Sayfalarca şiirler, mektuplar ve masallar yazan ve ağırlığını taşıyamayıp çekip giden mi?
İlişki boyunca karbon kağıdına sadece 2 içten cümle yazmış olan ve çekip giden mi ?
değişkenler :
subject’te eksik kalan soru(lar) :
hangi kadınla yaşanılası ilişki daha değerlidir ?
göreceliliği yaratan değişkenler aslında mercekler aynı olduğundan aynı çıkış noktasına dönmemize sebep olmaz mı ?
dostoyevski gerçekten ellerinden öpülesi bir insan mıdır ?
yorumlar
Kafam karıştı… Aslında karışmadı.ben yukarda yazılanlar için sayfalarca cümle kurabilirim. Önemli olan yukarda ki yazarın bu cümlelerin ardından silkinip kalkabileceği mi? Yani taşıyabilir mi? Yazan taşıyabiliyorsa okuyan da taşıyabilmeli. Önemli olan yazmak değil. Önemli olan yazarın size ne anlattığı, ya da nasıl anlattığı değil. Önemli olan sizin ne şekilde anladığınızdır. Dur bi dakika! Sabah 2 oldu. Hala kola ve sigara içiyorum, hala ofisteyim. Hala yazmak ile ilgili beynimde tilkiler var. hepsinin de kuyruğu birbirine değiyor.Ama kız meselelerine kafam basmıyor daha doğrusu işime gellmiyor.hangi kadınla yaşanılası ilişki daha değerlidir ? Son zamanlarda karşılaştığım en zor soru bu… Çok göreceli cevapları var. Her kadın iz bırakır… Her erkek te iz bırakır. Önemli olan o izleri nerende taşıdığındır. Omuzlarında taşıyabiliyorsan işin kolaylaşabilir. Ama aynaya baktığın da o izleri gözaltında görüyorsan sanirim azcık şansa ihtiyacın var kendinden yana.Sonra, kendime sordum, soruyu biraz değiştirerek. Vermedim cevabını kıllığım üzerimde… Çenem de düştü.Düşünmeliyim azcık.ps: aşk meşk- heyecanlı-keyifli- mutludurumları söz konusu.Madem öyle, otur oturduğun yerde ne kaşınıyorsun?
izin verdiğin veya istediğin her kadın iz bırakır/bırakabilir.. önemli olan ne kadar yazdıgı, çizdiği, anlattığı mı yoksa kendını/sevgisini anlatabilmesi mi? iki kelime veya onbinlerce onemli olan üzerinde yarattığı etki! yasanılası ilişki olup olmadıgı yasandıkca anlasılmalı kı yasanılası yanları bulunmalı/cogalmalı.. önceden tespit edecegın her yasanılasılık senın düşündüklerin onun anlattıklarıyla sınırlı.. bazı seylerın yasanmadan anlamadan tadı yok.. tıpkı anlatılamayan ask-meşk mevzuları gibi…
zor soruymus, bir yerde okumustum, kadinlar ilgi gormek, guzel olduklarina inanmak isterler diyordu. bu durumda giden kisi erkek, arkada kalan kisi kadin olsaydi, birinci secenegin biraktigi iz daha derin olurdu demek lazim.erkekler icinse birilerinin hayatinda degerli olmak isterler, birilerinin onlara ihtiyacinin olmasini beklerler diyordu ayni yazar (elif safak olabilir). bu durumda giden kisilerden birincisi daha yetkin ise, ikincisi daha kalici (yani derin) izler birakmis olabilir.Ama sonunda tum izler kapanir :))
Kizlar guzeldir erkeklerde yakisiklidir… Sorun acilarimizi ve sevinclerimizi, okudugumuz kitaplari anlatacagimiz kisiler bulmak ask’i sadece karsi cinste aramak bana su siralar cok sacma geliyor. Bu yuzden de hep cocuk kalsaydim diyorum. Hayat o kadar onemli ki bosver deyip cekip gitmeyi bilmeliyiz sevgili icinde boyle yapilabilir. Dusunsene dunya da yaklasik 6 milyar insan var bir suru insan, elbette ki iyiyi ve guzeli birgun bulacagiz…
kendi adıma; “aşkı hemcinslerimde aramak”ta bana saçma geliyor.tabii bu senin kendi kişisel görüşün.
ancak erkek iz bırakabilir.
polemik yaratan boş bi laf seninkisi…o da iz bırakır; diğeri de !
kadın öyle ya da böyle iz bırakır.. her erkek de, kadın onda iz bıraktığı için karabatak gibi arada sırada kafasını çıkartıp kadına kendini hatırlatıp sonra yeniden kaybolur..
kadının dediği olur.
bu olsa gerek.
Karşındakinden etkilenmek senin tercihindir. İz bırakılmak da öyle. Aynı kadını senin farklı modlarında tanrıça ya da farkedemeyeceğin kadar önemsiz algılayabilirsin. Love story’nin arkasında otuz yıl ince hastalık çekmek ya da olayı ertesi gün sadece eski bir anı olarak hatırlamak da mümkün.Acı çekenler kendilerini cezalandırmak isteyenlerdir. Kendi yazdığımız hikayelerin kahramanlarıyız sonuçta.
iz birakir…
iz miz düşünmezsin, aşıksındır, ayakların yerde diildir, kırmızı ışıkta bile duramazsın, için içine sığmaz.Ne zaman ki dünyaya geri dönersin işte o zaman oyun başlar vücudunu seyretmeye başlarsın aynada; sadece senin görebildiğin isimden dövmeler belirir
ben de tam onu diycektim. adam, madam hikaye… insan ne ederse kendisine eder zaten efendim.hep diyorum, merakliyiz biz buna. sen farkli, ben farkli, ben dun farkli, bugun farkli, herkes zaten hep farkli… hatta aslinda kadin bile yok! ozur dileyerek uzaklasiyorum. kendimizi sevelim, sevmeyenleri dovelim…
hatta aslinda kadin bile yok! = neyi nasıl görmek istersen öyle görürsün…
kendi capimca matrikis espirisi yaptim, ustume gelmeyin zaten radyokafaliyim, aglarim :((
yakar tenini, derini… dövme gibi ve sonra çıkar mı “ne olursa olsun” yine dövme gibi bir süre sonra ?peki ya o kırmızı ışıkta geçerken başka bir kız ruhu ile çarpışırsan hem de o kız da kırmızı ışıkta geçmişse . . .
burada aşk kokusu alıyorum.
ayrica dövmeye iyi bakarsan bişe olmas. 2 senede bir üstünden geçmek lazim. nemlendirmek lazım. Güneşe çıktığında koruyucu krem sürmek lazim… bunların akabinde dövmeye bişe olmuo.Aşk’ta bööle bişe belki.Kirmizi Işıkta Yürümek die bi kitap okumustum. Sabaha karşı yeşil ışıkta geçmek süper oluo. zihnin dinleniyor.
erdal atabek’ indi di mi o ?şey diyordu;sevgimiz kırmızı ışıktaaşkımız kırmızı ışıkta… fln.
Hiç rastlamadım ama kiminse güzel bir benzetme, teşbih, ironi.Yüreine sağlık.
Sadece başlığa cevap verilmeye başlandı, yazının bütününe cevap verebilirseniz güzel olur, asıl bu şekilde çizilmiş bir resmin dışardan nasıl gözüktüğünü merak ediyorum.
Erdal Atabek’tir kendisi.“Sevgimiz kırmızı ışıktaAşkımız kırmızı ışıktaİçimiz kırmızı ışıktaDışımız kırmızı ışıktaGünümüz kırmızı ışıktaGecemiz kırmızı ışıktaKırmızı ışığa dur diyoruzArtık dur, artık sen durGökkuşağında yaşamak istiyoruzYaşamın binbir rengini istiyoruzİnsan insana yaşamak istiyoruz”İnsan İnsana…”Bir de “KIŞKIRTILMIŞ ERKEKLİK BASTIRILMIŞ KADINLIK” vardı.Pek güseldi.
resmin dışardan nasıl gözüktüğünün hiçbi önemi yok. önemli olan o resmin içine girip cevabı orada bulabilmek. bunu da sen yapabilirsin sanirim. Kırmızı ışıkta geçip resmin içine girmeye çalışabilrisin. Ama eğer kırmızı ışıkta geçerken onunla çarpışırsan resmin içine girmeyebilrisin.Canım çok pis aşk dolu şeyler yazmak istiyor. Acılı olsun, gözyaşı olsun, kaygı olsun, uykusuz geceler olsun, dalıp gitmeler, dalıp çıkamamalar olsun, sabah olmasın, gece gelmesin, heyecan olsun, çoşku olsun, kedilere gülümsemeler, bakkal ahmet abi’ye manasızca bakışlar olsun…Sayfalar dolusu mu yazsam?Yoksa karbon kağıdına çok içten bir cümle mi yazsam?Bu değil!Çok aşık olmadım ama her aşık olduğum da gecelerce yazdım. Hepsine de iz bıraktım, hepsinin de izlerine de çocuğum gibi bakıyorum. Karbon kağıtlarını da hiç bir zaman sevmedim.Bundan 2 ay önce giderken küçük not kağıdı üzerine bir – 2 cumle bişey yazmış. bugun masamı yerleştirirken gördüm. bu gunluk geldi aklıma…düşündüm kendi kendime.Kadın da erkek te bencil işte…
aslinda “neden bu israr?” diye soracaktim ama cevap veren verir degil mi?.. neyse..
istek sadece, ısrar yok. Merak var ama adı ısrar değil. Hani birşey nasıl yanlış ve tersinden ve en beklenmedik yerinden anlaşılır diye sorsalar herhalde böyle olurdu, “ısrar” dedi ya, özürdilerim.
vay be erdal abimize bak, çok konferansını dinledim, kitabını okudum da bu yönünü bilmiyordum, ellerine sağlık.
Bencillik değil sıkıldım, kendi aynasını kendi kıran kızlardan ve içlerindeki boşluğu kalpleri kirpileşmiş, yürüdüğünde yerde yaldızlı iz bırakan sümüklü salyongozlar ile doldurmaya çalışanlardan
aynasini kendi kiran…???nasi yani?
bu kadar redx :=) |-| aynasını kendi kıran.ne anlaşılıyorsa o kadar kalsın, bitmis bir resim ile oynamam.
bilmiyorum bence iz bırakıp bırakmamak çok ta önemli sayılmaz ama bunun sizin elinizde olduğununu dusunuyorum istediğiniz insanın hayatında önemli bir damga olabilirsiniz aslında sadece kadının nasıl davrandığına bağlı değil erkeğin karakterine ve kadına hissettiklerine göre değişir eğer iz bırakmak isteyen bir kadın da varsa erkeğin etkileneceği yolları çok iyi bulur ve hiç unutulmazyani bence unutulmaz
Gökyüzünden düşen her yağmur damlası gibi sıradan gözükse de bir kadının bakışlarının erkeğin gözüne düşüşü, başka hiç bir kadında bulunamayacak o kadına özel bir ıslaklık bırakır.İz bırakmak ya da bırakmamak, çıkmaz sokakla sonlacak bir soru değil, zaten tek başına bunu sorsam “kadınlar yatakta ne ister” gibi geyik olurdu. Dikkatimi çekti de subject de eksik kalan sorulara kimse cevap vermemiş.
küçük bir orman kadar yazdım.ondan biraz daha küçük bir orman kadar da o bana yazdı.yazmıştım..yazmıştı..bir hafta kadar önce bütün yazdıklarım bana geri geldi..ve onun yazdıkları da..dandik bi simit cafe de dandik bi masada oturup gülümseyerek hepsini parçaladım ve geri dönüşüme gönderdim.ilk değildi bu..daha önce de yırtmıştım..zaten geri gelen sayfaların yarısı yırtılmıştı..şimdi ne istediğimi ne hissettiğimi bilmiyorum.aradan 6 ayı aşkın bi süre geçti…ne zaman bitti bilemiyorum..zaman zaman bitti sanırım..ve zamanla..o yüzden bi tarih yok söyleyebileceğim.oysa biz iki farklı şehrin sokaklarındaki kırmızı ışıklardan ışık hızıyla geçerek bizim şehrimizde çarpıştırmıştık ruhlarımızı..insan yoruluyor..sizce aynı tutkuyu bir daha bulmak hissetmek mümkünmü? yoksa ihanet mi olur tekrar aramak..bitmesini isteyip de her yenilikte ihanet ediyormuş gibi hissetmek nasıl bir çıkmazdır..ben çözemiyorum..bende izleri var..istiyormuyum o izleri bilmiyorum..hala acıtıyor.ben onda çiçek bozuğuyum..iz bıraktım.bırakırım.kadın mutlaka iz bırakır..erkek isterse iz bırakır.kadın isterse o izleri siler..erkek istese de silemez..