Şehir hayatını yaşayan insanin klasik bunalımı. Etki altında kalmak. Sabah trafikte giderken, akşam evde televizyon seyrederken, Sinemaya gidince, alışverişe çıkınca, gözümüze dayatılan, reklamlar, fikirler, düşünceler. Nereden başlasamki, sabah önünde zınk diye durup müşteri bekleyen taksiciye sinirlenmemden mi, yoksa gece seyrettiğim süper bir filmin beni soktuğu yapay mutluluktan mı? Yoksa bira içtiğin arkadaşların güzelce vakit geçirdiğini düşünüp, Normal dünyaya döndüğünda hayatında hiç bir şeyin değişmediğinin farkına varmamdan mı?Olmuyor olmuyor olmuyor. BU kıyafetler, bu araba, çevremdeki insanlar ne kadar benimle özdeş, ne kadarı egomla ilgili ne kadarı süper egomun kurbanı. Hey allahım çekip gidip ormanda otun bokun arasında minimum etki altında yaşamak vardı ya, geldik sapladık burnumuzu şehrin içine ve onun yapay problemlerine.Al işte klasik şehir adamının sabah sabah karın ağrısı, bir temiz sopa atmak lazım banada.