Ülkemizde bloglar, bir kaç istina dışında, tamamen bireysel nitelikte. Hemen hemen hiç bir aktif eğitim bloğu yok gibi. Varsa da sanırım ben farkında değilim.Eğitim blogları, tüm bloglar içerisinde tartışmasız en önemlisi. Eğitim kalitesinin yükselmesi için, blog ve diğer bazı web tabanlı uygulamalar inanılmaz yararlar sağlayabilir. Türkiye gibi eğitime ayıracak sınırlı bütçesi olan ülkeler için, bu uygulamalar daha da çok önem taşıyor. Çünkü, senelerdir eğitimcilerin hayal edip de sahip olamadığı “Eğitim Yönetim Sistemleri”ne göre çok daha ucuz ve hatta ücretsiz. Üstelik de, en az onlar kadar etkililer.Nedir bu web tabanlı uygulamalar?Blog,Podcast,Vlog ya da vodcastWiki,SkypecastEğitimciler, bloglardan;-Arzu ettikleri her türlü içeriği yayınlamak,-Bir topluluk oluşturarak bilgi ve birikimleri paylaşmak,-Öğrencilere yol gösterecek ip uçlarını bildirmek,-Derslerle ilgili duyurularını postalamak,-Öğrencilerin okumalarını tavsiye ettikleri yazıları ya da linkleri yayınlamak,-Bilgiyi ve birikimi arşivlemek ve yönetmek şeklinde yararlanabilirler.Bunların yanı sıra eğitim bloglarının öğrenme sürecine sağlayacağı devrimsel nitelikte bir kaç katkı daha var.1)Eğitimciler, öğrencilerin grup çalışması yeteneklerini geliştirmelerini beklerler. Bloglar, sağladığı topluluk ortamı ve belli konular etrafında doğal olarak oluşan kümelenmeler sayesinde, muhtemelen en başarılı grup çalışmalarını yaratırlar.2)Eğitimciler, derslerini alan tüm öğrencilerin çıktılarını tek başlarına değerlendirme ve notlandırmanın dayanılmaz ağırlığını taşırlar ve bu sorumluluğu tek başlarına taşımaktan da rahatsız olurlar? Eğitim blogları, öğrencilerin bir birlerini değerlendirmesini de sağlayarak, daha objektif bir değerlendirme süreci gerçekleşmesini olanaklı kılarlar.3)Eğitimciler, öğrencilerin onlara soru sormasını beklerler, fakat dersliklerde gerçekten öğrencilerin soru sorabilmek için gereksinim duyduğu düşünme zamanı var mıdır? Bloglar öğrencileri soru sormak için cesaretlendirerek, yaratıcılıklarına daha fazla katkıda bulunmaz mı?4)Bunların sonucu olarak, eğitim blogları öğrencilerde, geleneksel bir ders sunumu ile karşılaştırılamayacak kadar fazla bilgi tortusu bırakırlar.Eğitim de bunu hedeflemez mi? Öğrencilerde en fazla bilgi tortusunu bırakmayı.Wesley Fryer’ın eğitim içerikli harika bir blogu var, Moving at the Speed of Creativity. 19 Ocak tarihli “The Synchronous Non-interactive Fallacy” başlıklı yazısı, aktif öğrenmenin önemi üzerine güzel bir bildiri. Wesley Fryer’ın bildirisinin bağlantı verdiği National Training Labs.’ın 1995 tarihli araştırma raporunda yer alan öğrenme piramidi’ne göre, sadece ders dinlemenin bıraktığı bilgi tortusu %5. Daha sonra sınavlara hazırlanmak için yapılan okumaların bırakacağı tortu ise %10.Eğer bir eğitimci, sadece geleneksel yöntemle sunum yapıyor ise, verdiği eğitimin %90’lık kısmını kalıcı olarak öğretemeyeceğini baştan kabulleniyor demektir.Oysa web tabanlı uygulamalar, piramidinalt basamaklarının gerçekleşmesi için ne kadar büyük fırsatlar sunarlar.Bugün pek çok Amerikan üniversitesi ders içeriğini aynı zamanda podcast olarak da yayınlamaktadır. Öğrencileri dersliklere çeken, eğitimcilerin neyi söylediğinden çok, nasıl söylediğidir.Wesley Fryer, dersliklerin, eğitimcilerin öğrencilerle yüz yüze kaldıkları ortam olduğunu ve bu ortamı, katılımlı etkileşime dönüştürmeye çalışmanın, eğitimcinin sorumluluğu olduğu görüşünde.Görünen o ki, dersliklerin rolü değişiyor, bu değişime ayak uyduramayan bazı eğitimciler var ve 16 Ocak tarihli LA Times bu eğitimcilerin şikayetlerine yer veriyor. Her zaman olduğu gibi zor bir şeyin nasıl yapılamayacağını anlatanların sayısı, yapılabileceğini anlatanlardan daha fazla. Wesley Fryer, bu noktada LA Times’ın sözlerine yer verdiği “olmayacakçılar”ı değil, 2001 Nobel Fizik Ödüllü Dr.Carl Wieman’ın “Science Education in the 21st Century: Using the Tools of Science to Teach Science” başlıklı podcastini dinlememizi tavsiye ediyor.Dr.Wieman’ın sunumu 1,5 saat uzunluğunda. Eğer eğitimci ve aktif öğretim teknikleri ile direk ilgili değilseniz, sıkıcı bulabilirsiniz.Podcast, eğitimi derslik sınırları dışına genişletebilecek en pratik araçtır. Ulaşım sırasıda, ya da spor yaparken sürdürülebilecek basit ve etkin bir araç.Belki herkesin bildiği ve tekrarı gereksiz gibi görünen, fakat eğitim için oldukça önemli bir başka araç ise tag odaklı paylaşım araçları, del.icio.us ve flickr. Eğitimciler doğal olark paylaşacak şeyleri bize göre daha fazla olan insanlar. Uzağa gitmeden örnek verecek olur isek Wesley Fryer’ın blogunun sağ tarafındaki sütunda, RSS feed’leri, 43 things, 43 places ile birlikte paylaşıma açtığı yer imleri (del.icio.us) ve fotoğraflar(flickr) da yer alıyor. Paylaşım araçlarını kullanmakla, eğitimciler, kendilerini besleyen kaynakları da öğrencileri ile paylaşmış olacaklardır.Konuyu daha fazla uzatarak yazımı okunmaz hale getirmek istemiyorum. Bu nedenle Ewan McIntosh’un, Les Blogs 2.0 Konferansı’nda “Web 2.0 in the Classroom” başlıklı, yine, dersliklerin rolünün değişimi konulu video podcastini izlemenizi tavsiye ederek yazımı sonlandırıyorum. Ewan McIntosh’un İskoç aksanı, görüntü ile desteklenince daha kolay anlaşılır hale geliyor. Dersliklerinizin en kısa zamanda değişmesi dileğiyle.