Düşük bütçeli bir filmdi. İran’da Majid Majidi tarafından 1997 yılında seçilmişti.İki yıl sonra, 1999’da Oscar’a aday gösterilince tüm dünya bu filme ve filmin yönetmeni Majid Majidi’ye çevirdi gözlerini, anlaşılan o ki henüz bu durumdan rahatsız olan da yok…Cennetin Çocukları sıcacık ve küçücük bir hikayenin doğru anlatıldığında izleyiciyi; kan, çıplaklık, patlamalar, büyük dramlar, argo vs olmadan da filmin içine çekmenin mümkün olduğunu gösteren önemli bir film.Filmin merkezindeki Ali ve kız kardeşi Zehra aynı zamanda saflkları, bozulmamışlıklarıyla “cennetin de çocuklarıdır” ve malesef dünya denen bir cehennemde yaşamaya yazgılıdırlar.Ali tüm aileyi çepeçevre sarmış olan amansız bir yoksulluğun pençesinde, kızkardeşinin ayakkabısına kimbilir kaçıncı kez pençe yaptırır. Zaten film de tamiratı yapan ayakkabıcının hünerli ve yaşanmışlığı hemen farkedilen ellerinden açılır. Fakat kaybeder Ali ayakkabıları. İki kardeşin okula devam edebilmeleri için tek çareleri vardır artık…

Biri sabahçı biri öğleci olan çocuklar Ali’nin ayakkabısını dönüşümlü giyerek gider okula. Babaları kendilerine kırıp kullanıma hazırlasınlar diye verilen şekerlerden tek bir tanesini bile kendi çayına atmayacak kadar kul hakkını gözeten yoksul ama onurlu bir adamdır. Bir ayakkabı daha alacak paraları yoktur. İki çocuk da bilmektedir bu acı gerçeği.Ali bir çift ayakkabıyı okula gecikmeden değiştirebilmek için verdiği mücadele sırasında o kadar çok emek harcar o kadar çok ter döker ki, bu sorundan kurtulmalarını sağlayacak olan umut ışığı çok geçmeden belirir önlerinde… Ancak Ali eline geçen bu fırsatı değerlendirebilecek midir? Yoksa herşey daha mı kötü olacaktır? Bunu filmi izleyecek olanların kendilerinin görmesi daha iyi olacaktır.

Pek çok filminde özellikle çocukları merkeze alan yönetmen bunu çocukluğun o saflığına bozulmamışlığına olan inancı ve hayranlığı ile açıklıyor. İnsanın pek çok hırsının ve acımasızlığının içinde yaşadığı toplum tarafından öğretildiği düşünülürse çocukların saflığı en büyük cennet olsa gerek. Büyümek ise belki de o cennetten kovulmaktır, kim bilir?Majid Majidi sineması ile tanışabilmek, küçücük bir hikayenin içerisinde ne kadar büyük ve evrensel meseleleri taşıdığını farkedebilmek için kaçırılmaz bir fırsat. Hala izlememiş olan varsa mutlaka listesine eklemelidir diye düşünüyorum…İran sinemasının ülkemizde anlaşılabilmesi belki de bizi Hollywood taklidi işler yapmaktan kurtarıp, kendi derin hikayelerimize yönlendirecektir.