Fatma Aliye Hanım
Fatma Aliye Hanım

Bu yazıyı okumaya başlamadan önce, cüzdanınızdan (tabii ki varsa) 50 tl çıkarıp arkasındaki silik fotoğrafa bakmanızı istiyorum. Bu yazı tartışmalara sebep olan, “neden onun fotoğrafı?” kıyametlerini koparan o kadını tanımanız için yazıldı. İsmi Fatma Aliye Hanım. Her ne kadar popüler olmasa da bu onun değerini küçültmez. İlk kadın romancımız ve ilk feministlerden Emine Seyyime’nin ablası, manken Günir Özkul’un büyük büyükannesidir. Tartışmaların sebebi ise döneminde feminist, günümüzde de yobaz kabul edilmesidir. Oysa 200 yıl önce yazdığı kitaplar Fransızca, İngilizce ve Arapça’ya çevrilen, Halide Edip ile birlikte mitinglerde kadınları Kurtuluş Savaşı’na çağıran, soyadı kanunuyla birlikte Topuz soyadını alan bir kadından bahsediyoruz. Aslında ilk kadın romancımız 1877 yılında roman yazan Zafer Hanım’dır. Ancak kitabı kaybolduğundan tarih sayfalarına ilk kadın romancı diye Fatma Aliye Hanım’ın ismi not düşülür.Babam Hasan Mellah kitabının ve Ahmet Mithat Efendi’nin hayranıdır. Belki Hasan Mellah gibi denizci olup dünyayı dolaşmak istedi. Belki onun gibi yeni yerleri keşfetmek istedi. Bilemiyorum, bildiğim tek şey; onun hayran olduğu yazara, başka hayran bir kadın daha vardı. Ahmet Mithat Efendi’ye mektuplar yazan, kendi başına Fransızca’yı söken, dil aşığı bir kadın. Fatma Aliye Hanım. Kızı onu tek eylediğinde, “senden nefret ediyorum” diyerek başka bir dini seçtiğinde bile vakurluğunu hiç bozmayan garip, yalnız, aristokrat, soğuk, iki ülke-iki farklı yönetim şekli gören bir kadın…YANLIŞ HAYAT, DOĞRU YAŞANMAZ (THEDOR ADORNO)
****Tarih 1862 yılını gösterdiğinde, yelkovan akrebe şöyle bir dokunduğunda doğum sancısıyla inlemeye başladı, Adviye Hanım. Daha önce bir oğlan çocuk doğurmuştu. İsmi Ali Sedat’dı oğlunun. Sancılarının başlamasıyla ebeye haber verildi. O gece küçük bir kız çocuğu dünyaya geldi. İsmini babası Cevdet Efendi koydu, kulağına sessizce fısıldadı ismini. Fatma Aliye, Fatma Aliye…10 yaşında kendi kendine Fransızca’yı çözen; Ahmet Mithat Efendi’nin Hasan Mellah kitabını küçücük yaşında okuyan, haremde durması gerekirken selamlığa kaçan küçük bir kız çocuğu. Babası tarihçi ve devlet adamı Cevdet Efendi, annesi ev hanımı Adviye Hanım’dı.****Tarih 1868 yılını gösterdiğinde Fatma Aliye Hanım 6 yaşındadır. Abisi Ali Sedat’a gelen hocaları dinlemekte ve öğrenmektedir. Okumaya, öğrenmeye garip bir açlığı vardır. Harem de durması gerekirken o kaçarak selamlığa gider. Henüz 5 yaşındayken Kuran’ı okuyup, bitirir. Giritli komşularının kızlarının konuştuğu Fransızca onu bir an da cezp eder. Anlamını bilmediği harfler kabusu olur. Kendine Fransızca alfabe aldırtır.****Tarih 1875 yılını gösterdiğinde Fatma Aliye Hanım 13 yaşındadır ve tesettüre girer. Bazı yazılarda Fatma Aliye Hanım’a yönelik eleştirileri okuduğumda en çok güldüğüm kısım bu. Aziz Üstel’in “sanki o dönem bikinili gezinen bir dönem”. İnsanları yargılarken, tarih ve dönemler unutulursa ortaya da böyle absürd şeyler çıkar. Fatma Aliye Hanım çok rahat bir biçimde tesettüre girer. Çünkü o dönem başı açık olan kimse yoktur ki…Kültür, alınan eğitim, inanç bunu gerektirir.SON BAKIŞTA AŞK (WALTER BENJAMİN)
****Tarih 1879 yılını gösterdiğinde Aliye Hanım, ünlü Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Kolağası Faik Bey ile evlendi. Gazi Osmanpaşa Rus Harbindeki Plevne Savunması ile ünlüydü. Adına şarkılar yazılmış bir paşaydı.Fatma Aliye’nin Faik Bey ile evlenmesindeki en önemli etkenlerden biri babası Cevdet Efendi’ydi. Bütün kız çocukları gibi babasına hayran, annesi yerine en çok babasını seven biriydi. Peder Bey’i Faik Bey ile yakın arkadaştı. Kızı da onu kırmadı. Belki babasını sükut-u hayale uğratmama isteğiyle evlendi. 4 kızı oldu. Hatice, Ayşe, İsmet, Nimet.***Tarih 1889 yılını gösterdiğinde nihayet edebi yaşantısı başladı. George Ohnet’in Volonte adlı romanını Meram adıyla çevirdi. Bu romanı “Bir Hanım” imzasıyla yayımlamıştır. Ahmet Mithat Efendi Tercüman-ı Hakikat gazetesinde Bir Hanım’ı öven yazılar kaleme aldı ve kendisini manevi kızı ilan etti. Sonraki çevirilerinde “Mütercime-i Meram” takma adını kullandı. Çevirilerini kocasından gizli yaptığı da yazılanlar arasında. Ben bu fikre katılmıyorum. Faik Bey ile ilgili bildiğimiz şeyler kısıtlı. Karısının ondan gizlice çeviriler yaptığını, yazdığını biliyoruz. Neden gizlice yaptığının cevabı yok. İlk çeviri kitabını bir kadın adıyla yayımlayan Aliye Hanım; diğer kitaplarını kocasının desteğiyle kendi ismiyle yayımlar. Yani belki de engel kocası değil, gelenekselci bir yanı olan kendisiydi ve hatta toplumdu. Çünkü Ahmet Mithat Efendi destekleyince cesaretini toplayıp, kendi ismiyle yazmaya başlar.

50 tl
50 tl

***Tarih 1892 yılını gösterdiğinde Ahmet Mithat Efendi ile mektuplaşan, onun edebi birikiminden faydalanan Fatma Aliye Hanım, onunla beraber bir kitap yazar. İsmi Hayal ve Hakikattır. Kitabın kadın ağzıyla anlatılan kısmını Fatma Aliye Hanım, erkek ağzından anlatılan kısmını Ahmet Mithat Efendi yazar. Üzücü olan kitap o dönem de Ahmet Mithat Efendi ismiyle basılır. Aynı yıl ilk romanı Muhadarat’ı da yayımlar. Muhadarat’tan sonra Nisvan-ı İslam kitabı yayımlanır.****Tarih 1893 yılını gösterdiğinde Ahmet Mithat Efendi bu haksızlığa karşı kendince bir karşı duruş sergiler. Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu (Bir Muharrire-i Osmaniye’nin Neşeti) isimli Fatma Aliye Hanım’ı anlattığı bir kitap yayınlar. Kitapta Fatma Aliye Hanım’ı anlatır ve onun mektuplarına yer verir. İlginç olan Aliye Hanım içinde bitmek bilmeyen öğrenme arzusunu ve kadınların çalışma hayatında yer almasına dair inançları da yer alır. O yıl Fatma Aliye Hanım bir mektup alır. Kendisini Chicago’ya davet ediyorlardı. Gitmedi, gün yüzüne çıkması gerekenin kendisi değil; kitapları olduğuna inanıyordu. Ayrıca batılı kadınların doğulu kadınlara bakış açısından da sıkılmıştı. Eserleri o yıl Chicago’daki Dünya Kadın Kütüphanesi Katalogunda sergilendi.***Tarih 1897 yılını gösterdiğinde Fatma Aliye Hanım asker ailelerine yardımcı olmak için Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti adlı bir dernek kurdu. Bu dernek ülkedeki ilk resmi kadın derneklerden biridir. Ayrıca, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin de ilk kadın üyesidir. Bu cemiyet günümüzdeki adıyla Kızılay’dır. Bu cemiyet özellikle 1. Dünya Savaşı’nda birçok yaralının tedavisini üstlenmiştir.BU ÜLKE SIKIYOR BENİ (KÖTÜLÜK ÇİÇEKLERİ- BAUDALAİRE)
***Tarih 1899 yılını gösterdiğinde Udi adlı romanını yayımlar. Bu kitap Fransızca’ya çevrilir. Yalın bir dil kullanır. Görevi üzerine gittiği Halep’te yaşamına tanık olduğu bir kadın udiyi anlattı. Kitapta mutsuz bir evlilik yapan Bedia’nın hikayesini anlatır. Kitap kadınların eş seçiminde dikkat etmesi gerekenleri anlatır. Evlilik ve yükümlülüğün farklı bir şey olduğunu söyler. Fatma Aliye Hanım kadınların sadece aşkı değil, doğruyu seçmeleri gerektiğine inanır. Reşat Nuri Güntekin, edebiyata ilgisini güçlendiren yapıtlar arasında Fatma Aliye Hanım’ın Udi romanını sayar. Eserlerinde evlilik, aşk ve sevgi kavramı, birbirini tanıyarak evlenmenin önemi gibi mühim konuları işleyen Fatma Aliye Hanım’ın diğer romanları: Ref’et, Enin, Levayih-i Hayat adlarını taşır.***Tarih 1914 yılını gösterdiğinde Ahmet Cevdet Paşa ve Zaman isimli son kitabını yazar.***Tarih 1926 yılını gösterdiğinde Fatma Aliye Hanım şimdiye kadar yaşadıklarına hiç benzemeyen başka bir acıyla karşılaşmıştı. Kızı İsmet evden kaçmıştı ve rahibe olmak istiyordu. Büyük kızı Ayşe’de Mason locasına kayıtlı olan hocasıyla evlenmişti. Aile bu evliliğe karşı çıkmasına rağmen dinlememiş, evden kaçmıştı. Çocuklarının onu utandırdığını hissediyordu. Aile Fatma Aliye Hanım için en kıymetli husustu. Ama olmadı. Kızı İsmet’i bulmak için yıllarca dedektiflere para ödeyecekti. Ama bu da olmadı. Kızının kaçması ve diğer kızının da onu utandırması yüzünden, insanlardan iyice kaçacaktı.***Tarih 1928 yılını gösterdiğinde Fatma Aliye Hanım hayat arkadaşı Faik Bey’i kaybetti. İyice evinde inzivaya çekilmiş, hem ekonomik hem de sosyal anlamda toplumdan kopmuştu. Onun içine doğduğu dünya, ülke böyle değildi. Şimdi Latin Alfabesinin kabule edildiği, savaştan yeni çıkmış; kendini yeniden kurmaya çalışan bir dünyadaydı. Nedense bu dünyada yeri olmadığını düşündü.VEDA (AYŞE KULİN)
****Tarih 1936 yılını gösterdiğinde Fatma Aliye Hanım savaş sonrası fakirleşmiş, iyice yalnızlaşmıştı. Yıllardır kızını bulmaları için özel dedektiflere para döküyordu. Ama hiçbir işe yaramadı. Kızı nedense aristokrat, soğuk annesini hiç affetmedi. Kızını bir daha hiç göremeden temmuz ayının 13’ünde hayata gözlerini sıcak bir günde yumdu. Feriköy mezarlığına defnedildiğinde bir dönemin şaşalı hayatının bittiğinin göstergesiydi cenazesi. 20-30 kişi anca vardı, cenazesinde.EKLER:
Fatma Aliye Hanım hakkındaki bütün bu tartışmaların sebebi Fatma Barbarosoğlu’nun yazdığı Uzak Ülke kitabıdır. Kitapta Barbarosoğlu görmek istediği Fatma Aliye’yi yazmıştır. Metin Celal’in eleştirisine bir göz atın derim. Elbetteki muhafazakâr bir kadındır. Sonuçta zamandan ve mekandan bağımsız tarih değerlendirmesi yapılamaz. Bahsettiğimiz tarihler 1900’lü yıllar. Başka bir hayat ve kültürü bilmedikleri; kendi çaplarında mücadele ettikleri bir hayat. Fatma Aliye Hanım doğu ve batı kültürü alarak yetişmiş bir kadın. Hiç sevmediğiniz cümleyi söyleyeceğim. Bütün bunlara rağmen doğulu bir kadın. Fatma Barbarosoğlu kitabında Fatma Aliye’nin kocasından gizli çeviri yaptığını söylüyor. Bence yanlış bir cümle. Edebiyatçılığını kocası Faik Bey desteklemiştir. Desteklemese kitaplarını kendi ismiyle çıkarmaz. Yine bence Barbarosoğlu’nun yanlış yönlendirmesi mevcut. Velhasıl paranın üstünden fotoğrafı çıkarılsın tartışmaları benim nezdimde densizlik. Çünkü her şeyden önce hakkı yenilen, değeri göz ardı edilen bir kadından bahsediyoruz. Edebiyatçılığı ve hayata bakışı ile ilgili şu yüksek lisans tezini mutlaka okumanızı öneririm. Udî kitabında kadınlar mutlaka çalışmalı ve ekonomik hayat içinde yer almalı diyen, kölelik ve cariyeliğe ezilenler diye yaklaşan bir kadından bahsediyoruz. Ayrıca Kadınlara Mahsus Gazete’de yazan, radikal feminizme karşı çıkan bunun yerine eşitliği savunan bir kadın.İkincisi Fatma Aliye Hanım kılık kıyafet kanununa karşı çıkmıyor, karşı çıkan biri başı açık fotoğraf çektirmez. Onun karşı çıktığı boyut dil konusundadır. Latin Alfabesinin kabulüne karşı çıkmıştır. Çünkü 40 yaşına kadar kullandığı dili bırakması istenir ondan. O buna tepki gösterir ve bir daha kitap yazmaz. Çünkü yeni dile yabancıdır ve “anlayamıyorum bu harfleri” der.DİP NOT1- BAŞLIKLARI, KİMİ YAZARLARIN SÖZLERİNDEN VE KİTAPLARINDAKİ CÜMLELERİNDEN SEÇTİM. KONUYLA ALAKASI YOKTUR.
DİP NOT2- ALINTI, ÇALINTI, KAYNAK, LİNK İSMİ HER NEYSE. BUYRUNUZ:
Fatma AliyeFatma Aliye HanımOsmanlı Kadın Hareketi KitabıGölgedeki Kalem KitabıUzak Ülke KitabıBirgün GazetesiYeni Şafak GazetesiWiki LinkiUçan SüpürgeFatma Aliye Biyografi