“Köln, 17 Kasım 2007ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YENİ BAŞKANILaik, demokratik ve çağdaş bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin en hayatî kurumlarından Anayasa Mahkemesi’nin Başkanlığına hukuk tahsili yapmamış bir kimsenin seçilmiş olması, Cumhuriyetimizin niteliklerine gerekli önemin verilmediğinin bir kanıtı olduğu gibi, şu bakımlardan da olağanüstü düşündürücüdür.- Hukuk Devleti niteliği bakımından: Hukukçu olmayan bir kimsenin Yüksek Mahkeme’nin Başkanlığına seçilmesini anlayışla karşılamak mümkün değildir. Bu nedenle şu gerçeğin altının iki kez çizilmesi, durumun daha iyi anlaşılması bakımından önemlidir: Sayın Haşim Kılıç Sayıştay üyesiyken Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmıştır. Kendisinin Sayıştay üyeliğine seçilmesine olanak veren yasa kuralı, zamanında Anayasa Mahkemesince iptal edildiği halde, istifa etmemiş ve üyeliğini sürdürmüştür. Bu durumun hukuk ahlâkı ile bağdaştığı söylenemez.Dolayısıyla Sayın Kılıç’ın, Anayasa Mehkemesi üyeliğinin bile meşrû olmadığı kanısındayız.- Kadın Hakları ve demokratik nitelikler bakımından: Özellikle Batı ülkelerinde”Türk kadını ikinci sınıf muamele görüyor” biçiminde önyargılar vardır. Kadın ile erkeğin eşit olmadığı toplumlarda halkın tümünün özgür olduğu iddia edilemez. Kaldı ki, Bayan Kılıç’ın başı bağlıdır ve çağdaş bir görünüm vermemektedir. Dolayısıyla da ülkemiz kadınlarının çağdaş statüsünü dünya kamuoyu karşısında küçük düşürmektedir.Ayrıca şu konuların da dile getirilmesi kaçınılmazdır:Haşim Kılıç’ın, Anayasa Mahkemesi tarafından bugüne kadar alınan kararlarla ilgili olarak kullandığı oyların yönünü bilen her vatandaş, kendisinin tarafsız olmadığını da bilir.(Her nedense, laiklik ya da benzeri konularda Yüksek Mahkemede genellikle iki muhalif oy olur: Haşim Kılıç ve Sacit Adalı’nın oyları. Her ikisi de – “Anayasa’yı bir kez delsek ne olur ki?” diyebilecek çaptaki Turgut Özal’ın atadığı üyelerdir).Bir de şu gerçek insanın yüreğini yakıyor: Atatürk’ün Önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimi ve Atatürk İlkeleri bakımından olağanüstü duyarlı olduğuna tüm ulusumuzun tanık olduğu Üçüncü Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER’in atadığı Anayasa Mahkemesi üyelerinin bazılarının da Haşim Kılıç leyhine oy kullanmış olmaları gerçeği.Çağdaş insanı kahreden görünüme bakınız ki, Atatürk’ün ve Atatürkçülerin Türkiyesi’nde Cumhurbaşkanının, Başbakanın, çoğu Bakanların ve Anayasa Mahkemesi Başkanının eşleri, bu yetkili kişilerin çağ dışı olduklarını – baş bağlayarak – yansıtmakdadırlar.Bu acı tablo çağdaş Türkiye’ye sahip çıkamayanların çaresizliğinin belgeli bir kanıtıdır …Dursun ATILGANAvrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri FederasyonuGenel Başkanı”
Böyle saçma sebepler üretmeye gerek varmı, “sevmiyorum işte istifa etsin” de, yeter birader.Bakın ilgili bir anektod;1950 seçim kampanyasında, demokrat partili biri probaganda yaparken atıp tutuyormuş;”Bu ismet paşa var ya bu ismet paşa, asker kaçağıdır…”Nutuktan sonra yanına yaklaşan biri,”Yahu hem paşa diyorsun hem asker kaçağı diyorsun olur mu böyle” diye serzenişte bulunmuş.Cevap;”Yahu sevmiyorum işte başka ne diyeyim”
Ben de söylenen lafa bakarım laf mı, söyleyen adama bakarım adam mı?(Genelkurmay eski başkanının, rütbesi hırsızlığı nedeniyle erbaşlığa indirilmiş paşa bozması için söylediği sözden alıntıdır. Vay be, bu tip adamlar hep birbirinin klonu oluyor, birinin yediği laf muhakkak bir diğer klonuna da giydiriliyor..)
“Guguk27.12.2008 04:12Avukat Merkez Bankası Başkanı.Hemşire Kuvvet Komutanı.Biyolog Diyanet İşleri Başkanı.Veteriner MİT Müsteşarı.Olabilir mi?Tornacı Tiyatro Genel Müdürü?İstediğin kadar kaz…Arkeolog Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı görülmüş müdür dünya tarihinde?*Üç işi, canı çeken herkes yapabilir.Siyasetçilik.Müteahhitlik.Gazetecilik.*”Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur” palavrası da, buradan çıkmıştır zaten. Hiçbir bilimsel kritere dayanmadığı için, “ana rahmi”ne dayandırılır…O nedenle, tarikatçılar basın kartı taşıyor, binalarımız çöküyor, adını bile bilmediğiniz adamlar Meclis’te oturuyor.*Şu an yaşanan kaos, budur…*YSK Başkanı, hukukçu.Danıştay Başkanı, hukukçu.Yargıtay Başkanı, hukukçu.Anayasa Mahkemesi Başkanı?İktisatçı.*Hiç boşuna kafa yormayın… “Yargı”mızın aniden allak bullak olup, medyamıza, inşaatlarımıza ve siyasetimize benzeme sebebini başka yerde aramayın.*”Anayasa’yı bi kere delmekle bi şey olmaz” diyen Turgut Özal’ın taaa 1990’da yaptığı tercihin sonucudur bu…Bugün AKP’nin yaptığı tercihlerin, taaa 2023’te yaratacağı sonuçları da, varın siz hesap edin artık.”
11 üyenin 8’nin katılmadığı açıklamayı hangi hukuka dayanarak yaptı.AKP demokrasisdir bu ve İBDA-C’li olduğu kanıtlı birisi yalancılıkla hukukun en üst makamında oturamaz!!!
Geri zekalılar aşağıda alıntıya rağmen gerçeği idrak edemeyecek ve neresinde hukuk bunun diyecektir ama anlamak isteyenler için buyrunuz.
Yargıdaki kavgaAnayasa Mahkemesi, belediyeler yasasının bazı maddelerini iptal etti; bazı maddelerini onayladı. Böylece “hakem” son sözü söylemişti, belde belediyelerinden hangilerinin hukuki varlıklarının sona erdiği ve bu yüzden seçime giremeyecekleri belli olmuştu. (Karar No: 2008/153)Fakat Danıştay 8. Daire farklı bir karar verdi; bazı belediyelerin dava açma hakkı devam ediyordu, öyleyse hukuki varlıkları sona ermemişti… (Karar No: 2008/8384)Bunun üzerine YSK görüş bildirdi: Bu belediyelerin madem hukuki varlıkları devam ediyor, öyleyse seçime girebilirler!Ve gerçekten kaos! Seçimin meşruiyeti tartışmaları!..Anayasa yargıçlarıBu tablo karşısında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, mahkemesinin kararını savundu; Yüksek Mahkeme kararına uymadığı gerekçesiyle Danıştay’ı eleştirdi…Fakat Anayasa Mahkemesi’nden “8 üye” Kılıç’ı eleştirdi, hatta suçladı!Yine teknik ayrıntıya girmeden belirteyim; temel ihtilaf noktası şu:Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre, 22 Mart 2008 tarihinden itibaren 60 gün içinde iptal davası açmayan belde belediyelerinin hukuki varlıkları sona ermişti; dolayısıyla seçime girmemeleri gerekecekti. Üzerinden değil 60 gün, aylar geçtiğine göre iş hallolunmuştu.Fakat Danıştay 8. Daire, bu tarihi değiştirdi; 6 Aralık’tan itibaren 60 gün içinde iptal davası açan belediyelerin hukuki varlığının devam etmekte olduğuna karar verdi! Süre dolmadığına göre, bir dilekçe verip seçime girebileceklerdi!Buradaki hukuki sorun şudur:Anayasa Mahkemesi’nin “22 Mart 2008” diye karara bağladığı tarih, herkesi, bu arada Danıştay’ı da bağlar mı, bağlamaz mı?!Değişik dünya görüşlerine sahip hukukçular, Prof. Ergun Özbudun, Prof. Hikmet Sami Türk, Prof. Ülkü Azrak, “Anayasa Mahkemesi kararı herkesi bağlar” diyor, zaten anayasa hükmü de böyle.‘8 üye’ ne diyor?Fakat Anayasa Mahkemesi’nin bir kısım üyeleri bu hukuki tartışmaya ışık tutmak yerine, mahkemesinin kararının bağlayıcılığını savunan Haşim Kılıç’ı suçladılar!Anayasa Mahkemesi, söz konusu “22 Mart 2008” tarihini hükme bağlayan kararını 5 muhalif üyeye karşı 6 oyla almıştı.Bu 5 üye Kılıç’ı eleştirse, tamam… Fakat 5 sayısını 8’e çıkarmak için, müzakere ve karar oturumlarına katılmamış bir asıl ve iki yedek üyeyi de katarak “8 üye karşı çıktı” diye açıklama yapmalarını doğrusu çok yadırgadım.(Tipik bir laikçi çarpıtması MD.)Yüksek yargıda görüş farkları elbette olacak ama bu kadar kutuplaşma hiç yakışmıyor!Bu “8 üye”, keşke, Anayasa Mahkemesi’nin “22 Mart 2008” tarihini hükme bağlayan kararının “bağlayıcı olup olmadığını” açıklasalardı hepimiz aydınlanmış olacaktık. / Taha Akyol
başbakanın’dan 15 dk sonra yalakalık yapacam diye kendi başına açıklama yapıp geride kalan 8 üyesini iplemeyen bu adamın elbette savunulur bir yanı olamaz.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
haşin kılıç.
öcalanı oturtun o zaman
Söyliyecek laf olmayınca ne de güzel saçmalıyo bizim şoparlar.hahaha..
Anayasa mahkemsinin başına sırf başı örtülü diye hukukçu yerine iktisadçı getirirsen olacağı budur.
eşinin başı örtülü
Böyle saçma sebepler üretmeye gerek varmı, “sevmiyorum işte istifa etsin” de, yeter birader.Bakın ilgili bir anektod;1950 seçim kampanyasında, demokrat partili biri probaganda yaparken atıp tutuyormuş;”Bu ismet paşa var ya bu ismet paşa, asker kaçağıdır…”Nutuktan sonra yanına yaklaşan biri,”Yahu hem paşa diyorsun hem asker kaçağı diyorsun olur mu böyle” diye serzenişte bulunmuş.Cevap;”Yahu sevmiyorum işte başka ne diyeyim”
kim sever ki anayasa mahkemesinin başkanını ?Bana ne adamdan ?Ben sadece göreve uygun mu değil mi ona bakarım.
Ben de söylenen lafa bakarım laf mı, söyleyen adama bakarım adam mı?(Genelkurmay eski başkanının, rütbesi hırsızlığı nedeniyle erbaşlığa indirilmiş paşa bozması için söylediği sözden alıntıdır. Vay be, bu tip adamlar hep birbirinin klonu oluyor, birinin yediği laf muhakkak bir diğer klonuna da giydiriliyor..)
heh gel şöyle meydana antröcüm..öle gizli gizli, münafık münafık takılma hafifte.( sen bilirsin bu tip takılmaları fettoştan.takiye hesabı )
Yılmaz Özdil
11 üyenin 8’nin katılmadığı açıklamayı hangi hukuka dayanarak yaptı.AKP demokrasisdir bu ve İBDA-C’li olduğu kanıtlı birisi yalancılıkla hukukun en üst makamında oturamaz!!!
Geri zekalılar aşağıda alıntıya rağmen gerçeği idrak edemeyecek ve neresinde hukuk bunun diyecektir ama anlamak isteyenler için buyrunuz.
başbakanın’dan 15 dk sonra yalakalık yapacam diye kendi başına açıklama yapıp geride kalan 8 üyesini iplemeyen bu adamın elbette savunulur bir yanı olamaz.
Zeka özürlü, okuduğunu anlayamayan bir insanla anlaşmak gerçekten çok zor…