Paranoyak bir dünyada yaşıyoruz. Hükümetler neler karıştırıyor, insanlar aslında neler yapıyor, hiçbirimiz bilmiyoruz. Son zamanların en kanlı olaylarının arkasında neler var, bilemiyoruz, 11 Eylül saldırılarının arkasında Amerika mı var, depremlere okyanusların dibinde yapılan nükleer silah denemeleri sonucun da mı meydana geliyor, AIDS, Ebola gibi hastalıkların virüsleri dünya nüfus planlaması için bilinçli olarak mı üretiliyor ve bunların, hatta kanserin tedavisi mümkün olduğu halde bu insanlardan saklanıyor mu, vb. sorular kafaları kurcalamaya devam ederken popüler kültüre boğulmuş durumdaki (böyle olması istendiği için) bizler, bu kültür ürünleri olan Amerikan filmlerini izliyoruz, çocukluğumuzdan bu yana Dede Korkut masallarından çok Grimm Kardeşlerin hikayeleriyle büyüyoruz, Batılı olmamakla birlikte Batının kokuşmuş posasını iyice sindiriyoruz, kendimiz olamıyoruz. Biraz olsun içinde bulunduğumuz dünyaya, içinde dönüp durduğumuz çarktan sıyrılıp da şöyle bir göz attığımızda dehşete kapılıyoruz ve en iyisi bunlara kafa yormamak, yoksa içinden çıkamam diyip tekrar bizim için yaratılan suni dünyaya dönüyoruz. İnanmıyoruz, inanmak istemiyoruz. Böylesi daha çok işimize geliyor, kaldı ki ne gerçekte neler olduğunu bilme şansımız var, ne de buna karşı birşey yapabiliriz.Ben bu yazıyı çarkın içinden çıkabildiğim bir zamanda yazıyorum. Semboller ve gizli mesajlarla ilgili birtakım şeyler okuyup, aslında hayatım boyunca bilinçli ya da bilinçsizce yaptığım gözlemleri bunlarla ilişkilendirerek düşüncelerimi paylaşmak istedim.Korku filmlerini severim. Stephen King romanlarını hiç kaçırmam. Bu da benim mazoşist yönüm. Buna Siyonist mesajlı Da Vinci Kodu ve benzeri kitaplar, filmler de eklenince iyice paranoyak oldum ve herşeyde bir gizli mesaj, sembol arar oldum. Her ne kadar doğruluğundan şüphe etsem bile şu bildiğimiz Coca Cola’nın tersten yazılışının Arapça „Mekke Yok, Muhammed Yok“ şeklinde bir mesajı içermesini (ya da bu ihtimali) ilginç buluyorum, son zamanlarda Yahudi Amerika’nın gücünden, dünyaya Yahudilerin hakim olmasından sıklıkla bahsediliyor. Bununla beraber çelişkili olsa da Amerikan korku sineması sektörünün Hıristiyanlığı yayma misyonunu üstlendiği de göz ardı edilemez. Biraz daha paranoyaklaşırsak eğer bu korku filmlerinin tam tersine Hıristiyanlığı kötülediğini de düşünebiliriz, yani neden korku filmleri? Hıristiyanlıkla ilgili semboller hep korkutmak üzerine mi? Bunları aşmalı ve Yahudi mi olmalıyız? Müslümanlıktan siz etmiyorum bile, Batı toplumuna göre İslam kabul edilebilir birşey zaten değil, biz Müslümanlar öcüyüz.Hedeflenen şeyin ne olduğunu tam olarak söylemek zor ama açık olan birşey var ki, Amerikan film endüstrisi gelişmekte olan ülkelerde ve üçüncü dünya ülkelerinde egemen. Hollywood’la büyüdük, büyümekteyiz. Filmlerdeki klişeleri biliriz, normal polisler bir olay üzerinde inceleme yaparken „kahrolası federaller“ gelir (FBI) ve lanet burunlarını işlerine sokarlar. Suçlular çoğunlukla Hispanik ya da Afrika kökenlidir. Beyaz erkeklerle beyaz kadınlar beraber olurlar, siyah erkeklerle de siyah kadınlar. Bir beyaz ve bir siyahın aşk ilişkisi yaşaması nedense nadir olur. New York ve San Francisco’da kaybolacağımı sanmam, 5. Cadde New York’un göbeğidir, Bronx gibi zenci semtlerine gündüz bile gitmek tehlikelidir, falan filan. Tehlike durumunda da 911’i aramalıyız. Bütün bunları ve daha nicelerini ABD’ye adım atmamış birisi olarak biliyorsam eğer, diğer başka şeyler de kafama kazınmış demektir. Mesela çocukken karşıma hayalet çıkacak korkusuyla parmaklarıma haç şekli verip karanlık odaya doğru ileri uzattığımı bilirim. Kutsal su, Tanrı, Kutsal Ruh ve Yüce İsa, Meryem ve azizler bizi korusun, ters haç, 666, Deccal (gerçi Kuran’da da var ama ben önce filmlerden öğrendim), şeytanın oğlu, melekler (kilise tasvirlerindeki melekler tabi, bizim 4 melek değil), yüce İsa bizi kutsasın, vs. Bütün bu kilişelere, hafızası daha iyi olanların hatırlayacağı korku filmi repliklerinde geçen İncil’den ayetleri de ekleyebiliriz tabi. Bunları duyduk, gördük, ezberledik diye Hıristiyan olacak halimiz yok belki. Çoğunlukla Müslüman ailelerin çocuklarıyız en başta.Ama Hıristiyanlığa dair temel bilgileri öğrendiğimiz de kesin. Bu arada liberal bir insan olduğumu hatırlatmalıyım, Yahudi ya da Hıristiyan düşmanı değilim, Müslümanlık adına da birşey yaptığım yok, benim derdim din değil. Sadece bize dayatılan, hafızamıza sokulan şeylerden rahatsızlığımı dile getirmek istedim. Bizde de doğru dürüst korku filmleri çekilse (ki şu ana kadar çekilenleri izledim, çok kötü buldum, oysa bizden ne hikayeler çıkar) ve seve seve izleyip korksak. Cips alsak, Coca Cola içsek yanında…
yorumlar
yazını okudum rahatladım..yalnız diilsin kardeşim..
bahsettiğin klişeler içinde büyümüş bi hollywood yapımcısıda cektiği filmlerde bunları kullanacaktır tabi.. asıl sorun yazının sonunda da değindiğin gibi neden bizden de güzel işler cıkmamasıdır….bu sorunun nedeni yeşilçam zamanında parasal dı…(diyorlar) veya günde 1 kaç film çekmek işlerine geldi.. çünkü sanırım aynı tarihlerde bi kaç at ve bi kaç kovboy la hollywood ta da iyi filmler çekiliyordu….şimdi neden çekilmiyor sorusuna ise cevap bulamıyorum… para var sponsor var teçhizat teknoloji var… ama ya çekecek adam yok yada izleyecek adam olmadıgını düşünüyorlar…
Türkiye’de bazi seyler özümsenmeden direkt olarak Batidan alinip kullanildigi gibi bazi seyler de yavas yavas gelisim gösteriyor. Belki de gercek hayatta o kadar korkunc seylerle yasiyoruz ki (terör, vb.) inler cinler ikinci planda kaliyorlar ve korkutamiyorlar. Su afedersiniz ‘hayvani s..iş’ sahneli, karanlik atmosferli, sözde modern yeni dönem Türk sinemasi denen sacmaliktan siyrilinirsa ve bir korku filmleri dönemi baslatilirsa eglenceli olurdu yine de. En son Fikret Kuskan’in oynadigi Cagan Irmak filmini izledim, Kabuslar Evi’ni. I-ih, olmamis. Hatta komik olmus.
kendi yazılarına yorum yazman tek:)
yav ek olarak yazdim, rating kaygim yok walla:))
Aynı imaları, arka plan bilgilerinin Türkiye’de yapılması imkansız. Bir Amerikan filminde şeytan gelebilir, çocukların içine girebilir ama benzer şeyleri burada yapmaya kalkarsanız taşa tutulursunuz. İnsanların gözden kaçırdığı nokta, Amerikan filmlerindeki bir çok sembolün, pagan dönemden gelmesi ve zamanında kilisenin bunları şeytan ile ilişkilendirerek tu kaka yapması. Pentagram doğa dinlerinde hayatın sembolüdür, ama kilise için şeytanın sembolü.Pagan dönemden gelen ve İslam’ın kötü olarak nitelendirdiği şeyler İslam’da da var ama bunların bir çoğu tabudur. Salman Rüşdi’yi gördük, bir çoğuna göre İslam’a hakaret etti, ama adam o iddiaları bi tarafından uydurmadı ki, zaten yüzyıllardır var olan bir iddia… Sen bunun kitabını yazamıyorsun bu konuya değinen film yaparsan olacakları bir düşün….Kullanılan bir çok öğede zaten görsel öğeler, İslam’da bu görsel öğeler yok resim yasak olduğu için, sadece osmanlı minyatürlerinde şeytan tasvirleri var, ki onlarda yasaklanmasın diye gerçekçi değil, karikatürize…Mesela biz Hz. Muhammed’in sureti çizilmez diye biliriz ama farklı İslam kollarında yapılmış bir çok tablosu var peygamberin…Şu yahudi amerika lafına da özellikle bayılıyorum, evet para babalarının arası iyi olabilir ama onca dizide, filmde mutlaka yahudi bir karakter koyup sevdirmeye çalışmalarına rağmen, Mel Gİbson’ın çektiği İsanın çilesi filmi ile özellikle Amerika’nın tutucu kesimlerinin yahudi düşmanlığı ayyuka çıktı. Amerika’nın çıkarına olursa İsrail’i bile işgal eder hiç merak etmeyin, İsrail devleti Amerika’nın maşası Ortadoğuda (ve tabii suudilerin).Hep söylüyorum millet kızıyor, ama Hristiyanların yahudilere nefreti, islamcılardan kat kat fazla; sadece bunu eyleme döktüklerinde olanların farkına vardıkları için artık alenen yapılmıyor. Şimdi ortadoğuyu kurcalayıp Yahudileri oarada tutmaya çalışıyorlar, İngilizler günahını vermez, niye verdi filistini yahudilere? Yahudilerden kurtulmak için; ki İngiltere’den israile göçenlerin sayısı milyonları buldu. Almanlar kaba kuvveti denedi beceremedi…İçimi en çok yakan da bundan 400 yıl önce yahudilere kucak açan, onları kabullenen bu memleket en ufak farklılığa tahammülsüz halde yahudi nefreti ile doldu… Lafa gelince padişahlara laf ettirmeyen ülkücü dangozlar padişah fermanı ile misafir olanlara saldırmaktan çekinmiyor…Haa bu arada ermeni soykırım yasalarına karşı en büyük lobiyi yapanlar yıllarca yahudilerdi, yoksa bugüne kadar bu yasaların çıkmaması bizim marifetimiz değil… (tek soykırım onların ki olsun diye karşılar diyenler de var) Hükümetler değişti ilişkiler bozuldu yasa langadanak düşü verdi fransız meclisine…
ülkücü dangozlar lafina cok güldüm:)) ülkemizde yasayan yahudilerle su ana kadar bir problemimiz olmadigi ve hatta her firsatta biz yahudiyiz ve türküz demelerine ragmen neden hala o bahsettigin dangozlarca taslaniyorlar, ben de anlamis degilim. Ha bir de, ille de amerikalilarin yaptigi tarzda korku filmi yapilsin demiyorum, mesela atiyorum müslümanlikta yeri olan cin olayini daha güzel yapabilirler, büyü ya da dabbe filmlerindeki gibi abuk sabuk degil de yani ne bileyim, daha korkunc…mesela cadi tahtasi diye bir film vardi, yillar önce izlemistim ve en begendigim filmlerden biridir (kahretsin, orjinal adini bilmedigimden hicbir yerde de bulamiyorum), görünmez bir varligin yarattigi dehset vardi, filmin sonuna kadar ortaya cikmiyordu bu varlik, sanirsam. Öyle bisey iste sözünü ettigim sey. Bu arada unuttugum birsey de var, cogu kisi icin ibret hikayesi anlamini tasiyan, samanyolu, kanal 7 gibi kanallarda yayinlanan hikayeler var ya, bilir misiniz, bunlari alacakaranlik kusagi niyetine izledigim oldu, baya korktum yani. Bu arada bu karabasan da korkunc. Seytan da var müslümanlikta, exorcist’in türk versiyonunu izleyen var mi aranizda? Ne gülmüstüm ya…Oyuncak bebegin kafasini tutmuslar, yavaaaasca ceviriyolardi sefil sefil. imam geliyor filan…
E işte bizim elimizde birtek cinler var ama onlarda en fazla adamı delirtir, halk masallarında bile bizim cinler kimseyi vahşice öldürmez, en fazla aklını alır. E bundan da korku filmi yapmaya çalışınca “Büyü” gibi acaiplikler çıkıyor ortaya..Aslında Kabalcı’dan çıkan Şeytan’ın Tarihi diye bir kitap var, yazarı antropolog olduğu için bazen çok sıkıcı olabiliyor ama şeytanın geçmişini, ilk ortaya çıkışını, özellikle güney Amerika’da ki şeytan kavramı olmayan toplumları anlatıyor.Hatta kötü ruh kavramı olmayan toplumlar var ki misyonerler, adamların gözünü korkutmak için şeytanı anlatmaya bayağı uğraşmışlar ama başaramamışlar.Galip Tekin’in çok güzel hikayeleri vardır mesela hem hocalı hem ruhlu, şeytanlı ama onlarda bile şeytan kalenderdir, sadece aklına girmeye çalışır…
bizden malzeme cikmaz diyosun bu konuda…
Bizden malzeme çıkar da korkudan çok gerilim olur.