“Dut Ali, diye başlıyordu şarkı; Dut Ali uzanamıyordu kırmızı dutlara. Ama bilmeliydi ki beyaz dutlarda en az kırmızı dutlar kadar tatlıydı” Grup: Zen, Albüm: Neyzen tevfik bakırköy hastanesinde. Albümün adını yanlış yazmış olabilirim. Burdan oturduğum yerde deniz karşımda, gökyüzü Almanya bayrağı gibi. Terlemem durmuş durumda. Çünkü dinlenmek için soluklandım. Çayımda geldi. Oturdum pc karşısına. Müzik seçimi pink martini(kötü bir tercih). Zaten büyük bir ihtimalde bunları yazmama ön ayak oluşturan etmenler, yukarıda saydıklarım. Bir pencere işte baktığım. Başka bir pencereye baktığımda insanlar ölüyor, ormanlar bitiyor bildiğiniz hikayeler. Vicdani sorunları olan insanlar gece uyuyamaz der balzac. Vicdanımız ne durumda ona bakmalı. Birde vicdansızlar var gerçi. Ne diyordum ben unuttum. Kafam dalgın. Samimi olmaya çalışıyorum. Bakıyorumda ne kadar zormuş. Kalıplarla çıkıyor ya kelimeler. Gerçi beynimizde kendimizle konuştuğumuz gibi de konuşmamız gerekmiyor. Birde şu var değil mi? okuduğumuz yazıda kendimizden bir şeyler bulmalıyız. Veya bizi şaşırtmalı. Bilmiyorum inanın ki hiçbir şey bilmiyorum. Kelimeler yan yana geliyor ama bir sıra oluşturabiliyor mu? Onu bile bilmiyorum. Sigaram terden ıslanmış. Hayat şu yazdığım an gibi geliyor bazen. Bazende tüm geçmişim. Belkide gelecek. Standartlara sığınıyorum çoğu zaman. Ama hep bir huzursuzluk. Elimden bir şey gelmiyor veyahut çok tembelim. Ya sorumluluklar onları nasıl yadsırım. Yadsımak, reddetmek, neyhetmek nasıl kelimeler bunlar. Bu yazıda okuyan herkes için bir şeyler vardır. Mesela bir kelime. Bir cümle. Bu koşullama çok felaket. Hiç bu kadar girmemiştim içine bu sınıfların. Çeşit çeşit insan. Çeşit çeşitin arasında virgul olmayacak sanırım. Belkide olacak. Bir yazabilsem neler anlatacağım derler ya. Konuşuyorum belkide yazmıyorum. Zürafanın saçlarını taramak diye bir deyim vardır fransada saçmalayanlar için kullanılır. Benimkisi o hesap işte. Saçlarım olmadığından zürafanın saçlarını tarayıp duruyorum.Aklıma geldi birde zürafanın kokusu 1 kmden duyulabilirmiş. Koklanabilirmiş.Çok konuştum. Mazur görün tedavim tamamlanmadı. Bukowski’nin bir sözü vardır “beş yıl, uyumak isterdim ama izin vermezlerdi” benimkisi o hesap. Bu kadar yeter şimdilik yine tamamlayamadım yazımı. Rasyonel değilmiyim yoksa, çok üzülürdüm eğer böyleyse. Çünkü domatesler çürümesin diye deep freeze atıyorum her defasında.