EN SON YÜREKLER ÖLÜR‘’Sıkı tutun Nehir!’’ çığlıkları ile karşılaşıyor kitabın ilk sayfaları sizi… Büyük bir kaza ve birbirini çok seven iki insan feryatları ve kendinden önce eşini düşünen bir kalp. Olaylar yanı başınızda yaşanıyor gibi geliyor ve bir an oluyor ki roman kahramanı siz oluveriyorsunuz. Nehir gibi olmaktan ve Nehir gibi düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Yüreğinizde koyacak yer bulamadığınız sevdiğiniz bir anda yaşamla ölüm arasında yok oluyor. Acıyı ister istemez hissediyorsunuz.Aşkın yanı sıra organ bağışı ve organ naklini hafızanızdan ve yüreğinizden silemiyorsunuz Büyük araştırmalar sonucu kaleme alınan bu olay, organ bağışının önemini anlatıyor. Gözünün içine baktığınız hayat arkadaşınızın organlarının başka canları kurtaracak olması. Kim bu kadar cesur kararlar verebilir? Ölümü bile daha yakıştıramadığınız sevdiğinizin organlarını dar bir zamanda başkalarına can diye bağışlamak. ‘’Dur biraz düşüneyim.’’ bile diyemeyeceğiniz kadar kısa bir süre. Pişman olursan geri dönüşü olmayan çıkmaz bir sokak gibi gelir insana. Doğru kararlar vermek, o duygu seli içinde imkansız gibi geliyor bana. İşte yine Nehir gibi düşünmeye başlıyorsunuz! Kılına bile zarar gelmesinden korktuğunuz insanın ölümüne inanmazken onun organlarının alınması, Canı acıyacak mı diye düşünmek bile onun ölümüne inanmamaktır aslında. Beyin ölümü gerçekleşiyor; ama kalbi çalışıyor. Bir mucize beklemez mi insan, makineye bağlı olsa bile yaşasın o, sakın fişleri çekmeyin demek bir umut değil midir sizce? Sizin izninizle çekilecek bir fiş ve yine sizin izninizle alınacak organlar. Bir iki saat önce size sevgiyle bakan gözleri, sadece size bağlı olan kalbi nasıl çıkartıp başkasına vereceksiniz? Gözünü nasıl çıkartıp alacaklar, kalbi çıkarken canı acıyacak mı diye iç hesaplaşmaları ile okuyacağınız bir kitap.Organ bağışına olumsuz bakan insanları bile organ bağışına ikna edebilecek bir kitap derken kitapta bizi karşılayan olaylar açıkçası beni şaşırttı. Bu kadar etkileyici bir kitabın sonu böyle bitmemeliydi diye düşündüm aslında. En son yürekler ölür; ama eşinin kalbini taşıyan insanın Nehir’e aşık olması ve büyük bir kaza ve kaza sonucu büyük ameliyatlar geçiren bir kadının bebeğini kaybetmemesi. Eşi ölüyor, kendi büyük yaralar alıyor; ama karnındaki bebek yaşıyor ve yedi ay sonra doğuyor. Bunun üstüne eşinin kalbini taşıyan delikanlının, bu çocuğu evladı gibi sevmesi kitaba olan bağlılığımı biraz da olsa azalttı.Her şeye rağmen herkesi derinden etkileyeceği gibi organ bağışı konusunda toplumumuzu biraz daha düşündürecek ve bilmediklerimizi bize öğreteceği için en önemlisi de EN SON YÜREKLER ÖLECEĞİ için bence okumalısınız bu kitabı.
yorumlar
Bu olaya hiçbir zaman sıcak bakamadım, sevdiklerine, öldükten sonra ihanet etmek gibi geliyor hep..O imzayı atmak manevi duyguları etkiliyor kolay birşey değil..
bu kadını (canan tan’ı) edebiyat dünyası hiç umursamıyor ama kitapları deliler gibi satıyor. henüz hiçbir kitabını okumadım. piraye‘yi epey merak etmiştim bir ara..
ben de o umursamayan gruba giriyorum sanırım, kendisi hakkında çok pis ön yargılarım var. basit aşk romanları birbirine benzer konular yazıyormuş gibi bir his var içimde. kardeşim okumuştu, bana anlatırken hep birbirinin aynı şeyler gibi gelmişti.
aynen galanthus bende de. bir kere ankarada görmüştüm imza günü vardı..
buklet teşekkür ederim.
organ bağışı bence oldukça önemli bir konu; başka insanları yaşatmak adına…fakat karar vermesi ve imzayı atmak oldukça zor bir karar diye bakıyorum bu olaya.
o zaman size Jodi Picout’un Kız kardeşim İçin’i okuyun derim. en azından basit aşk romanlarından çıtası daha yüksek.
sayın kahramancayırlı ve Galanthus: ben de canan tan’ı ilk defa okudum. okuma sebebim ise dediğiniz gibi kitaplarının satış rekorları kırmasıydı. İki kitabını daha aldım sürükleyici bir dili var çunku. konuyu biraz dağıtıp ele alsa da okunmaya değer diye düşünüyorum. ilginize de ayrıca teşekkür ediyorum
evet karar vermek oldukça zor
galanthus onerdiğiniz kitap aşk kitabı mı
ben teşekkür ederim. yeter ki siz okuduğunuz kitapları paylaşın bizlerle..
kahramancayırlı, suan canan tan okumaya devam ediyorum pek ilginizi çekmeyecek ama canan tan hakkında kesin hüküm vermek için bunları okumalıyım diye düşünüyorum
yo çekmez olur mu tabii ki çeker sadece kadın hakkında bir önyargım vardı. her kitabı her yazarı okumalı, ne olacak..
ben de kesin hüküm vermeden önce okumak gerekir diye düşünüyorum.
tabii ki. bunca insan okuyup beğeniyorsa, denenmeli.
ben de önyargılarla ele aldığım bir yazar aslında. sadece dili çok sade ve sürükleyici olması, diğer kitapları okumama yardım edecek diye düşünüyorum
hayır aşk kitabı değil kesinlikle, picoult bence usta denilebilecek bir yazar. organ bağışı ve hasta aileleri ilgili önemli noktalara parmak basıyor kitabında.ve şu anda yine picoult’un cam çocuk kitabı var elimde.bu arada Canan Tan hakkında ön yargılarımı söylemiyorum. tutuyorum kendimi.
okumadım o kitabı ama tavsiyeniz için teşekkür ederim.
Hafif ahalisi hadin organ bağışına.
cam cocuk, hastalıklı olarak dünyaya gelen bir çocuk ve ailesinin durumuydu değil mi? hastalık ismi aklıma gelmedi ama hafızamda bu tarz seyler kalmıs
OI, ostoogenesis imperfecta olmalı, aklımda öyle kalmış.
bu sözcük nasıl kaldı ya aklınızda, okuması bile zor.
evet öyle bir hastalıktı. ama gerçekten güzel bir kitap size katılıyorum bu konuda
tebeşir kemik de denir.
bu isim akılda daha kalıcı olur ne de olsa TÜRKÇE
kitabın bir kaç yerinde geçiyor yani zaten aslında konu bu hastalık bi de bazı ayrıntıları unutmuyorum diye ondan unutmamışımdır, belki de yanlış hatırlıyorumdur ki. ben kitabı okuyana kadar sadece cam kemik diye biliyordum adını.
education da akılda kalmayabilir o halde, ne de olsa Türkçe değil.
Galanthus, cam kemik veya tebeşir kemik aynı sayılır bence. kemiklerin sürekli kırılması yani.
organ bağışı bana da hiç sıcak gelmiyor. gözümün çıkartılıp birine verilmesi hiç hoş değil bence…
gerçi biraz bencilce düşünüyorum galiba çünkü ben organ bağışlayıcı gibi düşündüm kendimi. organ bekleyen biri olarak değil
yo ben bağışlamayı düşünüyorum. şimdiden gidip bir sözleşme imzalamam gerekiyor galiba, değil mi?
bildiğim kadarıyla evet. ama beyin ölümü gerçekleşmeden olacağı için sanki bir ümit gibi geliyor bana..
o kadar çok organ bekleyen varmış ki ama yine de bana iç açıcı gelmiyor. cesaret gerek galiba. bu açıdan cesaretinizden dolayı kutluyorum sizi
öncü olmalı yoksa bu organ mafyası vakaları bitmez.
çok haklısınız ama hani beyin ölümü gerçekleşmiyor ya acaba bir mucize olur mu diyorum biraz duygusal düşünüyorum değil mi
selcukoz bu kitabı okudunuz mu
diyeceksiniz ama. malesef bu da benim tarzım değil
aşk kitabı havası verilse bile içinde çok fazla acı var gibi geldi bana
bayağı bir dugusal düşünce
çok haklısınız bence de
bu hafta sonu uçurtma avcısı’nı okuycam. khaled hosseini
yorumlarınızı bekleriz artuk
gerçı bir arkadaşım hayatımda okuduğum en güzel kitaptı dedi ama bilemiyorum bir de sizden yorum alalım
aynen bana da bir arkadaşım zorla verdi. ağlamaktan okuyamamış..
şimdi daha çok merak ettim gerçekten
🙂
sızde mı okumadınız
o zaman hızlı dolar sızın liste
bu kadar dinlenmeden sonra
sıralamanızı merak ettim doğrusu.mesela basa hangisini alacaksınız
ben de okuyacağım onu bu aralar gunumuz turk edebiyatının kadın yazarlarını okumaya çalısıyorum
çok sevinirim… bir ara herkesin elinde gördüğüm ve herkesin beğendiği bir kitaptı ama okumaya fırsatım olmamıstı
bende okumadım ama bu aralar onunla ilgili güzel yorumlar duyuyorum. en yakın zamanda okuyacağım.
konusu ilginizi çekti mi peki
neyse bitirince bir de sizin yorumunuzu dinlerim. çunkü olumlu yorumlar almıstım. ama tabiki zevk meselesi sizin ilginizi çekmemeiş olabilir