bildirgec.org

bunalım hakkında tüm yazılar

BİR ALANA BİR BEDAVA

cem gurhan | 03 January 2012 09:52

Gözlerim kapanmak üzereydi ama biliyordum eğer bu saatde uyursam, sabahın çok erken bir zamanında Şam Şeytanı gibi dikilecektim ayağa.O yüzden de mümkün olduğu kadar ertelemeliydim yatma vaktini.Karşımda televizyon kendi kendine çalışıyor,benim ise kafamda o gün yaşadıklarım bir film şeridi gibi geçiyordu.Bu monotonluk içerisinde bir ara reklamların başladığını farettim,genelde kanal değiştirirdim hemencecik lakin ona bile cesaret edecek durumda değildim.Nasıl olsa anlaşmışlar ve diğer kanallarda da aynı anda reklam yayınları yürümektedir diye içimden geçirdim.Reklamların biri bitip diğeri başlıyordu ve ben bir insan nasıl olurda reklamlardan etkilenerek bir ihtiyacını satın alır diye düşünüyordum.Bu kadar aciz olabilir miydi insan ve hayatına bu derece zayıf bir karakter özelliği sergiliyerek müdahale edilmesine izin verebilir miydi?Hayır bu düpedüz ahmaklık olurdu,kişiliksizlik sayılırdı,insan ne alacağını,ne zaman alacağını hep bilir ve hayatını da bu anlayışla şekillendirirdi.İşte hepsi birer saçmalık ve densizlik.Göz kapaklarım ağırlaşıyor,yarım yamalak yarın yapacaklarımın planlarını kafamda oluşturmaya çalışırken,bir reklam spotu ile birazcık olsun dikkatim televizyona odaklandı.Reklamın başını kaçırmıştım,ürünün ne olduğunu bilemiyordum ama reklam spotunda hoş bir kadın, bir alana bir bedava diye cesaretlendirmeye çalışıyordu izleyenleri.Kırmızı bir ruj,adeta dudaklarından damlayacak derecede koyu sürülmüş ve kırmızı ojeler,kısa bir etek ve altındaki çorapsız çıplak bacaklarını hissedebiliyordum.Tabii ki yüksek topuklu bir çift lame ayakkabı ile de tamamlamıştı giyimini.Bir alana bir bedava diyordu,derken de hafifçe göğüs dekoltesi dikkatimi çekiyordu.Ne olabilirdi acaba bir alana bir bedava olan ürün.Pahalı birşey olamazdı,bu imkansızdı.Muhakkak günlük sarf malzemelerinden,hemencecik tüketilen bir ürün çıkacaktı karşıma ve ben tekrar gecenin sessizliğinde düşüncelerime geri dönecektim.Biran evvel anlasam da bu işkenceden kurtulsam diye iç geçirirken reklamın finali de ,bir alana bir bedava diyerek bitti.Evet bu merak uyandıran bir pazarlama taktiğiydi besbelli ve bir iki gün sonra da ürünü tanıtıcı bir seri reklam yayını ile satışlarını arttırmak niyetindeydi firma yetkilileri.Kendi kendime çok kızmıştım,hemencecik teslim olmuştum ben de bu cılız çabaya.Ama nereden bilebilirdim ki;bu kadar manasız bir düzmece olduğunu.Bir kez daha kızdım kendime ve uyumaya karar verdim.Deliksiz bir uyku çekecektim ve ertesi güne hazır vaziyette çıkacaktım sokağa.Telefonumun alarmı acımasızca çınlatmaya başladı, ses odanın içerisinde yankılanıyordu.Gözlerim kapalı bir vaziyette,yarı şuursuz olarak elimi uzattım komidine ve parmaklarıma temaseden ilk tuşa bastım.Ses kesilmişti ama dalmamam gerekiyordu yeniden tatlı uykuma.Bu amaçla da üzerimdeki battaniyeyi hafifçe arayıp,vücudumun ürpermesini sağlamalıydım.Böylece rahatsız olacak ve uykum dağılacaktı.Öyle de oldu ve iki üç dakika sonra kendimi banyoda buldum.Evet temizlenmiş,giyinmiş ve sokağa çıkmaya hazır vaziyete gelmiştim artık.İşyerine gitmeden yapmam gereken bir detay daha vardı ,o da mahallenin bakkalından günlük gazetemi almak ve yanında da kaçınılmaz olarak,yemekten büyük zevk aldığım çıtır simit ve peynirden oluşan kahvaltımı çantama tıkıştırmaktı.Dükkana girdiğimde karşı apartmanda yaşadığını bildiğim bir adam bakkala;ama gerçekten bir alana bir bedavaymış diyerek hayretini ifade ederken,beni görünce konuşmasını kesti.O boşluktan istifade bakkal da olur mu öyle şey,hiç duyuldumu bu zamana kadar böyle bir kampanya dedikten sonra,benim hazır ettiklerimi bir poşet içerisine koyup bana uzattı tekrar.Ben para alışverişi yaparken de,merakıma yenik düşmediğimi kanıtlarcasına hiç bir soru sormadan çıktım dükkandan ve biraz da hızlı adımlarla minibüs durağına doğru yola koyuldum.

sarhoşken mutluyum !

endop | 27 May 2011 21:37

Lise arkadaşlarım, erkekler .. hep birlikte gezerlerdi. Önceleri zar zor girerdim aralarına, sonra yavaş yavaş boşvermeye başladım, dünyada bir sürü insan vardı yalnız kalmam imkansızdı … Hep avuttum kendimi , ağladım, çok ağladım … Dua ettim, çok yalvardım. Ve hep sordum ”neden ben?” diye neden … Ben hep onlarla olmak istedim, onlar gibi olmak. Bilemezsiniz bu ne demek bir çocuk için, çok üzgünüm çok. Çok ölmek istedim, yapamadım … İlgi çekmek istedim, çektim de ama bu işleri kötüleştirmektan başka bir işe yaramadı . Ve artık yeniliyorum ben, hayır sağlıklı falan değilim , olamam da … Ama siz neden dışlıyorsunuz ki farklı olanı, neden dışlanıyor azınlıkta olan neden…

kimse beni anlamadı .

endop | 27 May 2011 17:37

Gecenin içinde kayboluyorum yine , hep aynı yüzler aynı bakışlar kovalıyor yine beni , Konuşmuyorum konuşamıyorum , konuşsamda dinlemezler zaten ve içimdeki boşluk dolmuyor artık , seninle olmak isterdim ben , sıkılana kadar, benim olmanı issterdim , yok yok senin olmak isterdim ben , unutmuyorum unutamıyorum bana yaptıklarını , perdelerimi çekiyorum tekrar , girmesin güneşiniz odama , aynı toprağın çocukları değiliz biz , ben cenneten kovuldum , saklanmaya mecburum ve güneş hiç doğmayacak zaten , üç beş kişiye şarkı söyleceğim ve sonra karanlıkta kaybolacağım , eskisi kadar duygu yüklü de değilim ki .. ben deliğime kaçarken siz eski masalları anlatmaya devam edeceksiniz , ben susacağım , ağlayacağım .. savaşmaktan usandım , sevişmektende öyle . Ve kalbim boş olmaya deavam edecek , kalıplandım şekillendirildim işte size uygun bir insan oldum , midem bulanıyor kusacağım , yine çok içtim çok da değil aslında ama ibneyim ya narinim , sadece ağlamak istiyorum , boşalmak .. beni anlayan bir insan istiyorum sadece bir tane, sevişmek için değil hayır , sarılmak için konuşmak için .. çok yalnızım anlıyor musun pilli ? Ve sizler sonuna kadar sabredenler, bağışlayın beni , çünkü biliyorum anlamayacaksınız , ne saçmalıyorum ki ben , en büyük arzum anlaşılmaktı şu hayatta , olmadı … Kimse beni anlamadı , olsun .

Hepimiz Bunalımdayız

absynthe | 05 May 2011 17:16

Herkesin aynı şekilde hissediyor olması, bunun olması gereken olduğunu mu gösterir? Şu günlerde stresli olmanın, bunalımda olmanın normal olduğuna inandırılmış durumdayız, bu kabul edilmiş bir gerçek. Mutsuz olmak doğal. Bunu engellemek için elimizden bir şey gelmiyor, mutsuzluğumuzu olduğu gibi kabul ediyoruz. Bu modern insanın sosyal ve psikolojik dilemması, hem kurtulmak istenen, hem de asla peşimizi bırakmayan.

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-2, a bendi

takyon | 03 February 2011 14:13

“Hat hala açıksa internette ava çıkılır?”
Ne avı olduğu zevke, renge, cinse, hayat amacına bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Sabah şiş gözlerle kalktım yine; altı aydır olduğu gibi. Daha kaç altı ayımın böyle geçeceğini düşünerek rutin endişelerimi yaşadım. Görünmez “yaşanacaklar listesi”nin hangi maddesindeydim kimbilir…Ne listesi mi? Alış veriş listesi gibi bir şey; hani anneniz elinize tutuşturur ya. Tek farkı bu listenin görünmez oluşu ve görünmez amcalar tarafından “bak hayattan alacakların bunlar” diye not düşülmüş olması. Yok canım henüz sıyırmadım.
“Oku da meslek sahibi ol, elin ekmek tutsun, yarın öbür gün kocadan silleyi yersen kendi ayakların üstünde durursun” şeklinde gazı alan her genç kız gibi, bir hevesle okudum ben de. O zamanlar meğer geçiş dönemiymiş, şimdi anlıyorum.

ŞİİR Ve YAŞAMA TUTUNMAK

gazidenali | 02 December 2010 10:10

Yalnızlık bunalımına hapsolmuşsundur, aklına şiir gelir. Ruh halini iyi hissedecek kadar keyiflisindir, aklına şiir gelir. Âşıksındır ve yine kendini şiirin içinde bulursun. O an ki ruh hali ne olursa olsun insanoğlunun ilk tutunduğu dal şiirdir. Kimi yazar, kimi okur, kimi söyler, kimi dinler… Şiirle kendini anlatır veya hayal ettiği imgeleri konuşturabilmek için şiirden yardım bekler.
Şiir düşündürür, eğer düşünüyorsan şiirle iç içesindir. Şöyle bir hayal edin, yüksekçe bir yerdesiniz ve bir şehir manzarasını karşınıza almış düşünüyorsunuz. O anda ne hayal edersiniz, neler geçer aklınızdan! Sevdiğiniz mi? Arkadaşınız mı? Hayatınız mı? Geçmişiniz ya da geleceğiniz mi? İşte, şiir herkese farklı düşündürür, düşündürdükleri ise insanı hayata tutundurmaya yeter de artar bile. Hayatın bu sıkıcılığında, monotonluğunda kendine tutunacak bir dal arayan herkes, haydi şiire…

Donup kaldık… (Bu olay dün saat 14.00’de Ankara’da Tunalı Hilmi Caddesinde yaşandı)

hayalicindegecti | 19 October 2010 09:31

Uzun süredir görmediğim bir arkadaşımla dün Tunalı Hilmi Caddesinde (*) buluştuk, sonra, öğlen kalabalığının arasına karışıp yürüyerek, bir restorana gittik. Arkadaşım sigara içer (oysa önemli bir rahatsızlık geçirdi, yani yaşam ona bir şans daha tanıdı, ne mutlu… Keşke sigarayı bırakabilse!) o yüzden kaldırım kenarındaki bir masaya oturduk, garson geldi, menüleri elimizden alırken:

-Seçebildiniz mi?
-Evet, birer tavuk şnitzel alacağız, yanında ne veriyorsunuz?
-Patates kızartması efendim.
-Hardal da getirin.

Bunalım Girdabı

sister blister | 21 August 2009 21:03

Bunalım girdabına kapılmamak, biraz nefes alabilmek için bi’şeyler yapmak istiyorum. Kurs olur, etkinlik olur… Yeni birkaç insan tanıyıp, gülüp eğlenip öğrenebileceğim bir şeyler olsun. Başlamaları bitmelerinin sonu gelmiş bir ilişkinin karanlığının ardından, hayatın renklerinden gözlerim kamaşsın isterim. Ey hafif, ne yapsam? Çok param yok, çalışıyorum, hafta sonları akşamları katılınası guzel bir etkinlik bir kurs (dans olmasın :)) ne vardır Anadolu yakasında?

GENÇLİK DEDİĞİMİZ

YALINSAK | 28 January 2009 17:14

Bir cuma hutbesinde hatibin biri:”Bir milletin geçmişini öğrenmek istiyorsanız tarihine bakınız, geleceğini öğrenmek için de gençliğine bakınız.” diyordu.

Evet, hatip efendi çok yerinde bir tesbitte bulunuyor ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konuyu cemaate anlatmaya çalışıyoru. Cemaate düşen görev ise, kendi gençliğini yetiştirmek ve geleceğini teminat altına almaktı. Çünkü geleceğin sahibi bugünün gençleriydi.

Türk milletinin içinden çıkan ve Türk olduklarını kabul eden bazı fikir ve inanç dejenerasyonuna uğramış kişilerle, Türk’lük düşmanları ve nedense aynı paralelde hareket ediyorlar. Türk tarihini karalamaya, unutturmaya azamigayret gösteriyorlar. Geçmişimizle gençliğimiz arasındaki bağları koparmak, iftihar vesilesi saydığımız Türk büyüklerini kötü göstermek, böylece kendi insanımızı tarihimizden utanır bir hale getirmek istemektedirler.

Psikoloji Ve Çelişki (Başlık Gibi)

BlackC0de | 20 July 2008 13:30

Güzel bi yazı yazmak istiyorum, ama aklımda çok farklı şeyler sürekli olarak dönüşüm halindeler, birilerinin gözünden kendime bakıyorum diyeceklerine ve statü durumuma. Canımı sıkıyo. Bir şeyler yazıyorum derdim bu diyorum anlıyorum ki derdim o değil. Derdim aşırı derecede mevzuyu büyütmek. İyiyim diyorum bi zaman sonra kendimi berbat hissediyorum. Düzelteyim diyorum düzeltemiyorum. Her gün dibe çöküyorum aslında birikimi yiyorum. Kendime ihanet ediyorum diyorum. Keyif alamıyorum keyif almak için ne yapılabilir diyorum düşünüyorum bulamıyorum. Çok büyütülecek şeyler değil diyorum. Kafaya takma diyorum ama kafaya takmamak nasıl icra edilen bi durum bunu idrak edemiyorum. Sürekli düşünüyorum Bunlar dile gelecek şeyler değil, odaklanmam gereken bölümler değil kendimi anlamıyorum. Anlatamıyorum. Anksiyete ve psikolojik diğer rahatsızlıklar tekrarlar diyolar , tekrarlayacaksa bi insan neden kendini iyi hissetsin diyorum , sabit ve sürekli olması gerekmez mi diyorum , çok basit şeylere değiniyorum ama çıkamıyorum. Genel Psikiyatrik rahatsızlıkları okuyorum hepsi benim diyorum sonraki zaman diliminde hadi oradan halt etmişsiniz siz diyorum , bu nasıl lahana bu nasıl turşu dememek elde değil yani. Sormam gereken ne diye düşünüyorum kendime kendim verdiğim cevap kâfi gelmiyo