Cok guzel hayallerimiz vardi… Ankaraya gidicek, onun olucaktim. Neyim varsa, evim, barkim, kacicaktim!Bir sevgilinin yanina, bir ömur icin!Zaten zor bir iliski, zor bir karardi, benimki…Vermistim ama, hic mi hic umurumda olmuycakti… herkimse ne hali varsa görucekti!Hesapta minik kizim bile vardi,hani hemen kabul ettigin,her an sordugun,senin kizin,olucakti!Unuttuk oysa,onun zaten bir babasi vardi,benim zaten severek evlendigim bir esim…Bunlarin hepsini unuttuk…Hesabimiza sadece kendi mutlulugumuzu kattik,ve naiv bir dusunce ile,bizim mutlulugumuz,onun mutlulugu dedik,minik icin…Kabus olarak bildigimiz gerceklesti iste,kabus olarak bildigimiz…Bir HOSCAKAL SEVGILIM dendi…bir SEVGILIM sözu kullanildi…birde HOSCAKAL…Hicde hos kalinmiyacagini bile bile…Benim SON ASKIMSIN dendi,Ama geriye,Sende benim SON ASKIMSIN duyulamadi…Kendimde degilim, sadece bu yuzden yaziyorum…HIC MI HIC kendimde degilim!SEVIYORUM SENI, DELICESINE…Bu yasanilanlar, mecburi bir ayrilik…Ne olur beni anla,veSende HOSCAKAL, SEVGILIM…
yorumlar
Kelimeler insanın kendini, düşüncelerini ifade edebilmesi için varlar ama ben onları kullanamıyorum kendi hislerim için şu an.O kadar yalın o kadar anlamsız,basit kalıyorlar ki.Hiç bir kelime yüreğimdeki yükü taşıyabilecek kadar anlamlı,güçlü degil.Hiç bir kelime…Kağıttan bir gemiye yükledim hepsini ıslanıp batacagını bile bile koskoca hayat denizinde.Belki de hayallerimiz,sözlerimiz uçtu gitti yukarlarda bir yerlere,dökülecekleri günü bekliyorlar bir gün kavuşma umuduyla…yağmurlarla beraber…yanaklarımdan dökülen gözyaşları gibi…Her günümüz ayrı birer yaprağıydı karşılıklı….beraber yazıp çizdigimiz defterin….bitinceye kadar sayfa, bitinceye kadar söylediklerimiz kavuşmak icin beklerdik.ertesi güne yeni birer sayfa olarak başlardık birbirimize.ne sana kavuşmaya mecalim var,ne seni yolundan döndürmeye,ne gelmeni istemeye…buruşuk,yırtık sayfalar kaldı elimde karşı sayfaları kopmuş defterimizden…….yarım kalan hikayemizden.seni anlamaktan başka bir çarem olmasını anlayamıyorum ben en çok…anla beni diyorsun bir de…..herşey mecburi degil mi hayatta her şeyimiz mecburi.mecbur oldugumuz icin mi ayrıyız?mecbur oldugumuz icin mi hayattayız?bizi biz yapan nedir peki mecburiyetlerimiz mi?yoksa bize hayatı sevdiren seyler var onun icin mi hayattayız?ben ikincisi diyorum yürekten inanarak.ve ekliyorum bana hayatı sevdiren seyler var…(dı).simdi o da yok…sen yoksun.yasamak mecburi mi simdi?bir rüya gibiydin…gerceklesmesini en cok istedigim rüyam.uzattım ellerimi sana.bir ömür boyu uyumak, seni görmek,seni yaşamak istedim,hic uyanmamak…hayat bilindik yüzünü gösterdi fakat ,yine dürtüverdi uykumdan uyandırdı beni…alıverdi seni benden,ellerini çekiverdi ellerimden.herşeyi ne kadar da çabuk kestirip atmışsın.cümlelerin ne kadar yalın ve kesin.sanki başkası düşünmüş, sen yazmışsın…sana inanmiyorum.kelimeler biz arkasında durdukca anlam kazanır ve ayakta dururlar.senin kelimelerinin arkasinda ise başka biri var…görebiliyorum.kalbim acıdan patlayacak gibi,dökecek gözyaşım kalmamışken,ayaklarımda derman yokken içimdeyse kocaman ama kocaman bir boşluk varken…sana gitme diyecek gücü bile bulamıyorum kendimde…ki biliyorum zaten gideceksin..[hoşçakal deme bana]tim buckley’nin “phantasmagoria in two” parçasının sözleri bunlar…benden sana.If a fiddler played you a song, my loveAnd if I gave you a wheelWould you spin for my heart and lonelinessWould you spin for my loveIf I gave up all of my pride for youAnd only loved you for nowWould you hide my fears and never sayTomorrow I must goEverywhere there’s rain my loveEverywhere there’s fearIf you tell me a lie I’ll cry for youTell me of sin and I’ll laughIf you tell me of all the pain you’ve hadI’ll never smile againEverywhere there’s rain my loveEverywhere there’s fearI can plainly see that our parts have changedOur sands are shifting aroundNeed I beg to you for one more dayTo find our lonely loveEverywhere there’s rain my loveEverywhere there’s fear
Sende benim ruyamsin… gerceklesmesini engelledigim, uykuya dalmaya calissamda, dalamadigim, daldigimda bir turlu göremedigim ruyamsin sende benim…Hersey, herzaman insana cok aci geliyor sevdigim… Insanin ici bos iken, bir baska usuyor, bir baska yaniyormus meger. Isinmasi, sönmesi imkansiz, bir bosluk okadar cok hararetli yaniyormus ki…Islandiginda yagmurun damlalarindan, islaklik, soguk, öldurucu olabiliyormus ve ölu olan bir gönul icin birsey degismiyor, daha derinden yok oldugunu hissettiriyormus insana…Haklisin, kelimelerin hic bir anlami yok… Hic birsey ifade edemiyorlar zamanla… sadece varlar, siraliyorsun onlari ardi ardina, birsey degismiyor sevdigim, icinde kaliyor gene de o anlatamadigin aci… kelimeler bile kaciniyor onlari tasimaktan… onlar bile aciz, gucsuz kaliyorlar bu hissin buyuklugu karsisinda… ve yetiniyorsun, sadece aglamakla, aglaya bildigin kadar… yurekten aglamakla…”Every where there is rain my love,Every where there is fear…”“The rain will fall for allways,the fear is constant… “– Desem, birsey degisirmi sevdigim?“The only truth is that, Tomorrow has come, and I must go…”– Desem, anlarmisin, anlamani istedigimi…”If you tell me a lie I’ll cry for you,Tell me of sin and I’ll laugh,If you tell me of all the pain you’ve had,I’ll never smile again… ““I couldn’t lie to you, your the one who know me best of all the others… If I told you all the pain I have had, or for the moment have, you would cry… Cry for ever, and I couldn’t live knowing the pain i served you… You know me best of all…”
Susuyorum artık biliyor musun.Hiç kimseyle bir şey konuşmuyorum.Çocukluk arkadaşlarımla bile her şeyi paylaştığım…Kimseyle…Sanki küstüm hayata…elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi…umut içinde umutsuzluğa düşmek beni deli ediyor.senin bana attıgın mesajları tekrar tekrar okumakla,mesaj “history”lerini,e-mailleri…vs okuyarak geçiyor günlerim.Yani senden bana kalan ne varsa hepsiyle avutmaya çalışıyorum kendimi.bu yaptığım şey acımı dindirir belki diyorum biraz daha fazla hissederim seni yanımda,biraz daha kokunu duyabilirim belki düşünsem yürekten diyorum ama….bırak acımı dindirmeyi acıyı ben yapıyor.Bir şairin sevilmesini sağlayan, duygulara çok güzel tercüman olması olsa gerek.Orhan Veli’nin şu satırlarına bak..ANLATAMIYORUMAğlasam sesimi duyar mısınız,Mısralarımda;Dokunabilir misiniz,Gözyaşlarıma, ellerinizle?Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,Kelimelerinse kifayetsiz olduğunuBu derde düşmeden önce.Bir yer var, biliyorum;Her şeyi söylemek mümkün;Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;Anlatamıyorum.Sensiz geçirdiğim her dakika sarıldıgım umutlar da olmasa ne yaparım bilmiyorum.Hayatıma girdiğinden beri senden öncesi ve senden sonrası var artık benim için…Dün gece duvarıma çizdim resmini.Altına da Tagore’nin şiirini yazdım.Ben unutamıyorum seni,unutmaya çalışsam da duvarlarım unutmayacak…biliyorum…ve ben unutamayacağım seni.
Aranıza girmek istemezdim ama hazretin Lamia hanıma yazdığı bir mektubu eklemeden geçemeyeceğim.”Mektuplarini üzülerek okudum. Sen ki son liman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgilisin. Sen ki yildizim, sen ki annem, sen ki çocugumsun. Acilarimla hirçinlastigina üzüldüm. Istiraplarim çokmu cirkin, çokmu çocukça? Onlari senden mi gizleyecegim? Sahneye maskeyle çikmak! Ben aktör degilim. Sesinin tonunda minnacik bir soguyus hissettigim an yokum.Acilarimin kaynagi sensin, evet ama hayatimin kaynagi da sensin. Senin için ve seninle yasiyorum. Sen uçuruma yuvarlanirken tutunulan dal, sen vaha, sen bütün hayal kirikliklarimin dudaklarinda ümidlestigi kadin. Iki yil önce bu aksam bir rüyaydiniz, bilinmeyendiniz. Sen bütün kitaplardan daha derinsin. Sana yazdigim mektuplardan utaniyorum, kendi kendini oku. Muhammed’e nasil iman ettiklerini anliyorum. Tek mucize kelam. Kelam, yani sen.”Birde İsmet Özel’den”Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımızyaprakla yağmurun aşkı meselâkim olsa serpilen coşturuyor biziimreniyoruz başkalarının mahvına.Yağmur mahvoluyor çarparakKendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımındayaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrursilkiniyor vuran her damlayla.”
Unutmak ne ki sevgili? Unutabilmek kimlerin huneri? Insan hic nefes almayi unuturmu? Insan hic kalp atislarini durdurabilirmi? Kanin dolasimini ters yönde akmasini etkileyebilirmi? Yapabilirmi bunlari sevgili? Unutmak diye bir sey yok, sen bensin… ancak kendimi unuttugumda, seni de unutmus olurum…Seni cok seviyorum… Tek bunu biliyorum!!!
yahu tamam aşk adamı aptal eder hele aşkın böyle istem dışı acınası ayrılıkları her şeyin zavallı yüzünü daha da ortaya çıkartır. zaten en başından beri zavallılıktan ibarettir fakat mutluyken koymaz zavallılık insana.tamam bu saçmasapanlığın bir parçası olmak ister isteyerek olsun ister istemeden dediğim gibi bunun bir parçası olmak da bir durumdur.peki bu teşhircilik isteği ve arzusu hatta hatta saplantısı için bir şeyler yapılması gerekmiyor mu? şimdi; aşkından kudurmuş deli divane olmuş er kişi kendisini tutamayıp kırmış klavyenin belini vurmuş tuşlara vurmuş ki anlatabilsin o bedbaht çaresiz ağlacak durumunu karşısındakine. eskiden örnek vermek gerekirse ferhat ile şirin vardı mesela ferhatın dağları deldiği söylenir ama zavallı ferhat koca dağları delse bile şirine tık yoktur zaten sorun da budur ya ferhat o gün bu gün o dağ senin bu dağ benim delmektedir. eee tabi o zaman eskide kaldı her şey değişiyor ve bunda tabiki internetin de büyük etkisi var. mesela bakınız yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi er kişi dağlarla halvet olmak yerine veriyor odunu klavyeye. ve ardından da kendisinde olmadığını söylerken bir şekilde ne yaptığını bilmediğinden dem vuruyor. e tabi bunu çekmeyen bilmez ama işi dayanılmaz boyutlara taşıyan bu; herşey yalan gerçek sensinseni sevmeyen ölsünzihniyetinden sonra adeta yüreklerimizi parçalayan gönüllerimizden kopan bir kor misali hepimiz bu denli acılara sürükleyen bu aşk hikayesine devam etmelerinin ne anlamı olabilir.’peki peki ona da peki herşeye peki sevgilim’ bu da eski yeşilçam aşk fimlerinden bir replik. eklemeden geçemeyenlere selam olsun.bir de yahu bir mail accountu yardımı ile olsun veya herhangi bir messenger olur icq olur bu ve benzeri portavları kullanıp içinde olduğunuz bu kişisel zavallılığınızı daha çok reklam etmeseniz ne iyi olur.
aşık olup aptal olduysan, aptal bi aşık olduysan bu senin sorunun bigudi.gayet aklım yerinde ne yaptıgımı cok iyi biliyorum.önüne geçemedigi hisleri dile getirmek kadar dogal bir şey yapanların bu yaptıgını aptallığa bağlamak saçmasapanlıgın bir parçası olarak görmek o duyguları doyasıya içinde hissedememiş kompleksli biri gibi gösteriyor seni.aşka aç,aşka hasret bir tip görüntüsü çiziyosun sarfettigin kelimeler itibariyle.sen şimdi ortamlarda karizma yapmak icin falan aşka inanmadıgını da söylüyosundur ama bi kız için köpek olabilme potansiyelin de var yüksek bir şekilde.haa bunu zavallılık olarak görme de sana has bi şey tabi.insan bu güzelim ne zaman nerde neyle karşılaşacagını bilemezsin.Prensiplerin mi var yoksa? Hmm? Prensiplerin uğruna zavallı olamazsın da şimdi sen, dibe vuramazsın karizmayı çizdirmemek için.teşhircilik isteği,arzusu,saplantısı diye tanımladığın blog bakalım neler yazmış bana sevdigim cümle alem duysun aşkımızı diye bakıp durdugum bir blog degil,gerek yazılan blog ve gerekse altındaki ahkamlar kısıtlı zaman ve imkanlar dahilinde yazılmış olan ve benim günün 24 saati defalarca yeni bir giriş yapmış mı acaba diye kontrol edip eger varsa yine defalarca okuyup kendimi avutmaya calıstıgım seyler…haa sen anlayabilir misin bunu o ayrı.yazdıklarımın senin için veya buradakiler için bir şey ifade edip etmemesi, yazdıklarımı birilerinin okuyup okumaması veya masal kahramanı olup olmamak ta zerre .kimde degil acıkcası (seni üzüyorum ama böyle konuşarak kusuruma bakma).her .oka mazhar oldugunu sanan zihniyet maydonoz olayım derken maymun olabiliyor işte.Kelimelerini özen gösteren annelerin margarin seçmesi gibi seçmişsin ama komik olmuşsun be bigudi.Reklamlarla yaşarsan reklam olursun da farkına varmazsın.klavyenin beline vermek yerine vereyim sen kendi kafana ekle o odunu.belki akıllanır da bu hırs yapmış görüntünden sıyrılır sakin bi kişiliğe sahip oluverirsin.muck:*
siz ayni kisi degilsenizbiraraya gelmelisinizsevgiyi kaybetmeyinMayis ayinda
lavuk sen her zamanki denyolugunla devam ederken zaten çok önceden beri bir adım ileri gidemeyeceginden heberdar oldugumdan yukarıda seninle ilgili bir şey yazmadım yani olsa olsa belki bu zavallı adam kendine gelir de durdurur bu saçmalığı, dediği gibi kendinde değilken insanı kendine getiren bir şeyler olması kötü olmaz. zaten görüldüğü üzere ferhatımız kendine gelmiştir. artık zavallı kırılmış hayallerinden zarttan zurttan herşey yalan gerçek sensinden vazgeçmiş hali ortadadır. belki de bu hakısızlıklarla dolu hayata artık göğüs geremeyerek intihar etmiştir. temizlik imandan gelir.aşka gelirsek, aşk içtedir. hissedilir veya edilmez inanılır veya inanılmaz. yani kimsenin buralara aşkından çok bahsetmesi onun daha aşık olduğu anlamına gelmiyor malesef. hep söylemişimdir ki aşıkken vardır aşık değilken bir saçmalıktır. kısaca zavallı aşk acısından kıvranan birilerini gördüğümde aşkın kifayetsizliğinden bahsetmek, başından beri aşk acısıyla kıvranmalarını anlatan birilerinden sonra nasıl bunu yapmayı kendilerinde hak görüyürlarsa, elbet bu da benim hakkımdır. işine gelir gelmez. ha tabi aşkın yoğun görüldüğü bir yer daha vardır o da liseli kızların defterleri hani şu sayfaların yanına kırmızı kalemlerin uçlarını yalayarak değişik figürlerle süsledikleri defterler. evet uzun süre boyunca yalayabilecekleri sadece lolipopları veya kırmızı kalemleri olacaktır belki de bütün bunların sebebi budur kim bilir.bu arada eminim benim gibi düşünen aşk hakkında olmasa bile bu salak hormonlarla bile açıklanması zor sızlanmalarınızı buralara taşımanıza kıçları ile gülen ama bir şeyler yazmaya üşenen bir çok insan daha vardır. bu durumda benim bu boka da maydanoz olmam aslında diğerlerine nazaran daha çok sizin iyiliğiniz için bir harekettir.kelimeleri seçerken çok fazla düşündüğümü söyleyemeyeceğim ama bazen komik olduklarının farkındayım e bu da önceden de söylediğim gibi okuyanı biraz olsun sırıtması içindir yahu lavuk sen sayfalarca zırlayıp aah aah hoşçakal deme bana inanmıyorum yazdıklarına gibi zavallı edebiyatları arka arkaya sıralarken kimse bunları okuyup ağlamıyor yani doğranmış bir soğan cücüğü kadar olamıyorken benim arada sırada mizah kırıntılarını toplayarak yolumu bulmam ile ne alıp veremediğin var aah pardon ya sanırım bir süredir alıp veremediğin şeyler dolayısıyla bu hallere düşmüşken bu kelimeleri kullanmak istemezdim aslında ama lavukcuum sana bişeycikler olmaz be koçsun sen koç kesseler acımazsın valla hadi lavuk bak dediğim gibi acaba ferhatın kaybedilmişlik edebiyatından bir iki cümle daha yazmış mı yazmamış mı öğrenmek için her defasında favorilere eklediğin hafifi tıklayıp sonra da bu blog dahilinda yazılan bir şeyler var mı yok mu diye anlamak için bu kadar uğraşacağına aç bir hotmail veya msn messenger hem orada mail gelince ahandaa mailiniz geldi diye anında haberin oluyo az da olsa bu güçlüklerle dolu hayatında yaşadığın sorunları biraz olsun azaltmış olacaktır.
Hic yapmazdim bunu… ama sadece parazit yapiyorsun boyle seyler yazarak.Eger kadinsan kendi cinsimden utaniyorum gercekten cok kirici seyler bu yazdiklarin .Bu insanlar (sana ne kadar basit gelirse gelsin) bir trajik durum icindeler.Seni insan olmaya davet ediyorum tahammulsuz bigudi. Sevgi duyanlara saygili olmaya ve insanlarin yaralanmis duygularina tuz basmamaya.Tesekkurler.
herkesin okuyabileceği yerlere yazmak, durumlarını millete reklam etmek konusunda bu kadar ısrarcılarsa etraftan gelebilecek tepkilerle karşılaşmak zorunda oldukları apaçık ortada. kendi kendilerinin özellerini apaçık alanen yazmak zorunda değiller. duygularını ayak altından çekerlerse basacak bir şey kalmaz ortada. sevgi duyarlarsa duysunlar sorunum bu değil bunu gereksiz yere herkesin okuyabileceği yerlere taşımalarında. yaralanmış duygularmış, yaralanmış duygular böyle sereserpe ortalara atılmaz, aşkın acının reklamı olmaz
bigudi ben lavuğum ama sen benden de lavuk çıktın.her bi şeyi hormonlara,kimyasallara bağlayan materyalist zihniyetini kendine sakla güzelim.Uzun uzadıya yazdıgın seylere tek cevabı vermişim ben zaten.Yani birilerinin okuyup okumaması,okuyup ta kıçları ile gülüp gülmemesi,ağlayıp ağlamadıkları,ne düşündükleri,onlar için bir şey ifade edip etmedigi zerre .kimde degil diyorum sen hala bıy bıy ediyosun.Ha blog olması belki ters, günlük olsaydı oraya yazılsaydı bu şeyler daha belki mantıklı olabilirdi.Ama bana bunu yazan kişi buraya yazma istegi duymuş ki senin gibi artniyetle veya altında bir şeyler düşünerek değil yani…Nereden yazışırsam yazışırım ,senin okumama gibi bi özgürlüğün var güzelim.burda laf sokmaktan keyif alıyosundur,milletle uğraşmaktan haz duyuyosundur,tatmin ediyosundur kendini orasını bilemem.aç avucunu.sen şu mizah kırıntılarını toplamaya devam et hadi canım…(Liseli mevzuuna gelince; fetişlerini burada cümle aleme duyurmasan iyi edersin.üç kuruşluk karizma yapmaya çalışırken ondan da olma)
cok ısrarcıyım.bayılıyorum reklama.reklamsız yaşayamam ben.(sorun bence bu blogda degil.senin ayak altına almak istemen ve basacak bir şeyler aramanda)kusura bakma cok tuttum kendimi ama dayanamadım sayın bigudi
yüreğiniz bu imkansız aşkın acısı ile kavrulurken laf sokmak için ekşi sözlükten link vermek gibi muhteşem bir yaratıcılık örneği ortaya koyabilmenizden dolayı kutluyorum.milletin ne dediği ne düşündüğü zerre kadar ilgilendirmiyorsa hangi akla hizmet buralara yazıyorsun? evet denyoyum ve bundan gurur duyuyorum şeklindeki zihniyetiniz umarım size hayat boyu bir mutluluk sağlar. aşkın ve acının reklamının yapılmaması gerektiğini bir türlü anlayamadığın halde geç de olsa bu ucuz teşhirciliğe bir son verilmiş olması güzel.
yüreğiniz bu imkansız aşkın acısı ile kavrulurken laf sokmak için ekşi sözlükten link vermek gibi muhteşem bir yaratıcılık örneği ortaya koyabilmenizden dolayı kutluyorum.milletin ne dediği ne düşündüğü zerre kadar ilgilendirmiyorsa hangi akla hizmet buralara yazıyorsun? evet denyoyum ve bundan gurur duyuyorum şeklindeki zihniyetiniz umarım size hayat boyu bir mutluluk sağlar. aşkın ve acının reklamının yapılmaması gerektiğini bir türlü anlayamadığın halde geç de olsa bu ucuz teşhirciliğe bir son verilmiş olması güzel.
.
yüreğiniz bu imkansız aşkın acısı ile kavrulurken laf sokmak için ekşi sözlükten link vermek gibi muhteşem bir yaratıcılık örneği ortaya koyabilmenizden dolayı kutluyorum.milletin ne dediği ne düşündüğü zerre kadar ilgilendirmiyorsa hangi akla hizmet buralara yazıyorsun? evet denyoyum ve bundan gurur duyuyorum şeklindeki zihniyetiniz umarım size hayat boyu bir mutluluk sağlar. aşkın ve acının reklamının yapılmaması gerektiğini bir türlü anlayamadığın halde geç de olsa bu ucuz teşhirciliğe bir son verilmiş olması güzel.
kumanda senin elinde kanalı değiştir.ama sen ısrarla geleceksin belli ki.sümük gibi yapışmaktan keyif alıyosun.hırs yapmışsın bi yazıyı 4 kere artarda girerek.diyorum sana sen şu kırıntılarını toplamaya devam et,mizah kırıntılarını.kurtul bu sinirli bünyenden.
aşk bülbülüm lavuk;arka arkaya aynı yazının çıkmış olması bağlantı ile ilgili bir durum bunun farkındasındır neyse, bütün iyi niyetimle bir daha anlatmaya çalışıyorum,.. herhangi biri buralarda zamanında veya güncel yaşadığı bir takım duygulardan bahsederse bunda bir sorun yok. herkes istediğini veya istemeden de ne hissettiğini yazabilir. bu aşk ile ilgili olabilir bu aşk acısı ile ilgili olabilir. bu herşeyle ilgili olabilir. AMA iki kişi birbirileriyle ilgili hissettiklerini ve aşk parantezi altında yaşadıklarını, acıymış, hayal kırıklığıymış zartmış zurtmuş (böyle yazıyor olmam o duygulara değer vermediğimi göstermez) bunları karşılıklı yazmaya başladıkları zaman okuyan şahıslar için sanki başkalarının özel mektuplarını veya mesajlarını istemeden okuyor gibi hissetmelerine yol açıyor. yani sanki üzerinde kendi isminin yazmadığı bir zarfın içindekileri okumuş gibi hissettiriyor yazılanlar. sen gelip istersen başka bir şeyi oku bunu okumak zorunda değilsin gibi bir zihniyetle nefes almaya devam ediyor olabilirsin saygıyla lavukluğuna verir geçer giderim ama daha önceden de belirttiğim gibi zaten karşı taraf yani kendinde olmadığından bahseden taraf kendine gelmiş ve bu kişisel durumunuzu artık ortalara sereserpe sermeye bir son vermiştir. sakın üzülme bu seni az sevdiğini göstermez. aynı herkesin okuyabileceği yerlere yazılan aşk satırlarının da aşkı daha yüce bir boyuta taşıyamayacağı gibi.
kimi ne için elestiriyosun.boyle bi hakki kendinde gormen de cabasi.degiscekmis gibi bi seyler.tabi ki hayir.bosuna kurek salliyosun.karsi tarafin durumunu bilmeden sallayip durman da komik.yok kendine gelmis te bilmemneymis.neden buraya yazmiyor bilebilseydin keske.aradaki kilometreleri anlayabilseydin,sartlarin zorlugunu.ama diyorum sen bir tutturmussun reklamdir,ozeldir,apaciktir,alenendir,zirvalamaktir,sacmalamaktir. bildigin gibi devam et.yapismaya da devam et yakamiza.dus demiyecegim cunku yapmayacaksin biliyorum.o yuzden bu son mesajim sana.uzgunum canim isteklerini karsilayamayip seni ozel mesajlarimi okumak zorunda biraktigim icin ,bakmamak gibi bi ozgurlugun varken.ama demek ki boyle bi merakin da varmis,tutamiyormussun kendini ozel mesajlari okumak hususunda.
nasıl kaçırmışım şu dalaşmayı be. Böyle iş hayatının ta ..na koyayım