Gişe açılır açılmaz dünyanın en güler yüzlü insanlarından biri olan Barış’a koştum ve biletimi aldım. Yaklaşık bir ay vardı. İçim kıpır kıpırdı.Geçen sezon Oyun Atölyesi’nde Tiyatrotem’in bir oyununu izledikten sonra Antre Cafe’de otururken Haluk Bilginer ve Kemal Aydoğan’ın bir masada gözlüklerini takıp oturmuş önlerindeki milyonlarca kitaba yoğunlaştıklarını görmüştüm. Demek yeni bir projeye yelken açılıyordu. Sonra kulağıma bir Şekspir oyunu sahneleyecekleri gelmişti.

Size önceden yazmış olduğum Haluk Bilginer ve Şekspir Müzikali adlı yazımda kısaca bilgi vermiştim.İleri sarıyorum ve oyun gününe dönüyorum.Cebimde biletim, yazın uzatmalarını oynayan sıcak bir 1 Ekim akşamı… Bütün tiyatroların sezonu açtığı gün. Ben yine sezonu Oyun Atölyesi ile açacağımı kesinleştirmiş ve kapıdayım.Tüm oyunların ışık tasarımını yapan harika adam İrfan Varlı her zamanki gibi kapının önünde pipo içiyor. Çaktırmadan göz göze gelmeden içeri süzülüyorum. O kadar karizma bir adam ki selam veremeyip kaçıyorum her seferinde. Fuayeye iniyorum. Daha pek kimse yok. Gözleri parıl parıl parlayan birkaç kız – tahminimce stajyerler – ortalıkta dolaşıyorlar. Hemen broşür satın alıyorum ve en kuytu köşeye oturup heyecandan titreyen ellerimi gizleyerek broşüre bakmaya başlıyorum.İlk göze çarpan şu:Söz: William ShakespeareMüzik: Tolga ÇebiNe kadar farklı ve özgün değil mi? Yönetmen ve çevirmen daha sonra geliyor. Hiç alışık olmadığımız bir durum. Daha sonra oyun başlayınca gerçekten de müziğin yönetmenden de oyuncudan da ön planda olduğunu görüyorum.

Şekspir Müzikali, çoğu kişinin beklediği ve gördüğü müzikallerin aksine içinde uzun diyalogları barındırmıyor. Sadece müzikten oluşuyor!Biz başka türlü(!) müzikallere alışığız ya hani şu 20 senedir devam eden gibi, o yüzden garip gelebilir başta.Haluk Bilginer’de ne hoş bir ses varmış bre! Tamam Neredesin Firuze’de dinledik, Karagöz Hacivat’ta taçlandırdık, hatta bir tv programında Aşkın Nur Yengi ile şarkı dolu bir düet gecesine de tanık olduk. Ama bu bambaşka!Daha perde açıldığı andan itibaren Haluk Bilginer’in dublajlardan aşina olduğumuz güven verici kadife sesi uzun bir süre bizi konuk ediyor Oyun Atölye’sine…Müzikalde bir de Soykarı’lar var. Dört tane hatun… Sağdan girip sola atlayan, örgü ören, uçan uçuran kaçan kaçıran enerji saçan dört birbirinden güzel oyuncu. Prova notlarından gördüğümüz çılgın eğlence anlayışları hala devam ediyor. O kadar keyif alarak oynuyorlar ki seyirci olarak zıpır zıpır zıplıyorsunuz yerinizde…

Efendim daha fazla yazamıyorum, detaya girerim de büyüsü kaçar diye korkuyorum. Gidiniz, izleyiniz. Sonra bana hak verceksiniz.Son bir husus daha…Biletlerin pahalı olmasından yakınmayın, bu kendiniz için bir hediyedir!