Şehir hayatını yaşayan insanin klasik bunalımı. Etki altında kalmak. Sabah trafikte giderken, akşam evde televizyon seyrederken, Sinemaya gidince, alışverişe çıkınca, gözümüze dayatılan, reklamlar, fikirler, düşünceler. Nereden başlasamki, sabah önünde zınk diye durup müşteri bekleyen taksiciye sinirlenmemden mi, yoksa gece seyrettiğim süper bir filmin beni soktuğu yapay mutluluktan mı? Yoksa bira içtiğin arkadaşların güzelce vakit geçirdiğini düşünüp, Normal dünyaya döndüğünda hayatında hiç bir şeyin değişmediğinin farkına varmamdan mı?Olmuyor olmuyor olmuyor. BU kıyafetler, bu araba, çevremdeki insanlar ne kadar benimle özdeş, ne kadarı egomla ilgili ne kadarı süper egomun kurbanı. Hey allahım çekip gidip ormanda otun bokun arasında minimum etki altında yaşamak vardı ya, geldik sapladık burnumuzu şehrin içine ve onun yapay problemlerine.Al işte klasik şehir adamının sabah sabah karın ağrısı, bir temiz sopa atmak lazım banada.
yorumlar
Evet evet en temizinden sopa bulmalı. Sonrada o sopayı ıslatıp, bi sana bi bana şeklinde, hatta daha fazla karnı ağrıyan varsa onlarada birer kırmızı kurdeleli sopa vermeli itinayla. Sadece iki kişi aynı anda sopa atabilmeli. Figh Club dememeli buna, Eşek sudan gelene kadar Club güzel bir aternatif.Sonrada çıkp dışarı reklam panosuna bir sopa, Taksici önümde mi durdu onada bi tane, Aaa ben taksiciye sopasını hediye ederken şu korna çalan eşşeğe ne demeli al sanada bir sopa.
passiflora icin
ilk giriş iyi de ahkamlar ve cevapları kötü.. zaten yorucu olan renk cümbüşü safsatası ile bize yuturulan yorucu şehir hayatı.. şiddeti, öfkesi.. aslında çekip gitmek en iyisi ama siz işi şiddette döküverdiniz.. olmadı bence sizi kim dövsün o zaman.. belki sizde aynı oranda milyon adamı gıcık ediyosunuz her sabah