düşmanlığı vardır.İslam düşmanı politikalar, başörtüsünü İslam’ın bir simgesi olarak hedef alıyor.Başörtüsünü yasaklayan bir hükümet, İslam’a karşı derin bir düşmanlık yansıtıyordur.Üzücü olan, birçok ülkenin bunu yapıyor olması.İslamofobi ile anti-semitizmin köklerinin, yabancı düşmanı bir Avrupa-merkezciliğindeyattığına inanıyorum.bu dünya görüşü milliyetçiliğe ve milli çıkarlara teslim olmayan,çokkültürlü bir dünya yaratmanın önünde bir engel olmaya devam ediyor.Bu yazıya, BM Gen Sek. Kofi Annan’ın Aralık 2004’te New York’ta bir seminerde yaptığı”İslamofobiyle Yüzleşmek: Hoşgörü ve Anlayış Eğitimi”başlıklı konuşmadan alıntı yaparak son vermek istiyorum.”İslamofobiye dürüst bir bakış, konunun devlet politikaları bağlamını da göz önüne almayı gerektirir.Müslümanların tarihsel deneyimleri, dolaylı veya doğrudan sömürgeleştirilmeyive Batı’nın boyunduruğu altında olmayı içeriyor.Öfke, ortadoğu’da çözülmeyen çatışmalarla, çeçenistan’ın durumuyla ve eski Yugoslavya’damüslümanlara karşı yapılan katliamlarla besleniyor.Bu olaylara karşı verilen tepki, duygusal ve çarpıcı bir biçim alabilir…Ama bunların siyasi tepkiler (belli politikalara karşı tepkiler) olduğunu unutmamalıyız.Çok zaman, bu tepkiler Batı7nın değerlerini karşı İslami bir tepki olarak yanlış anlaşılıyorve şiddetli bir İslam düşmanlığına yol açıyor.Dünyanın üç büyük dininden, kültüründen ve medeniyetinden birine mensup olanların hissettikleri öfkeyi veadaletsizlik duygusunu azımsamamalıyız.ve farklı inanış ve kültürlerin insanları arasında güven duygusunu yeniden kurmak, en önemliönceliğimiz olmalı.Aksi halde, ayrımcılık pek çok masum hayatı lekelemeye devam edecek ve güvensizlik ortamı,uluslarası barış, güvenlik ve gelişim hedeflerimize ulaşmayı imkansız kılacak.”
yorumlar
solcu olup fikir üretmeye çalışan arkadaşlar bile işin ehemmiyetini anlamışlar. darısı bu sitede bilgi sahibi olmadan fikir, fikir sahibi bile olamadan sağa sola çamur sıçratmaya çalışanların başına.
İslam düşmanlığını herkes görüyor. Olay zaten İslam düşmanlığı altında değil onların literatüründe. Bush Doktrini varki, 11 Eylül den sonra dillere destan. Bush doktrini nin kaymağını bir tek onlar yedi. Olanları gördük Irak’ ta ve Lübnan’ da. Ha biz buna ne mi yapmalıyız diye sorarsak: Hristiyan düşmanlığı onların seviyesine indirir. Ama çığ gibi büyüyen bir Amerikan ve Hristiyan düşmanlığı var anketlerle ortaya konan.
@beyefendiSolcu bir gazetede bu yazıyı yayınlamak başlı başına bir cesaret.Ama yazıyı okuyacak,okuduğunu anlayacak,objektif yorum yapabilecek insan nerede?Heyhaat! Ara ki bulasın!Bu arada, bir türlü sonu gelmeyen birçok tartışmanın hassas noktasını gözler önüne seriyor bu yazı.Ama herkes görmek istediğini görüyor, duymak istediğini duyuyor, söylemek istediğini söylüyor.
Hangi solculardan bahsedioruz? Çünkü Türkiye’de solcu yoktur. Solcu olarak görülen kısmın bir fraksiyonuKürt milliyetçisi (dehap gibi) bir kısmı da cumhuriyetin daha az liberal sağ kesimidir (dsp,chp gibi)Dolayısıyla Türkiye’de sağ-sol değil, liberal-devletçi çekişmesi vardır. Kürtlerin sola göz kırpması devlet kurma hayalleriyle ortaya çıkmıştır.İktidara gelene dek, sol düşünceye en yakın söylemi “dinci” diye tabir ettiğimiz kesim kullandı; ancak iktidara gelince “şahin” oluverdiler.Türkiye’deki islamcı kesimin dünya politikasına ve olanlara samimiyetsiz yaklaşımı -Filistinli sivillerin ölümünü protesto edip İsraiili sivillerin ölümüne alkış tutması gibi- aslında samimi ve insancıl olmadıklarının bir göstergesinden başka birşey değil. Bir de ABD yalakaları var ki onlar zaten cumhuriyet kurulduğundan beri bu işi yapıyorlar, bunlar devletçilerin aksine “anti-arapçı” değiller, ama ABD şu an anti-arap politikalar uyguladığından, onlar da bu hareketin şakşakçılığını yapıyorlar.Dünyada bir islam nefreti oluştuğu çok doğru ve bazı aptallar da buna hizmet ediyor. Maalesef o aptalların çoğu da bizim topraklarımızda yaşamakta. Artık şu uyduruk sağcı solcu, islamcı laik kamplaşmalarını bırakıp “ben insanmıyım yoksa rezil bir mahlukmu” diye düşünmemiz gerek. Çünkü meselenin temelinde bir dünya jandarmasının istila ettiği topraklar, pisi pisine ölen masum insanlar var. İsrail’deki bazı museviler, ABD’deki bazı hıristiyanlar da bu durumu protesto ediyor ve kendi devletleri tarafından işkence görüyor,öldürülüyorlar. Yani örneğin Filistin’de ölen araplar,Yugoslavya’da ölen müslümanlar müslümanların değil, insanlığın sorunu. Eğer insansanız, samimi bir tepkiniz olur. Yok eğer islami tabirle “müşrikseniz”, takiyye yapıyorsanız “vay din kardeşlerimi katlediyorlar” diye atıp tutar ama destek verdiğiniz adamların ABD’ye üslerinizi açmasına ses çıkarmazsınız.
Türkiye’de İslamofobi var mı?