ben eskiden, orta son ve lise 1 zamanlarımda bi depeche mode fanatiğiydim. hala çok severim ama o zaman hayatım onlardan ibaretti gibi bişi.. ankarada eski dergi satılan yerleri az mı dolaştım, toz toprak arasındaki bu yerlerde bi dm resmi, anlamadığım dilde (bkz. çoğunlukla bravo misali alman dergileri) bi dm haberi buldum diye az mı mutlu olmadım ki..o zamanlar bi şekilde bana yaşama sevinci vermiş, müzik zevki aşılamış bi grup onlar ve halen benim için depeche mode 4 kişi: dave gahan, martin gore, andy fletcher ve alan wilder. her ne kadar alan gittiyse de benim için dm hala bi violator bi some great reward zamanındaki depeche mode. depeche mode’un “the world we live in and live in hamburg” en sevdiğim konser kaydıdır, çok içten, naif, etkileyici, hüzünlü, ne biliim nasıl anlatayım bilemedim 🙂 1985 yılıydı galiba o konser tarihi, o zaman orda olmayı, o atmosferi paylaşmış olmayı o kadar çok isterdim ki..hala seyrettiğimde çok heyecanlanırım, ağlamakla gülmek arasında gidip gelirim..istanbul konserlerine gidememiştim, belki de iyi oldu dedim sonradan, kafamdaki gibi kalmaları daha iyi, bi de 3 kişi görmek istemezdim onları..o konsere giden bi arkadaşım konserden aramıştı beni, hiçbişi duyamadım ilk başta, sonra birden ayırd edebildim bu dave’in sesi ve black celebration’ı söylüyodu, nasıl ağladım o zaman salaklık belki ama elimde değildi..ben depeche mode’un violator dönemine kadar olan albümlerini seviyorum, o şarkılar daha başka bi leave in silence, lie to me, shout, sea of sin, clean…—>çok güzel ne diyim 🙂 iyi ki varlar, iyi ki onların müziğini keşfettim, çok özel onlar benim için ve (itiraf) kıskancım bu konuda dayanamıyorum eğer biri çevremde ben depeche mode’u çok seviyorum diye geziniyosa, hayır diyorum içimden onları benim kadar sevemezsin, ben onları tutkuyla sevdim, şarkılarında kendimi buldum, onlar beni anlatıyo, sen aramıza giremezsin..şeklinde tuhaf düşüncelere kapılıyorum 🙂 (şimdi yazınca farkettim pek normal değil yani durum :)) depeche mode sayesinde arkadan the cure, new order bi de camouflage geldi..şimdiyse clash ve smiths var aklıma gelenler, bütün bunların ben dm sayesinde olduğunu, benim iyi kötü bi müzik zevkim varsa bana bunu onların kazandırdığını düşünüyorum. violator sonrası albümlerini aldım hep ama çok sevemedim yani eskiler kadar değil, eskilerin ruhu daha farklıydı…böyle işte, bu da sabah sabah bi çeşit nostalji oldu.