Evimizin karşısında ki giriş kata taşındıklarında MS hastası olduğunu filan farketmemiştim. Zaten daha ilkokula giden bir çocuğun bunu fark etmesine de imkan yoktu. Hatta o devirde MS diye bir hastalıktan bile haberi yoktu kimsenin. Kaç yaşındaydı o zamanlar bilmiyorum. Bana yaşlı gelirdi. Ama ona annesi baktığına göre 40’ larında olmalıydı.Bütün gün camın kenarında oturup sokağı seyrederdi.Annemle sokağa çıktığımız bir gün, camdan bize seslendi, nereli olduğumuzu filan sordu, kardeşimi ve beni çok sevdiğini ne de güzel çocuklar olduğumuzu söyledi. Annemde onu sevmişti. Sonra bir gün annem tatlı yaptı ve onlara da bir tabak yolladı. Tatlıyı ben götürdüm. Beni içeri buyur ettiler. Yatağı camın kenarındaydı. Bütün günülerini ve gecelerini aynı yerde camın önündeki yatakta geçiriyordu. Ağabeylerinin çocukları gibi ona Hala dememi söyledi. Tekerlekli iskemle denen şeyi ilk orada görmüştüm. Ayaklarını altına almış, her zaman ki gibi perdenin aralığında sokağa bakıyordu. Ayaklarını altına alabildiğini görünce yürüyememesine çok şaşmıştım.Çocuk aklımla ayaklarını altına alıp kıvırabilecek birinin, yürüye de bileceğini düşünmüştüm. Kas hastalığı filan gibi kavramlar bana çooookkkk uzaktı. Bir de ilk kez evinde böyle geniş kütüphanesi olan biirni görmüştüm. Kütüphaneye baktığımı görünce, geri getirmek şartıyla kitaplardan alıp okuyabileceğimi, kütüphane de çocuk kitaplarının ve ödevlerime yardımcı olacak da ansiklopedilerin de olduğunu söyledi.Başka bir gün de babaannem, ben, kardeşim, annem filan onlara oturmaya gittik .Hala’nın annesi kızının hukuk fakültesinde okurken, çok yağmurlu bir günde, ıslandığını kötü üşüttüğünü ve yürüyemez duruma geldiğini anlattı.Upuzun saçları varmış, çok ıslanmış, iliği kemiği ıslanmış, eve geldiğinde saçını filan zor kurutmuşlar çok hastalanmış ve kötürüm kalmış.Ona ve tekerlekli iskemlesine çok bakmamaya çalışırdım .Bunu nasıl akıl edebilmiştim bilemiyorum. Bir gün de annemler onları çağırdı, ama tabi Hala gelemedi. Yaşlı annesi yalnız başına geldi. Onun sayesinde pek çok klasik çocuk romanı okudum. Hele yaz tatillerinde öyle çok okurdum ki hala bu kadar hızlı okumama şaşırırdı.Birkaç yıl sonra biz oradan taşındık. Ve tabi ki daha az görüştük. Ben büyüdüm Hala ilginçliğini kaybetti. Sonra onlarında taşındığını duyduk ve irtibatımız kalmadı. Bir gece yıllar sonra ama, artık evliydim. Onu tanıdıktan 15-16 yıl sonra herhalde. Gece geç saate televizyona bakıyordum. Kanaldan kanala geçerken, bir reality show merakı vardı o zamanlar öyle bir programda, programın adı feleğin sillesi filan gibi damardan bir şeydi. Bir an televizyonda tekerlekli iskemlesin de oturmuş hayatını anlatan kadına kulak kabarttım. Yıllar önce hukuk fakültesine giderken, nasıl yağmur altında kaldığını ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu anlatıyordu. Bu halaydı, Annesi öldükten sonra, yeğenlerine yük olmamak için, Darülaceze ye gitmek istediğini söylemiş. Onlar da onun bu kararına saygı duymuşlar. İşte aynı oda da 6 kişi kalıyormuş ta, bu kitap okumayı çok sevdiği için o okurken sessiz olamaya çalışıyorlarmış filan, rahatı yerindeymiş, orada onlara çok iyi bakılıyormuş.Allah hayırsever vatandaşlardan razı olsunmuş. Öyle bir şeyler anlattı.Sabah ilk iş anneme anlattım. Ve ikimizde çok üzüldük tabiTesadüfen bizim dernekte de Darülacezeyi ziyaret etme fikri vardı. Kararı hızlandırdık, yönetimi aradık, sadece tek bir oda ya da koğuş neyse ziyaret edebilecektik.İhtiyaçları şunlardı .Eğer yiyecek bir şeyler getirmek istersek direk yaşlılara veremezdik .Mutfaktan onları yiyebilecek durumda olanlara verilirdi. Ben de hemen halanın adını söyledim. Daha doğrusu annemden öğrendim. Çünkü onun adı benim için Halaydı.Oradan içeri girdiğim anı hiç unutmam .Halanın yatağı ve yanında tekerlekli iskemlesi,bir küçük kütüphanesi ve etrafında ondan çok farklı bir grup insan.Yanına giderek kendimizi tanıttık. Beni tanımasına imkan yoktu .Anneme o çocuklar sarışındı, feyzan çok değişmiş dedi.Bir süre annem ve hala birbirine o öldü bu öldü diye olanları anlattı . Herkesi hala ile tanıştırdık. Eski günlerden konuştuk. Hala çok arı bir Türkçe ile tane tane konuşuyordu ve çok zarifti. Saçı başı tertemiz elinde kitabı, gözünde gözlüğü. Bu show programını hazırlayanlar, düşkünlerin kaldığı bu tür evleri gezerek dişlerine uygun insanları arıyorlardı demek. Ona da bir şekilde ulaşmışlardı. Çok fazla kalamadık, yönetim o kadar izin verdi. Tabi ki gerçekten de iyi bakılıyordu, ama Hala gerçekten kültür olarak onlardan çok farklıydı. Eminim ki çok ta mutsuzdu. Bizde çok mutsuz olduk. Doğrusu kendimizi dışarı nasıl atacağımızı bilemedik.Sonra ki yıl bir darülaceze yetkilisi derneğimize telefon ederek yardım yapmak isteyenler için, ihtiyaç listesi vermiş.Ve hani o ziyaret ettiğiniz kadın vardı ya o öldü, çok zarif bir hanımdı demiş. Oysaki annemle tekrar gidip onu ziyaret etmeyi çok istemiştik. Ama tekrar oraya gitmeye yetecek yüreği gücü bulamadık.Geçen gün, kızımın okulunda, sosyal dersinde yardım dernekleri anlatılırken, çocuklar darülaceze ye bir ziyaret yapmak istediklerini öğretmenlerine söylemişler. Okulda arayıp, ihtiyaç listesi almış, öğretmende bizden yardım istedi. Ben kızımın gitmesini istemedi,.üzülürsün dedim, o tabi orasının nasıl bir yer olabileceğini hayalinde canlandıramadığı için beni her zaman ki, gibi abartmakla suçladı.O bunları anlatırken ben yeniden Hala’ yı hatırladım.