Gururlusunuz..Onsekiz yaşını doldurmuş,artık anne babanıza muhtaç olmadığınızı kanıtmalak istiyor,onlara yük olmamak için bir şeyler yapmak istiyorsunuz.Aklınıza çalışmak geliyor,üniversite seçme sınavından az çok bir şeyler yaparak çıkmış,koca bir “iki aycık” boş oturmamak için işe girmeye karar veriyorsunuz.Sevgilinize bile söylemiyorsunuz hatta,o kadar eminsiniz ki işe alınıcağınızdan. Sürpriz olsun ona da:)Başlıyorsunuz iş ilanlarını aramaya,orada burada bayan eleman aranıyor yazısına aldırış etmeden şansınızı deneyerek.Her yerde başvuru formlarını dolduruyorsunuz ve çıkarken hep “görüşmek üzere” diyorsunuz.Görüşemiyorsunuz…Günler çabucak geçiyor,yeni formlar,”görüşmek üzere”ler…Ama sonuç yok.Yavaş yavaş da farkediyorsunuz ki her girdiğiniz yerde size ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor.Siz ki babanızdan harçlık isterken bile gururu incinen biriyken, tanımadığınız insanların hakarete varan aşağılayıcı bakışları,sözlerine maruz kalıyorsunuz.Anlıyorsunuz ki muhtaç olmak çok kötü bir şey. İnsanlarsa daha da kötü…Bir alışveriş merkezinin camındaki ilan gözünüze çarpıyor;gençler! hakettiğiniz değeri görerek,part time ve ya full time bizimle çalışmak ister misin? Ve bir kaç kelime daha.Hemen hemen her şehirde şubesi olan bu büyük alışveriş merkezinde çalışma fikri hoşunuza gidiyor,hakettiğiniz değeri de göreceğinize inanarak mağaza müdürünün odasına giriyorsunuz.-“Buyrun?”-İş başvurusu için geldim,başvuru formu alabilir miyim?-Görmüyor musun sen işim var çık dışarı!Kulaklarınıza inanamıyorsunuz…Adam size bağırıyor resmen! Senli benli konuşarak hem de! Kovuyor!Hakettiğiniz değeri alıyor ve çıkıyorsunuz.