Cumartesi günleri çalışmak herkes için zordur. Hele hele bütün bir hafta boyunca stresli bir işte çalışıp tüm enerjinizi tükettiyseniz cumartesi sabah işe gitmek bir işkenceye dönüşebilir.Çevrenizde üç grup çalışan vardır. Birinci gruptakiler sabah saat 9 gibi evden çıkıyorlar, saat 10’da iş başı yapıyorlar. Aman sakın bu tarz insanlardan olmayın. Olmayın çünkü işler dışarıdan göründüğü gibi değil. Nitekim, bu saat 10’da işbaşı yapan tanıdıklarımın büyük çoğunluğu akşam sekizden – dokuzdan önce evine gelemiyor. Böyle olunca da eve kapağı atar atmaz yorgunluktan günün geri kalanını kanepede tüketiyorlar.İkinci grup, sabah sekizde evinden çıkıp akşam beşte evine döner. Tipik devlet memurudur ve zaten bu tip insanların %90’ı devlet memurudur. Sadece bir kaç özel sektör firmalarının çalışanları bu gruba dahil olur ve o insanlar “şanslı” kesim arasında yer alır..Son grubumuza mensup insanlar, ki bunlara köle demek daha doğru olacaktır, sabahtan akşama kadar çalıştığı yetmezmiş gibi bir de hafta sonlarını işe ayırmak zorunda kalırlar. Cumartesi -ve kimi zaman pazar- günlerini de iş yaparak geçirmek zorunda kalırlar. Çoğu özel sektör firması cumartesi günleri de hizmet verir.Bu üç grubun dışında bir de büfe, kahvehane, internet kafe gibi topluma hizmet eden kuruluşların sahipleri / çalışanları ise 7 gün boyunca sabahın köründen gecenin son dakikalarına kadar çalışırlar. Bu kişilerin doğa üstü güçleri olduğu farzedebilirsiniz ve bu grubu yukarıdaki listenin dışında tutabilirsiniz.İnsanoğlu nihayetinde, yeryüzüne gelmiş en donanımlı canlı olmasının yanında bir takım sorumlulukları olan bir canlıdır. Hayvanların da sorumlulukları vardır ancak çoğu doğal düzenlerini insanoğlu gibi harap etmediği için sorumluluklarını sadece karın doyurma ve çiftleşme olarak ikiye indirgemeyi başarmışlardır. Kış mevsiminde barınma yolları bulmaları da gerekir ancak doğa ana genellikle hayvan nesline biraz daha cömert davranmaktadır. Bunun da nedeni hayvan neslinin, insan nesli gibi açgözlü ve bencil olmayışından kaynaklanmaktadır.İnsanoğlunun en büyük sorumluluğu neslini devam ettirebilmektir. Ancak, sağolsun Lidyalılar, bu dünyaya para denilen kötülüğü miras bıraktıklarından beri, “geçimi sağlamak” bir adım öne çıkmıştır. Vakti evvelde koyun verip kap kaçak alan, işlenmiş deri verip yiyecek besin alabilen insan oğlu artık cebinde 5 santime 8 santim ölçülerinde plastik kartlar taşıyarak kendi ocağına incir ağacı dikebilir konuma gelmiştir.Hal böyle olunca, değil yirmi dört saatin 18 saatinde çalışmak, haftanın yedi gününün altısında iş başında olmak bile kafi gelmez olmuştur. Hele hele öyle meslekler icat olmuştur ki gecesi gündüzü, yazı kışı, haftaiçisi haftasonu yoktur.Geçtiğimiz yıl sinemalarda Adam Sandler’ın başrolünde oynadığı bir film vardı: Click! Adam çalışmaktan ailesine ayıracak zaman bulamıyor. Ama hep daha çok çalışması gerekiyor. Bunun üzerine en azından hayatındaki elektronik aletleri düzene sokacak bir kumanda ararken özel bir kumanda temin ediyor. Bu kumanda ile zamanı ileri geri sarabiliyor, beğenmediği olayları pas geçebiliyor. Hatta istediğinde ayları ve hatta yılları bile yaşanmış gibi ileri alabiliyor.Filmin sonundaki anafikir şu: “Hep daha fazla çalışmak için ailenizi ihmal ederseniz, sonunda ailenizin yerinde yeller esebilir, ömrünüzü boşa çürütmüş olursunuz.”Rahmetli Sakıp Sabancı’nın dediği gibi “çalışmak, çalışmak, çalışmak” bir yere kadar.. Siz siz olun, imkanınız varsa cumartesi günlerini ailenizle, sevdiklerinizle geçirmeye çalışın. Bunu yapamıyorsanız en azından o günü kendinize ayırın ve günün keyfini doyasıya çıkarmaya bakın..