Hafif uykuya daldı; Aslında çoktandır komadaydı, zaten top ateşleri kesileli de aylar yıllar oldu.Hatırladığım kadarı ile daha önceki değişikliklerin birinde, Hafif uyku efendi kendini bundan böyle consigliere ilan etmişti.. İş olacağına vardı. Ortam moloz ve yangın kokularının ardından derin bir sessizliğe gömülüverdi..Kimbilir?Belki de şafak, yorgun nöbetçilerin değişme saati, ya da yorgun atların, yorgun koşularının nihayeti olacak..Ve sen hey, genç kız ve sen genç adam!Saysam sayılmaz mubarek ölüler siz!Çoktan süprüldü cam kırıkları çoktan..Şimdi hafif’te yeni bir bahar var sözdeOysa moloz ve yangın kokuyor hava..Biliyorum bu yazı yayımlanmayacak, ince bir alay ile red gerekçesi yazılacak..Köşe bucaktan eski hayaletler çıkıp, zarif “hafif” ganimetlerin peşinden koşacak..Boşuna dememişler “loş köşeler umacı doludur” diye!Hafif uyku ne demiş? “Ekmeğin bölüşüldüğü aynı gök altında ben yokum arkadaşlar..”Ne nedir nasıl bölüşülür, bunları bilmem aklım da ermez, belki de adam haklıdır.Aklında kalan nedir, diye sorsalar ; Yitik gölgeler, çığlıklar, ağlayışlar, öfkeli hırçın sözler, aç hayvanlar gibi haykırışlar ve sessizlik..Bir de okuduğum ve kıskandığım şu tek yazı..