Hayat güzel bir yemektir oğlum.Hem de öyle bir yemektir ki yiyenin doymadığı, doyamayacağı, bir türlü sofradan kalkmak istemeyeceği kadar güzel. Keşke bir midem daha olsa onu da yiyerek doldursam diye hayıflanacağı kadar doyumsuz bir yemek. İçinde her türlü acının, tatlının, hüznün, coşkunun, mutluluğun değişik oranlarda olduğu, her başına oturanın farklı lezzetlerle ve farklı sürelerle sofradan kalktığı ama kimsenin tadına doyamadığı yaradanın büyük bir hünerle bize sadece bir kez yeme şansı verdiği yemektir. Bu sofrada kimimiz yemeğin ortasından yer, kimimiz suyuna banarız. Kimimiz etini yerken kimimize ise kokusunu koklamak kalır.Annemizin karnını tekmelememiz yemeğin o güzel kokusunu almamızdandır oğlum.Sofrada oturanların birbirlerine dirsek atması, birbirlerini iteklemesi daha fazla yemeye çalışması onların aç gözlülüğündendir. Oysaki herkesin midesi üç aşağı beş yukarı aynıdır. Sorun sadece herkesin beslenebileceği kadar yemek varken bazılarının aç gözlü olmasıdır. İşte bundan dolayı Tanrı katında en büyük günah kul hakkı yemektir. Sen sadece kendi hakkını ye oğlum.Çünkü önemli olan bu sofrada ne kadar yediğimiz değil, başkasının hakkını yemeden oturuyor olmamızdır oğlum.