GÜNAYDIN İSTANBULBu sabah nedenini bilmediğim bir sevinçle uyandım.Kalktım yataktan yüzümü yıkadım.Sanki su bile daha sıcak aktı.Babam tost yapmış tabi yine yaktı.Yedim ama eline sağlık demedim.Sonradan farkettim, ayıp ettim.Hayvanımı sevdim, cips verdim, marul verdim.Üzerimi giyerken, tuhaftır türkü söyledim.Dişlerimi fırçaladım, yine midem bulandı.Herşeye rağmen bugün mutlu uyandımKapıyı açtım. Çıktım dışarıMavi bulutlar arasında turuncu bir güneşBahar gelmiş sanki İstanbul’aSanırım üzerimdekiler fazlaMontumu çıkarsam üşürmüyüm acaba?Köprüden geçerken şöyle bir göle baktım.Bulanıktı sanki su içini gizlemek istermiş gibiÜstünde karabataklar, göçemeyen kuşlarMecbur kalacaklar o bulanık suyaAma birileri ekmek atacak mutlaka onlara.Otobüse bindim.Tutunacak yer buldum.Şirinevler civarı koltuk boşaldı oturdum.Güneş camdan yansıdı yüzüme,Güzeldi ama gözlerim nemlendi.Birkaç damla yaş günün ilk çiğiydi.Dün kar vardı bugün güneşKarın beyazı artık gri.Eriyen gri buz kuşlara su olmuşKuşlar bu durumda pis suya mecbur olmuş.İndim otobüsten yürüdüm, yürüdüm.Dışarda türlü insan, kimbilir nereye yolculuk,Kimi ekmek derdinde kimi şeytanlıkHepimizin sonu varBu dünya bir dakikalık.Bugün İstanbul güzel göründü gözümeBir derdim yok çok büyükAman olmasın bir süreDerdi tasası olan devalar bulsunHer sabah İstanbul güneşe doysun.