Geldiğinde uyumuyordum. Şimdi sen uyuyorsun ve ben her zamanki gibi yalnızlığımı kağıt, kalemle paylaşıyorum. Ama bu kez ilk defa senin için yazdığım bir yazıyı sen de okuyacaksın. Çünkü bir daha asla sen yanımda uyurken yazı yazmayacağım, çünkü bir daha asla yanımda uyumayacaksın… Önceden en azında uyurken masum görünürdün gözüme. Ama artık uyurken bile korkuyorum senden. Kemdini içine soktuğun yüksek ölüm potansiyelinden, yürüdüğün yoldan, ve beni sensiz bırakmayı göze alan yüzsüzlüğünden… Bu kez sen bırakmayacaksın beni yalnız başıma. Ben kendi kendimi terkedeceğim, senin yalnızlığını umursamadan. Seni düşünecek kadar fedakar değilim bu gece. Çünkü kendim için büyük bir fedakarlık yapıyorum. Kendimi ve seni cezalandırmak için senden vazgeçiyorum… Neyse seninle geçirdiğim yıllar, hata yaptığını bilmenin vicdan azabına bile değerdi. O zaman yaptığım hata sayılır mı bilmiyorum tabi. Artık zamanı geldi, tıpkı sana döndüğüm gün dediğin gibi; kalbimin sesini dinliyorum… Biliyorum, şimdi “kalbin bunu söylemiyor su cinim korktuğun için aklının dediğini yapıyorsun” diyorsun. Nasıl iyi öğren mişmiyim seni? Varsın öyle olsun be delim. Gittim, artık ne farkeder ki? Bundan sonra ellerinle bir kez daha uyumak umuduyla yaşayıp, o umutla öleceğim biliyorum. Ama senin bir kez daha gitmene tercih ediyorum bunu. Korkaklık deme benimkisine sen de beni tanımış olmalısın. Gurur… Küçümsersin belki ya, ben de böyleyim.Neden diye düşünme. Hangi erkek bir kadını anlamış ki? Seni seviyorum, seveceğim, şüphen olmaması dileğiyle…Hoşçakal…