Masada oturuyordu adam. Elinde yarım bir elma vardı. Bıçakla düzgün kesilmeye çalışılmış ama üzeri tırtıklanmıştı. Elmaya bakıyordu. Masanın üzerinde bir kaşık, bir çatal ve yemek izleri ile dolu, boş bir tabak vardı. Elmaya bakıyordu adam. Arkadaşı karşısına oturduğu sandalyeden seslenince irkildi ve daldığı düşünceden kurtuldu.”Neden hep yarım elma yemek zorunda kalıyorum ben” demişti arkadaşı. Cevap vermedi. Elmaya bakmaya devam etti.Elmanın diğer yarısını düşünüyordu. Dolmuşta gelirken arkasındaki kadın yanındakine “Ben o şirketten ayrıldım. Eşim rahatsızlanınca ona bakmak için çıktım işten “ Dediğini hatırladı. Yüksek sesle “Eşi” dedi. Adam kelimeyi tekrarladı. Ne demekti “eşi” diye düşünüyordu. Elmanın diğer yarısı mı? Tıpatıp elindekine benzeyen diğer yarısı mı? ”Tıpkısı” dedi yüksek sesle. Kendi sesinden irkildi önce. Arkadaşına baktı. O zaten adama bakıyordu sürekli.Canı içki içmek istemişti ama her içki içişinde ev nedense arkadaşları ile dolup taşıyordu. O zamanda her kişilikten bir ses çıkması adamın canını sıkıyordu. Nedense her içki içişinin zamanını bilen bu dostlar, sabah adam kalkmadan yok olurlardı ve bir büyük bitmiş olurdu.“Diğer yarısını düşünüyorsun yine” dedi karşısındaki arkadaşı, adama. Cevap vermedi adam. Aslıda doğruydu gözü elindeki yarıda olsa da, aklında diğer yarı vardı. Olmayan yarı. Elindeki elmayı çevirdi adam, yan tuttu ve biraz havaya kaldırdı. Maksadı elmanın olmayan yarısının sanki orada olursa, elmanın ne kadar olacağını tahmin etmekti, ya da elmanın ne kadar kaybettiğini görmekti. Görmese de olurdu aslında. Elmanın ne kaybettiğini çok iyi biliyordu.Elmayı masanın üzerine bıraktı, geriye yaslandı adam. “Unutmak için şu geçen gece gelen hatunlardan birine takıl bence” dedi arkadaşı. Cevap vermedi yine ona. Aslında haklı olabilirdi ama sabah uyandığında kimsenin olmaması canını sıkıyordu. Bir sevgilisinin mi olması gerekiyordu. Olmayan bir sevgilisi yok muydu aslında. Ama o bile elmanın yarısının nasıl olduğunu bilmiyordu ki.Masadaki tek çatalı, tek kaşığı ve tek kirli tabağı aldı. Mutfak tezgâhının üzerine koydu. Masaya döndü ve elmayı eline aldı. Bir ısırık attı elmanın yumuşak, tırtıklı yüzeyine. Arkadaşına bakmadan mutfaktan çıktı. Arkadaşı arkasından seslendi”Hey elmanın bu yarısını ne yapayım?” Adam ne yapacağını biliyordu aslında ama yine hiç bir şey demedi. Işığı söndürdü.