Ajanslara düşen bir haber: Sivas’ta Serkan Coşkun isimli bir öğretmen, tam bir Kurtlar Vadisi fanatiği. Genç öğretmen 97 bölümlük dizinin her bölümünde hangi konuların işlendiğini, dahası bütün bölümleri dakika dakika ezbere biliyor. Serkan Coşkun, iki ay sonra doğacak çocuğunun ismini de Polat koyacak.
Serkan Hocamızı tebrik etmemek elde değil. Tam 97 bölümü an an, kare kare, replik replik ezberlemek, her Türk gencine, her İngilizce öğretmenine, her Kurtlar Vadisi fanatiğine, dahası her Polat Alemdar’a nasip olmaz. Necati Şaşmaz’a sorsalar “47. bölümün 32. dakikasında ne dedin” diye, hatırlamaz mesela. Bence dizi ekibi Serkan Hoca’yı başarısından dolayı ödüllendirmeli, alıp güzel bir köşeye oturtmalı, korumalı, kollamalı.Serkan Hoca üstün başarısıyla yetinmemiş, dizinin her biri nevi şahsına münhasır karakterlerinin repliklerini ezberlemekle kalmamış tabi. Gittiği her yerde, eşine arkadaşlarına (muhtemelen okulda, İngilizce öğrettiği öğrencilerine, ders aralarında) İskender Büyük taklidi yapıyor, telefonu da –olmasa kabahat- “cendere cendere cendere” diye çalıyormuş. Dizi başladığında TV karşısına geçen Serkan Hoca, reklâm aralarında bile gözünü TV’den ayırmıyormuş.Dizinin bir bölümünü en az 4- 5 defa izlediğini söyleyen Serkan Hoca’nın Kurtlar Vadisi için yaptıkları saymakla bitecek gibi değil. Önceleri “şu mafya dizilerini izleme oğlum” diyen babasını da zamanla kendi saflarına kazandırmış, dahası 2 ay sonra doğacak oğlunun ismi de hazır. Küçük Polat, aykırı bir tip olmazsa karakteri de hazır… Hayırlı evlat, hayırlı baba(!)Peki 26 yaşındaki çiçeği burnunda öğretmen Serkan Hoca, boş zamanlarında neler yapıyor dersiniz? Cevapları duyar gibiyim: Kurtlar Vadisi DVD’leri evin en güzel köşesinde onu bekliyor. Serkan Hoca, “Dizide herhangi bir karakteri daha çok seviyorum diyemiyorum” diyor, yani hepsinin gönlündeki yeri ayrı, birbirinden ayıramıyor. Peki bu genç hocanın en büyük ideali nedir, hep bir ağızdan, “dizide kısa bir rol almaaak”Serkan Hoca’ya saygımız büyük. Öğretmenlere, bildiklerini öğreten herkese saygımız sonsuz, minnetimiz sınırsız, kölesi olmaya hazırız. Kurtlar Vadisi’ne de laf söylemek haddimiz değil, derin devlet derin devlet olalı, bu denli rezil rüsva edilmedi. Ancaaaaak….İletişim Fakültesi’nin temel derslerinden olan Temel Gazetecilik dersi hocamız derdi ki, “siz iletişimcisinin, toplumun talep ettiği, beğeniyle izlediği her şeyi izleyin, bilin ki, ne yapılması, ne yapılmaması gerektiğini görün, kadın programı da izleyin zaman zaman, evlilik çılgınlıklarını da. Amaaa sakın ha içine düşmeyin”Kurtlar Vadisi izlemek bir beğeni, bir tercih. Karakterleri beğenmek, tamam hadi bu da kabul edilebilir… Ama her biri modifiye edilmiş birer mahalle kabadayısı olan karakterleri alıp onun şekline bürünmek, dahası baba, oğul, eş, arkadaş dört bir yana bunu bulaştırmak, bunu yaparken bir de öğretmen olmak, insanı korkutuyor. Tehlike, modifiye dayıların artması, hoşgörünün azalması, bilginin yok olması, kültürün heba olması, gençliğin perişan olması… (çok mu karamsarım???)Polat hepimizin kahramanı, kötülerin düşmanı, iyilerin dayısı tamam, ama nihayetinde yöntemi çok da farklı değil. Hal böyle olunca “vatan” için ölmek, öldürülmek, öldürmek, dövmek, sövmek helal oluyor, farklılıkları kabullenip bağrına basmak da zor. Hatta ülken için, kendin için, insanlık için faydalı işler yapmak da, görmek de, okumak da, öğrenmek de, bilmek de…Bir rica, sadece rica: Okuma oranı tek haneli rakamlarda gezen bir toplum olarak tek ümidimiz öğretmenlerimiz. Ne olur siz, bari siz boş zamanlarınızın güzel aktivitelerinin içine düşüp kayıplara karışmayın, hatta kısa ömrünüzü öyle güzel şeylerle doldurun ki, zamanınızın hiçbir vaktine kimseler “boş” diyemesin… İdealleriniz de, boşverin kurtları, vadisini, hayattaki rolünüzü hakkıyla yerine getirmek olsun…
İnternette dolaşan bir bilgi:Gelişmiş devletlerde sahip olunan bilginin %60’ı okumakla elde edilir.