Gazeteden yeni döndüm evime. Öyle ki ben işe giderken hava karanlık insanlar ise evlerine dönmeye çabalıyordu. Şimdi ise hava aydınlık ve şehir bir saat sonra uyanmaya başlayacak. Hiç uykum yok, sahilden gelen deniz kokusu ve martılarım kahkahaları iyice açtı uykumu. Odam darma dağınık. Dün yeni bir çalışma masası aldım. Fakat bugün teslim edecekler. Benim babayiğit eski masamı boşaltmam gerekiyrdu. Kahvemialdım, sigaramı yaktım ve Oturdum önüne. işe çekmecelerden başladım.Maşallah 8 tane çekmecesi var benim dayının. Hepside full dolu. Uzun zamandır hiçbirini temizlememiştim. 2. çekmeceden sonra geçmişimle yüzleştim. Mektuplar, notlar, yazılar, zarflar , resimler…Geçmişim, eski’m, çekmecelerin içinden sabahın 5’inde avuçlarıma geldi. Pencereden çöplerden karton, kağıt toplayan çocugu gördüm. Çağırdım ve eski pc dergiilerini verdim poşet dolusu. Çok sevindi manyak, iyi para ediyormuş.Durdum , kaldım. Bu masayı aldığım ilk gun geldi aklıma.4 yıl önce Cihangir’de oturuyorken Çukurcuma’dan almıştım. Hemde 20 milyona… Az param vardı ama bu masaiçin iyi bir rakamdı. Cevizden kocaman bir masa. Eşşek ölüsü gibi ağır. Bu masa ile 3 ev değiştirdim. Herseferinde de almamayı yeni eve götürmemeyi düşündüm ama hiç bırakamadım. 4 yıl boyunca hep bu masa başında yazdım, çizdim, durdum, baktım, uyuyakaldım, ağladım, düşündüm…AMA hep bu masa vardı. Evime hırsız girdiğinde bilgisayarımı bu masa üstünden çalmışlardı. Kendisi tekşahitti ama hiç konuşmadı… 4 yıl boyunca hiç sesini bile çıkarmadı… Hep ben konuştum. ben onun ağaç gövdesi üstünde döktüm içimdekilerin hepsini… Çok sevmiştim bu masayı… İçim, dışım hepsi bu masa da … dirseklerimi bu masada çürüttüm. Bu masanın üstünde içtim. 4 yıl boyunca en çok bu masaya dokundum. Her hücresini biliyorum. En önemli konuşmalarımı bu masaya oturarak yaptım. En güzel şarkıları bu masayladinledim. Her çekmecesinden ayrı bir geçmiş an çıktı… Sipsilik ama yarasıda azcık kanayan…Gidiyor ama şimdi. Onu daire kapısından nasıl çıkarıcam, çıkarıpta nereye atıcam bilmiyorum…Onu bir yere götürüp yapayalnız bırakmak üzücek belki de onu. Çünkü biliyorum o da sevmişti beni.Bu oda onun son durağı çünkü bayağı bir yaşlandı. Benden sonra başının çaresine nasıl bakacak bilmiyorum.Belki bir kalorifer kazanında geçmişimle, ve benden kalan anılarıyla yanacak yada bir depoda yaşadıklarımsadece yanıma kar kaldı diyerek çürümeye yüz tutacak… Ben şimdi sahile inip Beşiktaş’ın en güzelsaatlerini yaşayacak ve açık bi çay içeceğim. Geldiğimde sana son kez dokunacak ve buradan çıkaracağım.Ben seni hiç unutmayacağım. Sende beni unutma olur mu?Hoşçakal, eski dostum…
yorumlar
yok mu ki civarlarda bir ogrenci yada evini derme catma kurmaya calisan birisi? Cok uzuldum masa icin, oysa su herseyi biriktirenlerden de degilim. -yoksa oyle miyim?- Keske istanbul’da olsaydim, mutlaka gelir masaya bakardim.Babamin kulustur bir anadolu vardi biz kucukken; hep yolda kalirdik, birden motor durur calismazdi, maduriyetimizi goren delikanlilar ittirirdi cengaverler gibi. Cocukluk iste biz de her ittiren abiyi cok yakisikli bulur, arabanin arka camina yapisip, heylula gozlerle onlari izler, motor calisinca da alkislardik genc beyleri, ne kadar da guclulerdi. Sonra bir gun babam eve yeni bir arac getirdi, satmadik anadolumuzu bir sure, kapinin onunde park halinde bekledi. Kustuk babama, konusmadik koca kicli fordu anadola yegledi diye. Hep aglar gibi gorunurdu bana anadol, zaten huzunlu bir ifadesi vardi. Saklanirdik fordla yola ciktigimizda, gerci saklanmasak da kafalarimiz iki noktacik gibi gorunurdu o koca kicli fordun arka koltugunda. Gizli gizli bakardim anadola, bizi gordu mu ki diye; babama cikisirdik yolda anadolumuzu aglatti diye; ah bir ehliyetim olsaydi…Iste Redx, senin masan bana anadolumuzu hatirlatti; gormesin aman sakin yeni calisma masani. Yillarca agladigini dusunur uzulurum, umarim sahiplenen bir meraklisi cikar da, mutlu olur tekrar cevizden koca masa…
keşke bu mesajı print edip masanın zor bulunacak bir tarafına saklasaydın, sonra ben alsaydım o masayı bir eskiciden(tesadüfe bak) ve bulsaydım mesajı, sevseydim masayı daha bir başka… sonra satarken ben de yazsaydım bir mesaj ekleseydim seninkine ve böyle devam etseydi masanın tarihi, bir tat olsaydı geçmişi geleceğe taa ki…
keşke Redx vermemiş olsa şu masayı; anlatılan bir kitap hikayesi gibi bıraksa bir yerlere, hafifte de bildirse. Kim alırsa bir ay kullansa ve o da bıraksa… Çok hayalperest oldum, çimdikleyin beni. 🙂
o sadece bi’ masaaaaaa! ya, kaybettigimiz dier seyler? sevgililer, dostlar, cocukluk arkadaslari, mahalleler, ogretmenler, sira arkadaslari, bahce koseleri, mahalle bakkallari, ilkokul defterleri, gunlukler, buyukbaba, anaane?
ama ben yazacak cok sey buluyorum, olmadi bu…
nasıl kıyıyorsunuz(kıyıyoruz) eski eşyaların(m)ıza . . .
benim evi bi gorsen atamadığım eşyalarla doludur. annemle babam ben doğduğumda bana tek kişilik yatak almışlar yıllarca onu kulllandım, şu anda da misafir odasında duruyor öylecene. daha neler neler.. eski mektuplar, yüzlerce kalem, giymediğim ama atamadığım kıyafetler, kupalar, tokalarım, tarağım abuk subuk eşyalar. insan kıyamıyor. bi geçmiş gizli saklı hepsinde.. ahh bi dile gelseler.. otursak karşılıklı, ağlasak gülsek, hüzünlensek…masa hala duruyor. koyacak- atacak yer bulamadım. koca beşiktaş’ın caddesinin ortasına bırakamam ki… az once evdeyken yeni masa da geldi. karşılıklı duruyorlar şimdi.
ne güzel işte, çok hoşuma gitti, atma zaten ! Sonra üzülüyorsun ve o yeni masanın tenine deyişi bile sert gelebilir, benden söylemesi.
sana verriiim.
senin icin sadece bir masa evet..
Evet eski esyalara nasil kiyiliyor??Yeni seyleri sevmiyorum.Parlak nesneleri sevmiyorum.Solgunlari cekici geliyor.Benle eskiyenler cekici geliyor.Hic bir seyimi atamiyorum.calismayan 2 pikabimi dahi getirdim tasinirken.Ortaokuldan kalma yazilar,kalemler vs dahi duruyor.Copcuye bile cikti adim.Ama bu coplerin kokulari ve hatirlattiklari cok guzel..