bildirgec.org

müzikal hakkında tüm yazılar

GREASE (1978)

snail | 07 March 2011 15:10

Grease;yönetmenliğini Randal Kleiser’ ın yaptığı 1978 ABD yapımı müzikal/komedi. Ülkemizde 1980’de gösterime girdi daha sonra onsekiz yılın ardından gelişen teknoloji ile birlikte bir takım dijital yenileme işlemi uygulanarak 1998 yılında sinemalarda tekrar gösterildi.
Filmin konusuna glecek olurasak: Dany zuko ( John Travolta) ve Sandra olsson ( Olivia Newton John) bir yaz aşkı yaşamışlardır ve yaz biterken ayrılmaları gerekmektedir. Sandy Avustralya’da okuluna devam edecektir fakat umulmadık bir şekilde Avustralya’ya gitmeyip tesadüfen Dany ile aynı okula kayıt olan Sandy okulda karşılaşırlar. Dany okulda ki popileritesini kaybetmekten korkarak Sadny’den uzak durmaya çalışır fakat bu pek mümkün olmaz…

New York Üçlemesi 3-Rüya mı bu? Çantam bulundu…

hayalicindegecti | 10 November 2010 11:40

-Yupiiiiiiiiiiiiiiiii
Bu neşeli haykırış Manhattan’ın göbeğindeki tüm gökdelenlerde yankılandı… E, boru mu bu? New York’ta çanta kaybetmek ne demek? Felaket, hatta felaketin de ötesi demek. Pasaport, kimlikler, kredi kartları, biraz nakit para… Komik ama, uğur getirsin diye çantaya konulmuş bir at kestanesi ve palamut…
-Peki çanta nasıl bulundu?
-Anlatayım… Yaramaz çanta, küçük, omuza asılan uzun saplı ve gayet sıradan görünümlüydü. Mağazanın birinde bir ceket denemiş ve bırakmıştım. Ceketi denerken çantamı da askıdaki başka bir ceketin üstüne aksesuar gibi asmışım. Aynı anda da çantayı unutup çıkmışım mağazadan (dalgınlığım bilinir, ayrıca elde şemsiye, başka bir alış veriş çantası vs. var) Neyse işte Central Parktan telaş içinde ayrılıp, filmi geriye sararak daha önce uğradığımız her yere tekrar girip baktık, yok, yok, yok, evet artık çantadan ümidi kesmişken bingo… Tam karşıda bir ceket ve omzunda asılı çanta, benim çantam… Olayı duyanlar, “çanta cekete aksesuar gibi asıldığı için dikkati çekmemiş ve çalınmamış, New York’ta bu bir mucizedir” dediler…
-Eee sonra?
-Mutlu mu mutlu bir öğlen yemeği yedik önce, hatta şampanya bile içtik. Sonra planımızın diğer maddelerini uygulamaya koyduk…

The Rocky Horror Picture Show

duygu bircan | 20 September 2010 14:25

Bu filmden ya nefret edeceksiniz ya da hayatınızın filmi olacak. Filmle ilgili söylenilecek, anlatılacak çook fazla şey var. Öncelikle, harika oyuncu kadrosuna sahip bir müzikal. Tim Curry başrolünde filmin, en yakışıklı en çekici olduğu dönemde hem de, zaten fotoğraflarına göz atarsanız ben bu adamı bir yerlerden hatırlıyorum diyeceksiniz. En önemli diğer rolü ise Pennywise; bir katil palyaço, bir transeksüel. Şimdilerde ise çocuk filmlerinde kötü adam rolleri yaparak kendini harcıyor. Diğer tanınmış oyuncumuz ise Susan Sarandon. İç çamaşırlarıyla ortalarda koşturan Susan Sarandon’ı çok seveceksiniz! Son önemli oyuncu ise Meatloaf ve tabii ki şarkılarıyla filmi güzelleştiriyor.

Filmin konusundan biraz bahsetmek gerekirse, mutaasıp bir çift olan Brad ve Janet’in yolları talihsizlikler sonucu transeksüel bir uzaylının malikanesine düşer ve danslar başlar.

rocky
rocky

JIM CARREY

AsetilCoa | 20 July 2010 11:22

Jim carrey. Gerçek adıyla James Eugene Carrey. 1962’de Kanada’da doğan ünlü bir komedyen o. Sadece komedyen demek yanlış olur. O bana göre inanılmaz yetenekli bir aktör. Bu başarısının ardında zorluklarla dolu bir geçmişe sahip aslında. Ailenin bu sakin, küçük çocuğu mali kriz geçiren ailesine yardım etmek için okulunu bıraktı, fabrikada çalışmaya başladı. Yaşadığı zorluklara rağmen hiçbir zaman gülmeyi ve çevresini eğlendirmeyi bırakmadı ama. Ayna karşısında, sınıfta, heryerde ufak standup showları yapıyordu. Babası onun hayatını mahvettiğini ve yeteneğinin ziyan olduğunu düşünüyordu. Babasının uğraşlarıyla ve annesinin diktiği komik sarı kostümüyle ilk kez sahneye çıktı ve komedyenlik kariyeri başlamış oldu. Çok sevdiği ve “Man on the Moon”da hayatını oynadığı komedyen Andy Kaufman gibi zorluklarla başladı meslek hayatına. Yuhalandı, izleyiciyi güldürmeyi başaramadı. Yapmayı istediği işlerin peşinden koştukça daha çok nefret etti insanlar ondan. Şu anda bile birçok hayranı olmasına rağmen birçok kişi tarafından da yaptığı işler itici bulunuyor. Oyuncu olarak değil, iyi bir komedyen olarak değilde, insanları eğlendirmek için şaklabanlık yapan biri olarak görülüyor, yeteneği küçümseniyor. Aynı Andy Kaufman gibi.

Dreamgirls (2006)

queennothing | 11 February 2010 12:36

1991 senesinde hayatını kaybeden Amerikan yazar Tom Eyen‘in kitabından uyarlanan 2006 çıkışlı müzikal film “Dreamgirls” (Rüya Kızlar), Oscar Ödüllü Amerikan yönetmen Bill Condon tarafından çekildi. Oscar Ödüllü Amerikan aktör Jamie Foxx, üç defa Oscar’a aday gösterilen R&B müzisyeni Beyoncé, Oscar adaylığı bulunan Amerikan aktör Eddie Murphy, aktris Anika Noni Rose, Oscar Ödüllü Amerikan aktris Jennifer Hudson ve dört defa Emmy adayı olan aktör Danny Glover gibi isimlerin rol aldığı yapım, 6 farklı dalda Oscar adayı oldu ve 2 dalda Oscar sahibi oldu.

Denna Jones, Effie Whiite ve Lorrell Robinson, üç sıkı arkadaşlardır. Şarkı söylemeyi seven ve bu yolda ilerlemek isteyen üç kız, birlikte bir müzik grubu kurarak, yetenek yarışmasına katılırlar. Yarışmayı izleyen menajer Curtis Taylor’un beğenisini kazanan üçlünün müzikal kariyeri artık resmen başlamıştır. Dönemin en başarılı müzisyeni James Early’nin arkasında vokal yapan Deena, Lorrell ve Effie, bir süre geri vokallik yaptıktan sonra, kendi gruplarını kurmaya karar verirler.

Müzikal Filmler

cansualtas | 01 February 2010 12:03

Sinema ve müzik sanatının harmanlanmasıyla sunulan müzikal filmler, bazen öykünün şarkılarla bütünleştirilmesiyle bazen de sanatçının biyografik yaşamını konu almasıyla karşımıza çıkıyor.
’90’lı yıllar müzik/ müzikal filmlerin kilit noktasıydı.

’90 öncesinde çekilen filmler özgüven, aşk, sevgi, cesaret, sadakat, masumiyet, gurur temalarını yoğun şekilde işlerken, ’90’ sonrasındaki yapımlar daha modern bir çizgide ilerliyor. Gerek çekim teknikleri gerekse karakterlerin iç dünyaları, içinde bulunduğumuz teknoloji çağının birer kopyası olarak her yıl beyazperdedeki yerini alıyor.

The Phantom Of The Opera: İlk sahneye koyuluşundan yıllar sonra tekrar beyazperdeye uyarlanan film Andrew Lloyd Webber’in en ünlü müzikal eserlerinden birisi.

Amadeus: Wolfgang Amadeus Mozart’ın yaşamını anlatan biyografik film 8 dalda Oscar Ödülü kazanan iddialı yapımlardan birisi.

Wizard Of Oz: En iyi aile filmi olarak seçilen yapım, bizleri büyülü bir dünyaya götürürken masalımsı bir şekilde hayatın güzelliklerini sıralıyor.

Rumba: Aşkın en saf halini anlatan yapım aynı zamanda rumba dansını ekrana taşıyor.

Copying Beethoven: Beethoven’ı ve 9. senfoni dönemini anlatan film müziğin aşkını iliklerimize kadar hissettiriyor.

The Wall: Pink Floyd’un müziklerinin eksik olmadığı film Pink karakterinin yargılama, hesaplaşma ve tükenişe doğru giden hayatını konu ediyor.

Cabaret: Dramatik müzikal tadındaki film hala tiyatroyla ve oyunlarla tekrarlanan yapımlardan birisi.

Flashdance: Genç bir kadının dansa olan tutkusunu konu alan yapım aynı zamanda feragat, imkansızlık, kendine güven öğelerini işliyor.

Singin’in The Rain: Sessiz sinemadan sesli sinemaya geçişi anlatan romantik film klasikler arasında yer almaktadır.

Dirty Dancing: Dans ve müzik ağırlıklı film, toplumsal sınıf ayrılılıkları ve ilk aşk üzerine dikkat çekiyor.

Evita: Arjantin’in First Lady’si Eva Peron’un yaşamını anlatan filmde Madonna başrol oynuyor.

DreamGirls: Hırslı bir menajeri ve üç kadından oluşan müzik grubunu konu ediniyor.

Haluk Bilginer ve Şekspir İşbirliği

admin | 02 December 2009 15:27

Gişe açılır açılmaz dünyanın en güler yüzlü insanlarından biri olan Barış’a koştum ve biletimi aldım. Yaklaşık bir ay vardı. İçim kıpır kıpırdı.

Geçen sezon Oyun Atölyesi’nde Tiyatrotem’in bir oyununu izledikten sonra Antre Cafe’de otururken Haluk Bilginer ve Kemal Aydoğan’ın bir masada gözlüklerini takıp oturmuş önlerindeki milyonlarca kitaba yoğunlaştıklarını görmüştüm. Demek yeni bir projeye yelken açılıyordu. Sonra kulağıma bir Şekspir oyunu sahneleyecekleri gelmişti.

Sam Mendes’in müzikal projesi: Charlie and the Chocolate Factory

queennothing | 09 October 2009 17:38

Roald Dahl‘ın başarılı eseri “Charlie and the Chocolate Factory“, 2005 senesinde Tim Burton tarafından sinemaya aktarılmıştı. ‘En İyi Kostüm Tasarım’ dalında oscar adayı olan filmde, Johnny Depp, Helena Bonham Carter, Freddie Highmore, Noah Taylor, Christopher Lee de yer almıştı.
Aradan 4 yıl geçmişti ki, Willy Wonka ve Charlie’nin fantastik macerası tekrar karşımıza çıkmaya hazırlandığı duyuruldu. Ancak, bu kez bambaşka bir şekilde; ‘müzikal’ olarak seyirciyle buluşacak.
Müzikalin çekimlerine henüz başlanmaması bir yana, oyuncu seçimi hakkında da hiçbir açıklama yapılmadı, fakat merakla beklenen yapımın yönetmeni açıklandı; Sam Mendes.
TV kanalı için 1993 yılında “Cabaret” ve 1996 yılında “Company” olmak üzere iki defa müzkal çekmiş olan Oscar Ödüllü yönetmen Mendes’in yeni uyarlaması şimdiden merak konusu oldu.

Haluk Bilginer ve Şekspir Müzikali

Don Cristobito | 17 September 2009 16:46

Oyun Atölyesi yine yepyeni bir proje ile karşımızda.
1999 yılında Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay tarafından kurulan Oyun Atölyesi istikrarlı olarak her sezon yeni ve farklı bir projeye imza atıyor.

İki sezon kapalı gişe oynayan, Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm‘ün baş rollerini paylaştığı Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler oyunu bu sene sona ermiş gibi gözüküyor. Geçen sezon başlayan, kadrosunda Metin Coşkun, Onur Ünsal, Emre Karayel, Mert Fırat, Timur Acar, İnan Ulaş Torun ve Tuna Kırlı gibi yedi yeteneği barındıran Testosteron ise 22 Ekim’de yine seyirciyle buluşacak.

Testosteron'dan bir kare
Testosteron’dan bir kare