bildirgec.org

meydanlar hakkında tüm yazılar

Kafa/ beden beceren başlıklar..

fatimafatma | 14 May 2011 14:01

Zevkle izliyorum seçim kampanyasını. Tatsız tuzsuz hayatımız ,ham ruhlarımız bu değişime dayanır mı ?
Liderler toplumun en sosyal yaralarını kanatıyorlar, konuşmalarında.; Öyle büyük tahlillere sosyolojik tanımlarla falan oyalanmadan işin özüne geleceğimm…
Şu malum, mahrem kasetler varya, Burada Tayyib bey haklı vallahi;
Birkere, Tayyib bey inançlarının gereği “ Harem” eğiliminde olması gereken bir Erkek olarak, gayrimeşruya asla uçkur çözmeyen görüntüsü ile Milletimize nasıl başbakan olunacağının dersini veriyor…

Güneş..

| 09 February 2011 14:47

Kof adamların diyarında kıstırılmış yığınlar,
Öfkeyle saldırıyor meydanlara..
Kof adamların danteleli kadınları, ipek halılardan izliyor cehennemi..
Nisan dalları gibi ince tiranlar bir bir seriliyor yerlere..
Esirler kapıları zorluyor tıpkı Bastil’de ki gibi.
Korkma diyor korkma, bir ananın sesi,
Bu gelen baharın sesi..
Kıstırılmış , tutulmuş, sövülmüş halkların çocukları
“boş sözler söylemeyin” diyorlar bize boş sözler..
Güneş hala tepemizde mi onu söyleyin yeter..

meydanlara inemeyenler…

Gokates | 07 August 2007 01:27

Yaşadığım hayat ve yaşamak istediğim hayat arasında beni düşünmeye iten olay
üniversitede ki bir dersti.Aslında dersin bu konuyla pek ilgisi yoktu.Ancak
hoca konuyu öyle bir yere bağlayıp bize bağırmaya başladı ki düşünmeden
geçemedim,hayat ve idealler.
‘’Biz,üniversite yıllarımızda
meydanlardaydık.İşçilerle,memurlarla,köylülerle arkamızda binlerce insanla
yürürdük.Siz, üzerinize ölü toprağı serpilmiş gibisiniz.İşçi eyleminde
yoksunuz,memur eyleminde yoksunuz…’’
Hocamın bu söylediklerinden sonra düşünmeye başladım ve vardığım sonuç beni
bu ayrımı yapmaya mecbur bıraktı.
Genelleme yapmanın yanlış olacağını düşünüyorum ancak bence büyük bir
çoğunluğun geleceğini tayin eden unsurun başında ekonomi ve kültür yatar.Bir
memur çocuğunun bu ülkede öncelikleri bence bellidir.Ben de bir memur çocuğu
olduğum için bu konu hakkında rahat konuşabiliyorum.Kötü ekonomik şartlar
içinde yetişip,annesinin ve babasının onun için yaptıklarını onun için
vazgeçtikleri şeyleri gören her çocuğun hayallerini önce kendisi
oluşturmaz.Gözlerinin önünde ailesinin onun için ne fedakarlıklarda
bulunduğunu gören bir çocuğun hayallerini,makamlar,yatlar,katlar
oluşturmaz.O çocuğun en büyük hayalleri;babasının alamadığı arabayı ona
alabilmektir,annesinin arkadaşlarında görüp de alamadığı takıları ona
alabilmektir,annesinin ve babasının almaya teşebbüs dahi edemediği
elbiseleri onlara alabilmektir.O çocuk artık kendisini onlara adar ve onlar
için her sınavına çalışır,onlar için hep aşklarını erteler,onlar için
sokakta bağırmak istediklerini içine atar,onlar için izlemek istediği
filmleri erteler…Biliyorum belki abarttığımı düşünüyorsunuz ama ben genel
için konuşmadığımı en başta belirttim.Benim savunduğum böyle insanlar var.
Ama böyle insanların da eminim ki sokaklarda söylemek,bağırmak istedikleri
şeyler var.Onlar da bu ülkede artık kendi kaderlerini paylaşan yeni
çocukların yetişmesini istemiyorlardır.Onlarda bunu için ellerine
bayraklarını alıp meydanlarda insanca yaşamak isteyen herkesin safında
olmayı istiyorlardır.Onlarda artık insanların ilk sorunlarının ekonomi
olmasını istemiyorlardır.
Ve hatta onların da başka istekleri vardır.Yani kendi idealleri.Bu ülkenin
insanları için, demokrasiden yana hukuktan yana özgürlüklerden yana fırsat
eşitliğinden yana gelir dağılımında eşitlikten yana yazmak,yaymak,mücadele
vermek istemişlerdir.Bu ülkenin kalkınmasının ekonomi destekli kültürel
reformlardan geçtiğini anlatmak istemişlerdir.Bir filmde geçmişti
yanılmıyorsam;’’Biz bu hayata güzel türküler söyledik,elbet o da bize güzel
şeyler söyleyecek…’’Bu ülke için güzel türküler söylemek istemişlerdir
onlarda meydanlarda.
Bu ülkede, meydanlarda bir şey yapmaya çalışan ve hatta yapanların başına
neler geldiğini öyle soktular ki gözümüze gözümüze belki ondan çekilmek
zorunda kaldık.Meydanlara indiğimiz an, ne annemiz için ne de babamız için
hayal ettiğimiz hediyeleri onlara veremeyeceğimiz öyle sokuldu ki gözümüze
gözümüze belki ondan 12 Eylül’lerden nefret ettik.Belki ondan şimdi
korkağı,apolitiği oynuyoruz.
Yaşamak zorunda kaldığımız hayatımız ve yaşamak istediğimiz ideallerimiz.Ben
herkesin seçimine saygı duyuyorum çünkü hangisini seçerse seçsin içinden
büyük bir parçayı feda etmek zorunda kaldığını biliyorum..Bu o kadar basit
bir şey olmasa gerek.

ver dediler verdik,öl dediler öldük…

koza 68 | 30 May 2007 15:17

Devletin zirvesi küs!Baksanıza adamlar birbirleriyle selamlaşmıyorlar bile…Pür dikkat tatbikatı izliyorlar!Kafalarından neler geçiyor, nelerin hesabını yapıyorlar?…Muhtemeldir ki; cumhurbaşkanı uzayan görevinin sorumluluklarını bir an önce yerine getirip, salimen emeklilik günlerini düşlüyordur…Başbakan, “ulan! bu adam gitmeden bizim iktidarımız falan,hikaye yahu!” diye karalar bağlamış…Genel kurmay başkanı, “ Bu tatbikatlar iyi güzel de k.ırak’ta karşımıza ya başkaları çıkarsa ?

Kim ne düşünürse düşünsün seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyoruz…Meydanlar dolacak, ittifaklar, nifaklar, halkı ikna etmenin yolunu arayacaklar…Köylünün eli sıkılacak,hal-i hatırı sorulacak…Hamdullah Suphi Tanrıöver, “dağ yolu” adlı eserinde aynen şöyle der;
“Köylüye sordum: “ Hükümetin Ankara’ya gelmesinden memnun musunuz?”“evet” dedi.“niçin?”“Eşeğin sırtına ne koysam,tavuk,bulgur,yahut çalı, Ankara’ya gidince hepsi para oluyor…”Tekrar sordum;“ Yalnız bunun için mi memnunsun?”Bir şey demedi.Ben iyi anlatmak istedim:“Bu günkü hükümet vergi memuru,jandarması,mahkemesi ve diğer adamları ile senin için eskisinden daha iyi midir?Dada kötü müdür? “Köylü bana din kitaplarına mahsus bir vecize lisanı ile şu cevabı verdi:“ Abdülhamit zamanında bize paşalar ver dediler verdik,öl dediler öldük. Onlar gitti,yerine başka paşalar geldi; onlar da bize ver dediler verdik,öl dediler öldük. Bunlar da gitti,yerine siz geldiniz; siz de ver dediniz verdik, öl dediniz öldük. Şimdi merakla bekliyoruz.Bize ne zaman al diyeceksiniz.”
Hamdullah Suphi bey bu anısını naklettikten sonra devamla; “Aziz arkadaşlar, maziden bize kalan miras kokunç bir harabidir,perişanlıktır…” diye devam ediyor. İyi bir hatip olduğu herkesçe bilinir..