kahve gözlerimde iki damla deniz, anılar derinliğince, dalgalandı yine..yüreğime atılan kumları bir bir saydım işte. artık biliyorum, kaç kum tanesi var mezarının üzerinde..bir taş olsaydım, mermer mermer dikselerdi başucuna. adını okusalardı beyazlığımda..ufkun ötesine taşındığın günden bu yana, rüya kuşları kanat çırpmaktan karanlıklarda boğuldu..ufka sürdüm ellerimi, çizgisi yüzüme vurdu. sersemledim, düştüm geldiğim yerlere..gündoğumu trenlerinde nereye gittiğini bilmeyen yolcular arasındaydım..yarı açık bir pencere olmadığımın farkında ve ne olduğumu asla bilmeden..kimi zaman çıvgın altında, nem tutmuş göğsümü gere gere öfkeli rüzgara kafa tuttum. kırılmadı buzum. bir bahar gününde gelincik gülüşünde tuz oldum..çoğu zaman, bir parça tozdum nefesimde..şimdi,fırtınam önümde şahlanır, nefesim üzerinde..de,kış, kendini tanıtmıştı sıcak uyanmış bir Perşembe akşamı..hani o tanımda ben, harf harf asılı kalmıştım. yaz,kan yağışlı bir Cuma sabahı..sabah olduğunu unutacağım siyahlar kaplayacak göğümü.imbikten geçecek son bir ışık. kendi masalına uçacak tüm periler.bir günlük hasrete bile dayanamaz sevgililer, emanetimi almaya geldim, yalnız bırakın bizi huriler..
yorumlar
mak ile benim yazılarım arasındaki tek fark bir noktadan ibaretse seninle taha arasında virgül eksik derim.duygusallık elbette. duygusalım, onurluyum. zayıf eh işte 52.5 kiloyum. merak ediyorsan sor yahu thing;mektuplarımda resimler çizerim. iş yazışmalarında ben iki nokta koyayım anında geri döner. messenger da doğru düzgün cümle bile kurmam. pazardan alınacaklar listesi hiç yapmam.thing, sağolasın falla. olman bizi gülümsetiyor..
:))) ben anlamam yöntem falan. bu ayrımı yapamıyorsan zor be thing..okudukların yalan.bi de sana uzun uzun şu yazılan çizilen bilgilerden sunmak istiyorum ama en son okumanla ilgili fikrim ile gereksiz bir çaba diyorum içimden.
neden zahmet ettin perşembe ve cuma kelimelerinin baş harflerini büyük yamak için.:)
tiçhır (türkçe konusunda uyarı yapar), bilgisayar otamatik olarak büyük harfe geçiyor. küçük harf düzeltmek zor geldi.thing, ne zaman iki nokta koyduğumu araştırman lazım önce. tek noktanın yetmediği yerde. hafife göndermediğim birçok yazımda, mesela sayısını bilmediğim noktalar var. o kendiliğinden yeter hale geliyor. ne bir eksik ne bir fazla.
hayret..
sevgili morfik;depresyon konusuna değinmene bilhassa sevindim. yazıyı feyzana ithaf ediyorum iznin olursa.
mansonum, sana izin vermek ne haddime. yazıyı dilediğin herşey yapabilirsin. geyik, tonga, ithaf..bkz; size yok, yok..
merak ediyorum kaç hafif yazarı aynı zamanda sözlük yazarı?morfik bende geyik yapabilir miyim? hafifte bugün sessizlik var, uykum geldi.
işler kesat..
depresyonun dibindeki sesler bu ise asıl depresyonun sesleri ne acaba, saçma geldi bu yazı.bence bu yazı da iç sıkıntısından,hadi bir döktüreyim amaçlı yazılmış.
ya da yukarıdaki resim amaçlı:)
ne döküyoruz yahu.. mantı mı.. ?? !!yorumlar olmadan okunması tavsiye olunur. tabii bunu thinge borçluyuz, ayrı konu.
onu sana sormak lazım mantı mı?yoksa lokma mı?
hata bende..
başlamadan tüketilmemiş, dokunmadan kirlenmemiş ne var avuçlarımızda ?
Ya niye bu kadar depresyon..ben de hep 2 nokta koyarIm sona, uslubumun sertligini yumusatsIn diye..Yoksa keskin oluyor anlatilanlar, yani bitmedi daha demek, iyi de olabilir, tersi de demek, yoruma acIk..
ya da tutuyorum içimdekileri, hepsini söylemiyorum. kelimeleri seçerek, süzerek kullanıyorum demek…
bir ah çekmek geldi içimden.
Tota filosoforum vita commentatio morts est. (Cicero)
Quo me comque rapit tempestas, deferor hospes (Horatius)
en noyid uay…
bunlar ne oli ki?
bende anlamadığım için,” ne diyon yau ” diye sordum ki…