Bu gün bana çok yakın olmayan bir ailenin maddi nedenlerden dolayı hanımın baba evine yerleşip eşinden boşanmaya karar verdiğini duydum. Evlendikleri günü, ana baba oluşlarındaki mutluluk gözlerimin önüne geldi, canım yandı, içim acıdı etimden et koptu.Birkaç yıl önce çalıştığım iş yerimdeki arkadaşlarımı aradım tek tek. Hal hatır sordumZehra eşinden ayrılmış, eşi çok dövüyormuş. Mustafa Bey kayınvalidesi yüzünden eşinden ayrılmış, kadın hayatı zehir ediyormuş. Zahide hanımı eşi aldattığı için şu an mahkeme delermiş. Gürbüz bey ikinci eşini de boşamış üçüncü eşiyle evlenmiş. Her yuva dağılışında adeta cımbızla etimden et kopuyor. Gözlerimin önüne gelinlikler damatlıklar, düğünler halaylar, bebek beşikleri, oyuncak ayıcıklar ve de soğuk mahkeme salonları, tartışmalar, velayet ve nafaka kavgaları geliyor ve canım acıyor etimden et kopuyor.
yorumlar
1-
Zahide Hanım’ıGürbüz Beyşeklinde yazılmalıydı.2- Konu güzel seçilmiş, ancak çok sığ kalmış. Boşanma nedenleri detaylı açıklanabilirdi… Boşanma sonucu oluşan olumsuzluklar üzerinde durulsaydı daha iyi olurdu sanırım.”Boşanma hukukunda boşanma nedenleri olarak genelde aşağıdakiler gösterilmiştir:Zina nedenine dayalı boşanmaCana kast ve fena muameleCürüm ve haysiyetsizlik nedeniyle boşanmaAkıl hastalığına dayalı boşanmaTerk nedenine dayalı boşanmaGeçimsizlik nedenine dayalı boşanma” alıntıdır.Başarılar dilerim.
Abartmayın ya, herşeyin gözünü çıkarmayın, etinden et de kopmasın, her ayrılık bir sınavdır..Hayatı koparın..Davul , zurna herşey gününde güzel..Yaşandı ve bitti..
Hem eşten boşanınca kazandığınız özgürlüklerin farkına neden varmak istemiyorsunuz ki..Neden özellikle ülkemizde, bu kadar kolay veriyorsunuz, her türlü özgürlüklerinizi..Siz nesiniz, HİÇ Mi…ilaçlara sarılalım, intihar edelim, etlerimiz lime lime olsun..Bu ne yaw..Eş dışında yaşamak haram mı yoksa..
Bence boşanmaların günümüzde bu denli artmasında (şiddetli geçimsizlik sebebi ile olanlarda ) esas nedenler; günümüz şahsiyetlerinde “ego”nun ciddi anlamda ağır basması, fedakarlık yapmanın kişiliğinden taviz vermekle karıştırılması, fazla özgüven gibi nedenlerdir…
Katılma
Arkadaşım, ben büyüklerden çok çocukların durumunu düşünüyorum. Olay o kadar basit değil, “yaşandı bitti” ne kadar kolay söyleniyor…Son çalıştığım sınıfta (İlkokul) yarıya yakın boşanan ailelerin çocukları vardı. çocukları çok iyi biliyorum. Neler yaşadıklarını da…
Aile Araştırma Kurumu ‘na göre son 10 yılda boşanmadaki artış yüzde 80.7 imiş..neden acaba ???
Ülkede, hala görücü usulü evlilikle devam ediyorsa, eşler birbirini daha iyi tanımadan evet diyorsa, her iki cins yorganı ayağına göre uzatmıyorsa, duygulara kapılıp maddi geçimin nasıl yürüyeceğini hesap etmiyorsa, eğitimden yoksun bireylerse, feodalite devam ediyorsa, hoşgörüve özveri kayboluyorsa vb. bu durum büyüyerek devam edecektir sanırım…
et ete muhtaçtır. ayrılsınlar, sonra yine barışırlar ya da gidip başkalarını bulurlar. sosyal hayvan yalnız yaşayamaz.sen de başkaları yüzünden kendine zarar verme. etin etten ayrılması fikri içimi bi hoş etti. bi de birkaç kez tekrarlamış yazıda… ilahi!
Tea,boşanmış anne babanın çocuğu olabileceğim aklına gelmedi mi hiç..Belki de bu zamazingoluğum oradan geliyordur ne dersin, hepsi problemli tiplerdir ya, mahalle baskısından dolayı..
pillibebekkuyuda, çocukları suçlamadım, kötülemedim… Benim derdim çocuklara verilen zarardır ki hiçbir suçu günahı olmamasına rağmen…
bilinçli olacak bir çocuk, çalışıp okuyacak siz öğretmenler o kayıp özgüveni vereceksiniz..Kimse kimsenin gölgesinde olmayacak..
Yalnız görücü usulü evlenenler, birbirlerine aşık olup uzun süren flört dönemleri ile tanışdıktan sonra evlenenlerden daha az boşanıyorlar Teacher. Tabi bu olay da erkeğin baskısı yada kadının ekonomik özgürlüğü olmamasına bağlanmak istenir ama esas neden bu da değildir.İster aşık olup birbirlerini bulsunlar yada görücü usulü evlensinler, şayet çift birarada tutan değer yargıları geleneksel değerlerden uzaksa ve modern çağın bakışıyla yüklü ise ayrılık mukadderdir.Geleneksel denince akla bir gecekondunun tek göz odasına tıkılmış, kakılmış kılıklı, sürekli dövülen ve ezilen kadın tiplemesi gelenler elbette kendi köklerinden uzak olduğu için dediğimi algılamakta güçlük çeker fakat ben gelenekselden murad, son osmanlı çifti olan dedem ve ananemi bilirim. O çiftin 50 yıllık evliliklerinin asla biteceği tahmin edilemezdi ama milli ve manevi değerlerle o denli yüklü bir çiftti ki, dedemin ananeme “allah iyiliğini versin ama ****” demesi ananemin 1 hafta depresyona girmesine neden olacak bir durumdu. Değil ses yükseltmek, kinayeli bir söz dahi o çift için saygısızlık işareti idi. Ayrılık tahayyülde bile olamaz, şiddetin ses yükseltme şekli bile edepsizlik telakki edilirdi ve evlatlarını da o ahlakla yetiştirdikleri için son nefeslerine kadar tüm çocukları tarafından sevgi ve minnetsiz bir şekilde bakılarak vefat ettiler ve ananemin vefatından bir sene geçmeden dedem de hayat enerjisini kaybettiği için terk-i diyar etti.Dolayısıyla Pibek gibi egocentrik ve ekonomik özgürlüğü “istediğim an terketme özgürlüğü” olarak algılayan bir evliliktense hiç evlenmemeyi yeğlerim. Ananem ve Dedem arasındaki değer yargılarına sahip bir insanla hayatımı paylaşmayı tercih ederim. Esas olan evliliğin şekli yada sizi buluşturan çöpçatan-godoşların niteliği değil, evlilikteki tarafların sahip oldukları milli ve manevi değerlerin niteliğidir.
Anthro, ütopyaların çocuğu olarak düşünüyorsun, sanırım mutlu ve sıcak, kavgasız gürültüsüz bir yuvanın minik oğlusun..Ne değere sahip olursan ol, problemli bir hayat kangren olmuş hastalıklı bir vucüttur..Kolu kesip atmazsan o mikrop ol, seni ve yavrularını sarar.Sonra yaşarken ölmekler başlar..Umarım hayallerin gerçek olur dilediğin gibi bir hayat yaşarsın..
İflas etmek için şirket kurana rastlamadım ama boşanmak için evlenen çiftleri gördüğümde hayret ediyorum. Ütopyayla ilgisi yok PiBek’cim, 3-4 kuşak önce böyle yaşıyordu hepmizi anne babaları. Osmanlının çakılması ile kültürel yapısı ve gelenekleri de burun üstü çakıldı ve şu an ki ucube geleneksellik ve mimsiz modern medeniyet ikilemine mahkumuz. Ben yaşanmayan birşeyden bahsetmiyorum. Gerçi ananem ve dedemle aynı ruh dünyasına da sahip değilim ve onlar gibi tartışmasız bir evlilik yaşayamam. Fakat onlar kadar vicdan sahibi bir çift olmayı becerebilirim sanırım. Lazım olan en temel şey de bu. Ben merkezci bakmamak ve vicdan. Çok ütopik bişi değil bu bence.
Anthro düşüncelerini çok beğendiğimi belirtmek isterim.
Ben de beğendiğimden sahiplendim kendi malım gibi. Sen de kullanabilirsin Barialast. Saol.
Bu gün görücü usulü evlenme tarih olmak üzere, boşanma azlığının bir sebebidir. Görücü usulü evliliklerin sağlam olduğunu hiç kimse savunamaz. Değer yargılarından bahsediyorsun, birbirlerini tanımayan bir çift, değer yargılarını ne kadar tanıyabilirler acaba. Yüzünü ilk gecede göreceğin bir eşi sen de istemiyorsun anladığım kadarıyla. Bu tip evlenenlerde zaten büyük çoğunlukla, eğitimsiz, bilinçsiz kimseler. Kader deyip kabullenen kimseler. Erkeğe ses çıkaramayan, işşiz, ekonomik özgürlüğü olmayan biri boyun eğmekten başka ne yapabilir? Kocamdır sever de döver de zihniyetine sahip birinden boşanmayı göze almayı nasıl bekleriz?
Öğretmenlere düşen görevler elbette elden geldiğince yapılır. Çözüm bu değildir. Sorun olmadan önlensin isteğimiz. O çocukları eğitimi için öğretmenlerin yaşadıkları zorluklardan söz etmek istemiyorum. O çocukların yaşadıkları acılara, travmalara dikkat çekmek niyetim. Okulda ya da terapilerde verilen telkinlerin ev de ( anne veya baba tarafından) nasıl bozulduğunu da biliyorum. bütün bunlara sebep, yanlış evlilik ve boşanmalar diye bakıyorum.
Yukarıda yazdıklarımı dikkatle okumamışsın anlaşılan.
Kendi çevrenden hareketle sosyolojik tesbitte bulunuyorsun. Yanlış! Aynı kafada, çevresinde aşık olduğu biriyle çıkarak evlenmiş kimse görmeyen kişiler de tam aksini söyler. Çünkü alemi dardır, kısıtlıdır, gördüğünü genele tabi tutar. Türkiye sosyolojisi senin çevrende gördüklerinden ibaret değil Teacher. Aksine, hala görücü usulü evlenen nice çift var.
Sağlam olup olmaması değil bahis konusu olan, ama istatistikler bu tip evliliklerin daha az boşanma ile sonuçlandığını söylüyor.
Bu iki olgu arasında bir bağıntı yok malesef. Birbirini tanımayla değer yargılarını bilme arasında nasıl bir bağ olabilir ki?
Görücü usulünü de tam olarak bilmiyosunuz siz örtmenim. Benim tercih ettiğimden bahsetmiyorum ben, o beni bağlar ama ben toplumsal olanı değerlendiriyorum. Elbetteki çiftin kendilerini kendilerinin bulması en güzeli ama ondan daha önemli olan her ne şekilde olduysa bu beraberlik, birbirlerini tutan değerlerin ne olduğu. Yukarıda onun için altını çizmek istedim. Gelenekselden anladığınız köylülükse elbette bu değerleri de kafanızda kurduğunuz tahayyülle eğitimsizlik, baskı, cehalet vs ile değerlendirirsiniz. Sizin algıladığınız o geleneksellik ‘köylülük’tür. Ben eski Osmanlı kent yaşamından bahsediyorum. Ne modern ve boşanmaya şartlanmış olarak kurulan ve Batıdan sunulan konserve yaşam tarzları bana makul geliyor. Ne de sizin o eleştirdiğiniz köylülük ve eğitimsizlik. İkincisinde erkek egemen baskı, akıl dışı otoriter yapı, (Türkiye Cumhuriyetine hakim olan siyasi anlayış gibi) şiddet, haksızlık ve kendini geliştirememe durumu söz konusu. Birincisinde de neredeyse ikincisine yakın kadına şiddet olduğu gibi, karşılıklı uyumsuzluk, uyumlu olmama çabası, her an evliliği bitirme blöfleri ve “evli bireysel yaşamlar” söz konusu oluyor. İşte bu ikisi de bahsettiğim manevi değerlerden ve milli geleneklerden yoksun olduğu için aynı ölçüde sakat beraberlikler.Kadim bir ahlak ve geleneksel değer yargısına sahip değilseniz dediğim gibi sakat beraberlik yaşarsınız. Ne şekilde evlenildiği ikincil önemdedir. Aslolan çiftin ahlaki mutabakatlarıdır.
insanları anlamak zor zanaat, niye yuva kurdun, neden aileni dağıtmak istiyorsun? böle popüler kültürden böle aileler çıkar, herdaim en popüler olana yönelmek için gerekirse mevcut olanı yık, geç. allahtan toplum kendi halinde yaşayıp gitmiyo, yoksam yıkılması bikaç 10 seneyi bulmaz. güncel tabirle dini stk lar toplumu kucaklayıp, sarıyor, iyi kötü aile kurumunun yaşamasını ve sürekliliğini sağlıyolar. olmasalardı bizde çoktaan evropa ve amrikanyalı çocuk yapmak yerine köpek besleyen, açık fikirli ve özgür eşler gibi aileler kurmuş olurduk!
teacher07Burada konu boşanma nedenleri değil .Neden ne olursa olsun davulla zurnayla konfetilerle ve heyecanla başlayan bir ömür birlikteliğe söz verilen bir ilişkinin bitmesidir.Zina nedenine dayalı boşanmaCana kast ve fena muameleCürüm ve haysiyetsizlik nedeniyle boşanmaAkıl hastalığına dayalı boşanmaTerk nedenine dayalı boşanmaGeçimsizlik nedenine dayalı boşanma” alıntıdır.
pillibebekkuyuda Boşanma olayını özgürlük olarakmı görüyorsun cık cık. Eş dışında yaşamanın haram olduğu bu yazının içeriğinde yok.
kelebeklerozgurdur DİYOR Kİ, (28 Ağustos 2008 10:55)Bence boşanmaların günümüzde bu denli artmasında (şiddetli geçimsizlik sebebi ile olanlarda ) esas nedenler; günümüz şahsiyetlerinde “ego”nun ciddi anlamda ağır basması, fedakarlık yapmanın kişiliğinden taviz vermekle karıştırılması, fazla özgüven gibi nedenlerdir..Thing DİYOR Kİ, (28 Ağustos 2008 10:58)katılmıyorum.Bende katılmıyorum,kimse ego ve fazla özgüvenden dolayı boşanmaz.Tabi istisnalar kaıdeyi bozmaz.
Anthro seninle aynı düşüncedeyim.
Detan sinek savar,Evlilik beraberinde sorumluluğu getirir, sevdiğin adama oturduğunu, kalktığını, gittiğini, geldiğini söylemek zorundasın..Zorunludur bu..Söylemezsen evlilik olmazzz..Bunu demek istedim.Eş dışında yaşamanın haram olup olmadığını sadece boşanmayı ölüm ve ızdırap olarak gören aciz bünyelere soruyorum..
pillibebekkuyuda bende yazımın içerisinde(Eş dışında yaşamanın haram olup olmadığını sadece boşanmayı ölüm ve ızdırap olarak gören aciz bünyelere soruyorum..)bu cevabı gerektirecek bir düşüncenin olmadığını belirtmek istiyorum.Bu yazıda ne özgürlük ne ego ne de sorumlulukla ilgili.Nedeni ne olursa olsun güzel başlayan bir birlikteliğin bitmesi benim içimi acıtır.
Yazının sahibi misin diyecektim, baktım sahibiymişsin,bitişlerdeki bozulmalarına diyorum ben, ne bozuluyorsun ki, biten biter..Hayat devam ediyor..
şimdi kemal sunal sağ olup bir ah canıım diyecekti ki, yine de hey hey.
Lesör le Kop çağırabilir misin, canım sıkılıyor burada..