Je ne veux pas travailler,Je ne veux pas déjeuner,Je veux seulement oublier,Et puis je fume..
Bugün O’nun doğumgünü, aylardan Şubat..Aslında kutlamak istedim ama Paris’ teyim. Mesaj atsam, çok klasik ve sıradan olacak. Bir mucize bekliyorum, bana hep üstün bir güç tarafından mucizelerle gönderildiğini biliyorum. Daha önce de oldu. En ummadığım zamanlarda karşımda sırıtıyordu.Birazdan Cafe Le Nemours’ un dışarısında oturuyor olacağım, tıpkı “Turist” filmindeki gibi.. Belki bir kart ya da mesaj alırım, “havaalanındayım” der ve hızlıca ona koşarım. Ama sürpriz yapması gereken ben değil miyim ? Bana, ”Doğumgünümde niye aramadın ?” diyecek. Öylece bakacağım yüzüne, herzamanki gibi, benden hiç vazgeçmeyeceğini bilerek.Yine aramıyorum, sadece bekliyorum. Acaba aramak mı istemiyorum? Sürekli birbirimize geç kalıyoruz, ya da geç kalmak mı istiyoruz?Yoksa aşk bu mu?Şansına, raketinin tam ortasina gelen tek bir altın atış mı ? Bu atışın cazibesi uğruna mı bütün acemi iskalamalar, yoğun beklemeler ?Kart falan almadım, bir dilim vişneli çikolatalı pasta söyledim, bir tane de mum istedim. Üzerine küçük bir kağıda yazdığım ”iyi ki doğdun Rommy” notunu koydum. Sessizce üfledim. Hissetmiş midir, soğuk ama aldatıcı güneşli havadaki, bu ılık nefesimi ? Ama biz güneşten daha yalancı değil miyiz ? Yalancıyız, peki nedir bu içimi kavuran yakıcı ateş?Tek kişilik yaşıyorum, adına aşk diyorum, bu kadarı fazla, vazgeçmem lazım, hayatın masum yanını görmeliyim. Herşey düzenli olmalı, büyülü gibi.. Karşıma ilk çıkan kişi ile evlenmeli, ondan dizi dizi çocuklarım olmalı, okullarına götürmeli, ateşlerini kontrol etmeli, yemeklerini yedirmeliyim. Sıradan çok sıradan biri olursam belki de aşkı hiç düşünmem. Evet evet, ne güzel bir tablo..Peki, gizli gizli ağlarken çekilen kareleri kaydeden beynimin fotografhanesi.. O ne olacak ? O konuda sergi açsam, ünlü olmaz mıyım ?”Aşk, belki adına hazırlanmış, kucağına koyulmuş, sıcacık bir sabah kahvaltısı.””Kendini kandırma”, deyip kahkahalarla gülüyorum.Magazin sayfalarından okurken küçümsediğim, güzel ama tatsız avunma sözlerini nasıl da almışım aklımın bir köşesine. Ama kendimi avutmayacak kadar gerçekçiyim. ”Boşver” diyorum, ”es geç” diyorum. ”Ya, O hiç olmasaydı bu hayatta” diyorum, var olduğunu ve hiç gitmemesini istediğimi bilerek..Aylar sonra;Arkadaşlarımı arıyorum, yine bir cafede buluşuyoruz, daha önce gitmedigim bir yer. Tüm hüznümü atmışken, anlık ta olsa O’nu unutmuşken, karşı masadan hafifçe gülümsüyor, kucaklaşıyoruz, günlerden sevgililer günü..Ve TanrI yine O`nu unutmama izin vermiyor.Şarkı devam ediyor.Çalışmak istemiyorumKahvaltı etmek istemiyorum,Sadece unutmak istiyorum,Ve sonra sigara..Aşk parfümünü tanımıştım bir ara,Milyonlarca gül,O kadar kokamazdı,Şimdi etrafımdaki tek bir çiçek bile,Beni hasta ediyor.E. Piaf