Güzel bir gündü benim için. Aslında herşey aynıydı ama bugün daha güzeldi. Sonra onu gördüm. Uzun zamandır merak ettiğim ama bir türlü rastlayamadığım kişiyi. Okul binasının dördüncü katından aşağıya doğru bakarken birden zemindeki kapıdan onu çıkarken gördüm. Bir-iki adım ilerleyip, binaya doğru döndü. İşte Gülen Adam dı o. Ama şu an yüzü gülmüyordu. Tedirgin gözlerle binaya bakıyordu. Sanki uzaklara gitmek için hazırlanıyordu. Siyah bir arabaya bindi ve hızla okuldan uzaklaştı.Sonra sordum etrafımdakilere. “Neden geldi buraya?” diye. Ama cevap veren olmadı. Sadece bir tanesi “O hep gelir ki!” deyiverdi. Hemen sordum. “Peki neden ben görmüyorum?” Bu soruma da cevabı hazırdı.”O gece gelir ve gece gider…”Bir daha da bu kadar yaından göremedim onu. Ama hep hissediyordum yakınlarda olduğunu. Bazen bahsederlerdi arkadaşlarım ondan. Kulak kabartırdım hemen. Ama susarlardı… Ben varken de bir daha konuşmadılar. Neden bu kadar gizemliydi bu Gülen Adam? Zannederim herkes tanıyordu ama kimse birşey anlatmıyordu.Birgün televizyonda gördüm onu. Birşeyler anlatıyordu durmadan. Ama benim Gülen Adam olarak bildiğim , şimdi bir anlatıyor, bir ağlıyordu. Sanki kendinden geçmişti. Kendisi hariç herkesi düşünüyor, onlara hoşgörü dağıtıyor, onlara iyi dilekler, temenniler ve dualarda bulunuyordu. Sanki kendisini sadece bu işe adamıştı. Duyduklarıma göre etrafında onu seven, dinleyen, onunla birlikte iyilik dağıtan binlerce insan vardı. İnsanlar onu dinliyor ve etraflarına hoşgörü dağıtıyorlardı. Sonra insanlara iyilik etmekte yarışıyorlardı. Hatta değişik yerlere okul açtıklarını da duydum. Peki neden hiç gülerken göremedim onu. Oysa benim okul yıllarım boyunca merak ettiğim Gülen Adam dı o.Hayatını doğruları anlatmaya adamış, sevap işlemekte yarışan insanlarla gönül bağı kurmuş, etrafa ışık, hoşgörü, iyilik saçan Gülen Adam…