Kapı her zaman iki defa kilitlenmiş olurdu. Bir tık sesi ile açıldı.Şaşkın ördek geziniverdi suda. Gülümsedi deli olduğu farkında.‘hay geldi’ diye bağıracaktı ki terlikler takıldı ayakları olmadığı herhangi bir yere. Mutfağa bakındı. Rahatlıkla görülüyordu sarı oda. Yemek kokusu aradı, yoktu, kimse orada. Oturma odasında oturmuyordu. Salon boş iken kapalı olurdu. Su sesi yoktu. Kesinlikle uyuyordu. Bulut edasında uçarcasına vardı. Yatağın üzeri boştu..yoktum orada da..Kapıyı iki defa kilitledi. Bir müddet bekledi. Bir yerlere kadar gitmiştir muhtemelen. Saatler geçti. Hep geçer zaten ağır yükü ile üstünden.. yine de doğrulur, iskelet sistemi dedi.. Gülümsemek istedi. Denedi. Olmadı. Denedi. Aman dedi.İki tık sesinin ardından sokakta dolaşıyordu.Bilmiyordu, insan fuarında ne arıyordu !Yanaktan süzülen damlaları toplayan eller dudaklarımı yanaklarıma da iter etkileyici bir tanıtımdı.Yanında, bir zavallı, kıvanç duyulanları duyar yalanlar, kalır sakladıkları.Bir çığlık atıldı; sevdiğini söyleyebilen kadar sevmediğini dile getirebilenedir saygı. Sevdiğini söylerken ki inceliğinden kaldıysa arttırdıkları.Bir alkış, koptu sevinen birinden kadere şikayet. Zor olmamalıydı dilemek.Gördü yalnızlığı küçümseyen kalabalığını. Büyüten yarayı..İkramı kibarca reddetti, koca bir tabak laf salatasını..bir tutam aşktan tattı, tadı damağında kaldı.Ah! Tam rüyanın keyfine varacaktı, alarmı-çaldı, yatağından kalktı..