milli yargı konseyinin 31 mart 2008 tarihli 1 numaralı bildirisi:yüce türk milleti;büyük atatürk ün gençliğe emanet ettiği ama “yaş70, iş bitmiş” morukların ısrarla gençlerden uzak tutmaya çalıştığı caaanım türkiyam, son yıllarda, seyrütemaşa ettiğiniz gibi dış ve iç düşmanmihrakların tahrikgücüyüksek d-4 (demokrasi-4) kalıpları ile, laaaaikrejimine ve kültürlühırsızlarınhortumculuğunu engellemeye yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içindedir.devlet bütün organlarıyla işler duruma getirilmiş, anayasal kuruluşlar kafamızı ütüleyecek kadar gündemin içine girmiş, siyasi partilerden anamuhalefet partisi lideri yüzünden yüksek ilahiyat fakültesine dönmüş, muhalefet partisinde accuk ümit var, 1 e 3 veriyor, iktidar desen kendi kafasına laylaylom bişiler yapıyo, “devlet biziz, bizim dediğimizden başkası olmaz, buralarda alikıranbaşkesen biziz, siz kim oluyosunuz, çocuklarınızda bale yapsın” diyenleri iplemiyo, azıcık çağın gerisine düşmüş gariban oligarşi, idare etseler nolcakkine yaw, sıkıntı var bu iktidar partipatırtısında!, devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlamışlar (ama tahrikgücüyüksekçamuriyetçiler mızıkçılık yapıyor), bütün bu curcunayı engelleyecek lüzumlu tedbirleri almamışlardır. gene suçlu siz çıktınız len siyasiler, hade anlatın bakalım derdinizi!kemalizm yerine irticai, liberal, demokrat, iyyreeeençmanyak diğer sapık ideolojik fikirler üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masum köşelerindeki yurttaşlarımız dahi baskı altında tutularak gülmekten geberme ve akabinde caaaart diye ortadan ikiye bölünme eşiğine getirilmişlerdir. Kısaca devlet güçlendirilmiş, kendini bi halt zannedenler acze düşürülmüştür.aziz türk milleti:işte bu ortam içinde türk yargı kuvvetleri, anayasa, babayasa, bildiğin bilmediin ne kadar yasa varsa, işte onların verdiği yetkiyle türkiye cumhuriyetini kollama ve koruma görevini yüce türk milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur (o kadarda diil).girişilen davanın amacı, hernekadar ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak gibi görünsede siz asıl amacını daha iyi bilirsiniz, tilkiler siziiiii.
yorumlar
hafif sansürüne takılsa da burdan verelimdevlet, yargı ve demokrasi üçleminde boğulan aydınlar
ömrühayatımızda mis gibi bir adet e-muhtıradan sonra bir adette yargı darbesi görmüş olmanın tarif edilemez duyguları içerisindeyim. bir darbe sürecinin başlangıcında ve içinde olmak ne kadar güzel bir his! yinede daha öncekiler gibi kanlı olmadığı için sevinçliyim, inşallah bu darbe böle kansız kansız gideeeeer, biter.bizde böle kalemiyye olduktan sonra darbe yapmaktan daha güzel bi hobi düşünemiyorum bilem. akşam show kanalizasyonunda seyir ettim, anayasa doçentini çıkarmışlar, siparişi anlattırıyorlar: ” anayasa mahkemesi akp yi kapatırsa, karar resmi gazetede yayınlandığı andan itibaren milletvekilleri ve parti biter, lakin cumhurbaşkanı için böle bi hüküm yok. hani diyomki mahkeme bi hüküm ihdas etsede aradan cumhurbaşkanınıda çıkartıp hal ediverse, ne güzel olur! hem bu hükmü bundan sonra kanun niyetine kullanırız.” osmanlıyı yıktılar, sıra bize geldi herhal. bunlar skolastik yobazlardan bilem beterler yaw!
1 numaralı bildiriler serisi başladı, hade hayırlısı!Darbeye Direniş – 1 Numaralı BildirgeBilmiyorum kaç kişiyiz biz. Sayamadım. Ama isterse bu yazıyı okuyan bir sen bir de ben kalalım, hiç mühim değil. Şu saat itibariyle darbeye direnişi başlatıyorum. Var mısın?Ne mi yapacağız? Önce konforumuzu bozacağız. Birkaç ay fedakârlık yapacağız. Hiç aklına gelir miydi bizim kuşağın da bu darbecilik meseleleriyle yıllarını kaybedeceği. Bak işte oldu ama. Şoku çabucak atlatıp, bari gelecek nesli kurtarmak için harekete geçmemiz gerek.İkna oldun mu?O zaman somut koşuların somut analizine geçelim. devamı Yıldıray Oğur
23 şubat 1981 günü ispanyada gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin nasıl püskürtüldüğüne dair uygulamalı dersler. görüntüsü bilem mevcut. adamlar evropalı filan ama darbecilik kültüründen nasipsizler gariplerim. halbukim ihtilalcilk medeniyetinde dünyanın geri kalan kısmına toz yutturacak kadar gelişmişiz yane. bırakınız yapsınlar, engeç 3 sene içersinde herşey normale döner. lakin ekşiyazarın son paragrafı çok güzel.24 şubat akşamında ise ispanya tarihinin en büyük kitle gösterilerinden biri gerçekleştirilir ve farklı kentlerde onbinlerce ispanyol darbe girişimi kınayarak anayasaya sahip çıktıklarını kanıtlarlar. daha öncesinde başka bazı ülkelerin, sivil örgütlerin ve toplumsal kesimlerin veremediği bir sınavı ispanyol toplumu kral’ın da ustalığıyla başarıyla vermiş ve çeyrek yüzyıl sonrasında avrupa kıtası’nda en hızlı gelişen ülkelerden biri haline gelmiştir. bu tür sınavları verememekte ısrar eden başka bir ülkenin yurttaşları ise pasaportlarındaki vize sayfalarının neden bu kadar hızlı dolduğunu tam anlayamadan gelincik tarlaları oluşturma mitinglerinin birinden çıkıp diğerine koştururlar.
Oguz kardesimi tebrik ediyorum. Tarafsiz yazilarina bayiliyorum. Siyaset konusunu cok iyi bildigini düsünüyor, yazdiklarinin ciddiye alinmasini rica ediyorum. Tebrikler kardesim…
kapı gıcırdayarak açılır, oğuzkağan35 sandalyede oturmakta ışık yüzüne aydınlatan bir şekilde vurmaktadır.-konuş ülen nerden bilin bunları, biz sana kaç defa sus dedik sen hep söyledin, konuş ülen nerden bilin bunları.oğuzkağan kafayı kaşır aptala dönmüştür çünkü gece boyu tazyikli soğuk su, ara ara falaka, elektrik eşliğinde kızarmış bedeniyle. gece boyu konuştuğu o dalga boyunu aşan mantığa artık kafa basmamaktadır. adamın gözlerinin içine bakıp hiç beklemediği bir cevap verir;- sizi anneme söylicem işte.
şaka bir yana, gündemde ciddi bir sorun baş göstermektedir. canım ülekem olmadık yerlerinden tahrik edilip sinsi zavallılıklarda perişan olması için çabalanması oldukça iğrenç. mantıksızlığın boyun bağı olarak kullanıldığı akılsızlık çıkmazında debeleniyorlar. merak ediyorum o boyun bağıyla kendilerini ne zaman asacaklar diye. ki eminim ki o boyun bağıyla asılacak olanlar yine hiç bir şeyden haberi olmayan bizler olacağız. yataklarımızda yorgunluklarımızı unutmaya çalışırken, bazıları bizi daha fazla yormaya çalışıyor. sanırım, aptallaşan bizler, saçmalayan hallerde kronikleşerek birbirimizi zehirliyoruz; UMARSIZLIKLARIMIZLA. ve daha kötüsü ne biliyor musunuz arkadaşlar, ben yetkiyim ulannnn diye çemkiren imza ve söz sahiplerinin bu kronik hastalığın pencesinde yıllardır ön yargılarını, bitmek tükenmek bilmeyen egolarını, vs… yaşatıyorlar. yakında kendileri için ağlama duvarı inşa ederlerse hiç şaşırmayacağım.
eyvallah @nico cum, yoksun bu aralar, hayırdır, işlermi yoğun!
Türkiye’nin hastalığı, demokratların ‘devrimciliği’ oluveriyor.Adımız gözü karaya çıkıyor. Birileri yanaşıp soruyor. Abi, bunları yazıyorsun da, korkmuyor musun? Sade bir demokrata böyle bir sorunun büyük içtenlikle sorulduğu rejimin adı nedir? Gökhan Özgün
zorkedi böle olucaanı yazmıştı falla, bu ne moktan dejavu böle be!
8 sene öncede aynı yerdeydik, 8 sene sonra değişiklik olucaanı kim sölemiş. en büyük umudumuz 2023 te, yane cumhuriyetin ilan edilişinin 100. yılında aynı şeyleri aynen yaşıyor olmaktır. bu mevzuda arkaikpozitivist aydınlanmamanyaa saltanatbürokrasisine güvenimiz tamdır, bizi kuzey koredeki diktatörün bilem ağzının suyunu akıtacak bi medeniyet seviyesine getireceklerine eminim!
aklım karıştı, biraz susan olsada kül ebe oynasam mı diye düşünüyorum ama olmuyor. şimdi bunlar siyasetmi oynuyolar yoksa, oyun mu yapıyorlar. yok bu cümleden bir çarpıklık var. her an hafifte darbe girişimi söylentileri eşliğinde cıs olabiliriz.geçenlerde ortabahçe, arkabahçe, ön bahçesiyle ayrılmış olan Ankara’ nın güzide üniversitelerinin birinde. yine satırların bilendiği uçta, insanlar biçildi. o gurubun bu gurubun aidatina sığınarak. yerler lebi deryanın kan gölü hali. içim acıyor bu acımasızlığın sözde kızlar romanındaki mevzu hallerine.çalkalanmış gazoz tadındaki mualefet ve diğer eş zanlıları nasıl olsa bir içen olur bu susuzlukta diye veryansın ediyorlar. lakinnn unutuyorlar suyun yerini hiç bir şey tutmaz. eyytt be kimin umurunda H2O ha gökten yağmış, ha şişede elden verilmiş. valla hazırcıların pek bi gözlerini belertiyor görülen o ki. eeee bi de üstüne üstlük promosyonda iktidar koltuğu var deymeyin keyiflerine.değerler enval çeşit olsada, omurganın sağlamına fit olmadımı sahibi kendi sahiplendiği işe yaramazsa eğer, gönlümü hoş edeni istemem yan cebime koy naz birifingleri eşliğinde, hak edeyim haddince diyor.hop dedik nerdeydi bu zurna son deliğine eşlik edecek bir nota ezberledik, bir türlü üfüremiyoruz, yoksa ağzımız mı kayıp. ağız eksikliğinden uzak konuşuyoruz ya, amannn, ağzı olanda konuşuyor nidası tadında oldu bu muhabbette.şöyle ki bebeler birbirine kıya dursun, babalarda birbirini tepeleye dursun. bıktık yavv bu toz duman teranesinden, diyemeyecek kadar acı duymaktayız. dilimizde duası eksik kalmış söylemlerde, cümleler kendini kemiriyor biz hala umudu kendimizin dışında arıyoruz. tamamlanması gereken eksik yanlarımızı görmekten korkuyor hep başkalarının açıklarıyla kendimizi kamufle ediyoruz.can bu ya can, İNSAN, bir yaşam taşıyor zihninin sınırlarında. bak hala konuşuyor aptal ben. bide arkadaş edermişsin kendine söylediklerini o da duysun diye. sus bakim. sesizken daha iyi görünüyorsun. ha şöyle yan dur profil resmini çizip topluma dağıtıcam. konuşması mantaliteye zararlıdır….hıh, asıl sen sus, bisim hiç bi hödü hödü mamuda ihtiyacımıs yok. gel tosunum, toplumun içine apolet kaçtı. bak oğuz amcan nasılda dövülmüş, hücre cezası benzine nasıl da renk getirmiş. kan damlıyor kan…
Valla cok güldüm.))) Ama olur mu olur. Allah korusun. Simdi bende acaba laiklige aykiri bisey mi dedim?
Korkunun ecele faydası yokkk. Demokrat dediğin eccik delikanlı olmalı. Demokrat adam/kadın değil faşistoğlu faşistler korksun birazda.