Ni’met merdiveninden külfet basmaklarını çıkmak, net ağından bilgi bağına uçmak, yararlanma çizgisinde yürürken yetkinlik katlarında yükselmek kolay değil. Ancak zorluğa katlanmaktan başka kolaylık olmadığını bilenler acılarını dindirmek için menba ağrılarını ve hedef ağırlıklarını yüklenmek zorundadırlar. Emelin kadar eleminde olmalı.. kalemin kılıncı kadar kelamın cesareti bulunmalı ki noktayı nutka getirecek meşietin olsun.Türkçe’nin diline bakar mısın.. nasıl da bilgiyi konuşturur.. ağırlık ile ağrı sesini dinle.. gir içine ve kulağını aç bu mağarada.. ve gör enva-i tür çeşitlerle donanmış mağazayı…Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden… sonra semaya bakacaksın ağlayarak.. demiş şair. Evet ağır ağrılarını ağlayarak yüklen ve çağlayanlar gibi Mevla’nı çağır..Aşağıdaki tabloda bağır ve çağır ağırlıklarımı görecek ve duyacaksın.. gözünle değil özünle göreceksin.. kulağınla değil kul ağınla duyacaksın… Kulluğun ağını örmemişsen elbette göremezsin. İster türk ol ister kürt ol.. ister İngiliz ol ister Fransız.. ister arap ola ister acem.. diline acemi olan dinine yabancıdır. Git önce dilini öğren.Benim güzel TÜRKÇEM, sana hayranım.. anamın dilisin, babamın belisin ve yüksek soyumun emanetisin.. ve benim elimsin.Soy, koy ve boy… oy, oy ve oy.Oyun üç anlamı var:hayz ve hacim,fikir ve nazarve ayrıca fiil ve amelOylum oy, görüş oy ve iş oy.. düşünerek oyalan.. ve koşa koşa oyna..Bir türk soyunu bir kürte NİKAHLA koymuş.. bir kürt soyunu bir türke NAMUSLA koymuş.. evini, ocağını ve barkını kurmuş.. sonra kudurmuş gibi birbirini vurmuş.. 30 bin türk ve kürt evladının acısının ağrısını canında duymazsan hangi soyun davasını güdüyorsun ? Şimdi böyle bir türk içindeki kürt ya da kürt içindeki türk bir boşnağa koysa.. ne kadar türk çıkartır ?Demek soyu ile övünen soysuzlar.. aristokrasi denen yüz karasını savunanlar.. milliyetçiliklerini şovenizmin maskarası yapanlar.. ülküleri uğruna ülkelerini satanlar.. benliklerinin tuzağına düşmüş hiçliklerdir.• O zaman yukarıdaki söylediğim “yüksek soy”un aslı nedir ?Helal kutudan helal kutuya nakledilen nikah ve kutsal kasede taşınan namus, kirlenen ya da arının nesildir. Kutunun arap, kasenin türk ve ananın arap olmasının fazla bir önemi yoktur. Türk isen elbette türklere diğerlerinden daha yakın olursun. Ama bu diğer milletleri hakir ya da düşman görme derecesine çıkmamalı…İnsan genetiğinden başka bir genetiğe dönüşmedikçe insaniyeti suğra olan beşeriyet, İslamiyet denilen insaniyeti kübraya geçmeye doğru ilerler, yükselir ve yücelir.İşte bunun için yüksek soyum ve yüce dinim derim.Şu dünyada ülkemin oylumunda iktidarlara verdiğim oyun hesabını vermek boynumun borcudur ve halka karşı bu borcu öykümün oyunu ile gerçekleştirdiğimi umuyorum. Hakka karşı her zaman boynumuz kıldan ince…Yeteneğimin vazifesi, yapımın fonksiyonu ve ömrümün işlevi olan bu geometrik FORMLARLA mantıksal NORMLARI birlikte kullanma yolunu herkese ama herkese açtım. İçinde akıl olan her keseye, kafa sepetini çalıştıran her kesime, beyin tasını dolduran her kısıma, esrik dili ve tuzak dini içinde öyküsünün gerçeğine götüren yolu göstermeye çalışıyorum.Kendilerinin gölgesinde kararanlar.. kibirlerinin kibritinde yananlar.. bildiklerini gerçek sayanlar analitik düzlemin mantıksal kullanımını kendimin uydurması ve benimin kuruntusu sananlar.. varsın görmesinler.Bir yanlış kılıyla anlayış gözünü kör edenin özünü ören ilim örgüsünü; denge, uyum, denge ve ılımla dilimlemezlerse; (*) dillendirdikleri SÖZ ısısının sıcaklığı ve soğukluğu, dile getirdikleri BİLGİ ışığının aydınlığı ve karanlığı, kendi benlerini lime lime ederde hiçbir parçasını toplayıp toparlayamaz.Beden ağ- aç’ının içine giren Ne-o, ona Kim-o ol-ma-dığını gösterir…Her şeyi bildiğim savını elbette savunamam.. fakat her şeyin bilgisine giden yolu açan analitik düzlem aynasını, matematiksel kullanımdan mantıksal kullanıma yükselttim.Her söylediğim şeyi doğrulayamam.. fakat bilginin doğru ve gerçek, buyruğun iyi ve güzel olması kuralını gördüm ve gösterdim. Sağlam ve sağlıklı söze giden yolu öğrendim.. kuralı ve yolu görmek başka.. onu uygulamak ve yürümek başka… Geçmişin çizdiklerini izleyerek sağlam ve sağlıklı sözü bulmak her bir kimsenin başına açılan bir sınav ve önüne konulan bir yarıştır.Görsel ve işitsel dünyanın büyüsüne kapılıp sarhoş olanları ölüm ayıltmıyorsa gerçekle sarmalanmış bilgi ve bilgiyle sarılmış söz mü uyandıracak… oysa ölüm uyandıran gerçeğin ta kendisi… Herkes düşen vazife uyanma ve aydınlanmayı ölümden önce sağlamaktır.. yoksa ölümle uyanmak yaşamla bayılmaktan daha ağır, daha ağrılı ve daha ağlıdır. Bu nedenle yaşam ağının düğümünü çözen ölümü, doğumun tohumunu açarak örmeli ve görmelidir. Varsa düşmana karşı başını kuma gömen deve kuşundan farkımız kalmaz. Ölümü öldürmeyen olumu olduramaz.Çift noktayı kaldırmayan kvn ü ins’i birleştirip fenayı bekaya çeviremez, yazılım ve donanımı birlikte çalıştırmayan arayüzü göremez, seyir maddesi ile sır anti maddesini çakıştıramayan narı nura dönüştüremez.Yoksa.. bilgi. Oysa.. gerçek. Varsa.. söz…Bilgi ve söz, gerçeği ören zekanın eli ve hafızanın gözü.Varsa ve yoksa arasındaki OYSA oyalandığın oy’undur.Hasılı dediklerim tetiklerimdir.Evet, bu oyunda günahımız ve ağırlığımız büyüktürfakat Yaradan’ın rahmet ve acıması ağrımızdan da daha büyüktür.Bize düşen günahımızı burnumuza konan kinetik sineği değilbaşımıza düşen potansiyel dağı görmektir.Öyle ise işimiz pc’imizi pak ve karamızı akgörME-y-üp kirlerimizi temizlemektir.Benim ve senin işin soyumuzu, oyumuzu ve boyumuzuilerletmek, yükseltmek ve yüceltmektir.Helale kuvvet, emre kudret ve seyyidimize izzet verelim..Kim O’nuniyi ve güzel yetkinliğini koca ve yüce büyüklüğünü fark ve kadr edelim.Sağlıcakla kalın.OSMANZİYASentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VEsemantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerimiçin düz yazıdan özür dilerim(*)Dilimlemek parça parça çalışmak ve uğraşmak anlamında kullandım. Zaman dönel / tarihî olarak olarak gün ile dilimlenmiştir. Sürede üç gün sıralanır; DÜN’ün doğum günü, BU GÜN’nün düğün günü ve YARIN’nın ölüm günü. Günü vakitlerle bölümlemişler, vakitleri de saatlerle dilimlemişler. vakitleri salatlarle dilimlemeli… Doğum günün yol açtığı dünyaya nasıl dilim dilim çalışıyorsak, ölümün açacağı öbür dünya içinde dilim dilim çalışıyoruz. İlkine yevm, ikincisine deyn diyoruz. İşte gün ve din sahibi olan Allah bizden bu dilimden vaktin salat bölümlerinde kendisine dönmemizi istiyor.Acaba ne ANLAMAMIZI istiyor ki düşümüzün görgsünü ve işimizin örgüsünü ona göre yapalım ? Bunu bilmek ve anlamak ölümden önce uyanmak ve aydınlanmaktır. Kuşku, keşke, korku, kızgı ve küskü karanlığından kurtulmaktır ki biz buna İNANMAK diyoruz.